Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye’nin mahvında hiç katkısı yokmuş gibi, hiçbir şey olmamışçasına Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a “barışalım” çağrısı yapmasındaki tutarsızlığa değinmeden girelim konuya. Tarih nasılsa yazacak bir gün bu garabeti.
Suriye’den de “olabilir” yanıtı geldiğine göre bir Erdoğan-Esad görüşmesini bekleyebiliriz demektir bu. Ancak hemen belirtelim, Suriye, topraklarında bulunan Türk askerinin çekilmesini şart koşmuştu görüşmelerin başlaması için. O şart yerine getirilmeden bir normalleşmenin olacağına inanmak benim için zor. Muhtemelen Türkiye bu şartı yerine getirecek, bize de bu asla söylenmeyecek. Görüşmeyi de Esad istemiş ya da kabul etmiş gibi koyacaklar önümüze. Göreceğiz.
İki ülke arasındaki normalleşmeye ilişkin müzakerelerin Ankara ya da Şam’da yapılması kolay olmayabilir. Bu psikolojik bir üstünlük anlama geleceğinden taraflar kendi başkentlerinde görüşülmesini isteyecektir haliyle. Bunun bir soruna dönüşmemesi için üçüncü bir ülkenin söz konusu olması da doğal. Yani müzakere için adres bir başka ülke olacak büyük olasılıkla. Ancak, Türkiye Suriye’nin “çekilme” şartını yerine getirirse görüşmelerin Ankara’da yapılması da mümkündür, şartını kabul ettirdiğinde Şam bunu mesele yapmaz.
Suriye’nin el Vatan gazetesi Rusya'da yapılan birkaç tur uzlaşma görüşmesinin ardından Suriye ile Türkiye müzakerecilerinin Irak'ta bir araya gelerek aradaki uçurumu kapatacak, diplomatik ilişkileri yeniden başlatacak bir çözüm bulmalarının planlandığını yazdı bile. Habere göre Bağdat, uzun görüşmelerin ilk adımı olarak yakında iki ülke yetkilileri arasında bir toplantıya ev sahipliği yapacak. Gazeteye göre talep Türkiye’den gitmiş. Türkiye Rusya ile Irak'tan, iki taraf arasındaki ilişkilerin eski haline döndürülmesinin ayrıntılarını görüşmek üzere Suriye ile medyanın gürültüsünden uzak, üçüncü tarafların bulunmadığı bir görüşme talep etti iddiaya göre.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile Rusya Devlet Başkanı'nın özel temsilcisi Alexander Lavrentiev 6 Temmuz'da bir araya gelmişti. Bu görüşmede Esad, Suriye'nin tüm toprakları üzerindeki egemenliğine saygı istediği gibi, her türlü terörizmle, terörist gruplarla mücadele temelinde Şam ile Ankara arasındaki ilişkilere yönelik girişimleri kabul ettiğini belirtmişti.
Türkiye’nin mülteci krizinden çıkış yolu aradığı ortada. ABNA News’de durum şu ifadelerle değerlendiriliyor: ”Geçtiğimiz 13 yıl boyunca Türkiye, terörist gruplara verdiği destekle Suriye'deki çatışmaları alevlendirdi, ancak krizin yan etkilerinden kurtulamadı. Bu süre zarfında milyonlarca Suriyeli mülteci Türkiye'ye sığındı. Şimdi bu insanların varlığı Ankara için ciddi sorunlar yarattı. Son yıllarda ekonomik krizle boğuşan Türkiye, mültecilerin neden olduğu maliyetlerin ağır yükünü üstlenmiş durumda. Erdoğan, Suriyelileri bir an önce evlerine geri göndererek bu maliyetlerden kurtulmaya çalışıyor”.
Bu ifadelerden anlaşılıyor ki Suriye ile normalleşmeye Esad’dan çok Erdoğan’ın ihtiyacı var. Yaklaşık 3,5 milyon Suriyeli ile Türkiye'nin güney bölgelerinde demografi değişti. Mültecilerin nüfusunun yerlilerden fazla olacağı, Türklerin azınlık haline geleceği endişesi duyuluyor ciddi olarak. Bu nedenle Erdoğan, iç kaygıları gidermek, gelecekte ekonomiyle, güvenlikle ilgili sonuçları önlemek için mültecileri ülkelerine geri göndermeyi planlıyor. Bu da ancak Suriye hükümetiyle ilişkilerin geliştirilmesiyle mümkün.
Suriye’nin de Türkiye ile ilişkileri geliştirmek için bazı hedefleri var elbette. Suriye'nin bazı bölgelerinde Türkiye ile komutasındaki yerel güçlerin askeri varlığı bulunuyor. Bu durum sona ermeden Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkiler normale dönmeyecek, Suriyeli yetkililer de sözlerin yeterli olmadığını, Türklerin çekilme yönünde pratik adımlar atması gerektiğini söyledi defalarca. Suriyeli yetkililere göre, Suriye topraklarında davetsiz olarak bulunan yabancı güçler işgalci güçlerdir, dolayısıyla çekilmeleri gerekir, zira bu güçlerin kalması Suriye'nin toprak bütünlüğünün ihlalidir Şam’a göre.
Ankara'nın desteklediği gruplar artık Suriye hükümetiyle karşı karşıya gelme kapasitesine sahip değil, bu nedenle Şam Türkiye'ye mevcut tutumundan vazgeçmesi için baskı da yapmış da olabilir. Türkiye-Suriye gerginliğinden zarar gören bir ülke olarak Irak da kendisini de vuran güvenlik krizini yatıştırmak için iki ülkeyi uzlaştırmaya çalışıyor.
Yani başından beri hüsran olan Erdoğan’ın Suriye politikası artık sürdürülebilir durumda değil. Bu politikadan vazgeçmek için Suriye’nin görüşme talebine “evet” demesini bekliyordu bir süredir Erdoğan.
Suriye’den, “olabilir” yanıtı geldi. Bu “topraklarımdan çekil” şartının kabul edileceğinin de bir işaretidir belki de.
Erdoğan’ın sanki kendisi isterse “normalleşme” olurmuş gibi davranmasına bakmayın.
Suriye isterse olur.