Finlandiya ile İsveç’in Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısını gerekçe göstererek NATO’ya katılacaklarını duyurması, Türkiye’nin bu katılıma onay vermeyeceğini söylemesiyle hiç beklenmedik bir “mini kriz”e yol açtı. Cumhurbaşkanlığı da yapan AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, özellikle İsveç’in “Türkiye’ye yönelik terörün sorumlularına kucak açtığı”nı ileri sürüyor. Erdoğan’ın terörist örgütlere destek vermekle suçladığı İsveç de 2019 yılında AB’yi, Barış Pınarı Harekatı nedeniyle eleştirdiği Türkiye’ye silah ambargosu uygulamaya çağırmıştı. Ayrıca Türkiye’yi “Suriye’de terör örgütlerine destek vermekle” suçlayan AB üyeleri arasında İsveç de yer alıyordu.
Erdoğan’a yarayacak
Adayların ittifaka kabul edilmeleri, üyelerin oybirliğiyle onayını gerektiriyor, malum. Bu nedenle Erdoğan’ın adı geçen iki ülkenin adaylıklarını onaylamaya sıcak bakmaması önemli bir koza sahip olduğu anlamına geliyor. Önce esip, gürleyip sonra da dediklerinin tam tersini yaptığı için İsveç ya da Finlandiya’ya yönelik bu karşıtlığını sürdürebilir mi Erdoğan emin değilim. İsveç’i “terörü desteklemekten” vazgeçiremez, bu kesin. Ayrıca görüşmeyi “dört gözle” beklediği anımsanırsa, ABD Başkanı Joe Biden’ın doğrudan devreye girmesiyle tutumundan pekala vaz geçebilir de. Zaten “adaylıkları veto edeceğiz” de demedi Erdoğan. Yani pazarlık yapacak belli ki. Şunu da belirtmeden edemeyeceğim; çok şanslı biri Erdoğan, iki ülkeye yönelik “terör destekçisi” suçlaması, hepsini HDP üzerinden PKK ile işbirliği yapmakla suçladığı muhalefet partileri karşısında puan almasına da yarayabilir. Bunu anlayacağız yakın zamanda.
Şu iki ülkeye dönelim biz; İsveç ile Finlandiya, Türkiye’yi iknaya uğraşsınlar ama dikkatlerini ABD Senatosu’na versinler bence. Çünkü orada da onları bekleyen zorluklar var. ABD Senatosu’ndan da onay almaları gerekecek bu iki ülkenin, bu da en az üçte iki çoğunluk gerektirir. Eğer ikinci dönem de seçilebilseydi NATO’dan çıkmak isteyebileceği ileri sürülen eski Başkan Donald Trump’ın “mali yükünü bizden başka yüklenen yok” diyerek soğuk baktığı İttifak’ın genişlemesinin “kışkırtıcılık” olduğunu düşünen çok sayıda Cumhuriyetçi var Senato’da. Aslında Trump’ın 2020'nin başlarında, NATO'nun Doğu Avrupa'dan ziyade Orta Doğu'ya doğru yayılmasına destek verdiği de biliniyor.
Bakalım ne olacak?
1999’da Polonya, Çek Cumhuriyeti ile Macaristan'ın, 2004’de de yedi eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) üyesi ülkenin katılımına hiç firesiz onay veren Senato bu kez aynı tutumu alır mı, göreceğiz. Cumhuriyetçi Senatör John Warner örneğin NATO’nun genişlemesinden şikayetçi. Bu nedenle NATO’ya yeni üye alımını üç yıl yasaklayacak bir yasa değişikliği önerisi sundu. Kabul edilmedi ama öneriye verilen 41 oy çok önemli bir gösterge. Eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ile “Karanlıklar Prensi” Zbigniew Brzezinski, Ukrayna'nın askeri ittifaklara katılmak yerine Batı ile başka şekillerde işbirliği yapmasını, Finlandiya’nın da tarafsız kalmayı sürdürmesini savunmuşlardı yakın zamanlarda. 2015’deki seçim kampanyası sırasında Ukrayna'nın potansiyel üyeliği konusunda Trump’ın “katılsa da katılmasa da umurumda” değil dediğini de ekleyelim. Trump üç yıl sonra da eski Yugoslavya cumhuriyetlerinden Karadağ'ın NATO'ya katılmasının da iyi bir fikir olmadığını söylemişti. Bu arada 2024’de yeniden Başkan olursa Trump’ın ABD’yi NATO’dan çıkarabilme olasılığı çok güçlü.
Daha geçen hafta, ABD Kongresi’nde de Cumhuriyetçilerin bir çoğu NATO'ya desteğin vurgulandığı bir karara, farklı gerekçelerle de olsa ret oyu verdiler. Bunlar Finlandiya ile İsveç’in NATO üyeliğinin onaylanmasının ABD Senatosu’nda da hayli tartışma yaratacağının işaretleri.
Senato’da muhtemelen iki ülkenin NATO üyeliğine onay çıkacak ama bu önceki onaylamalar kadar sakin geçeceğe benzemiyor. O nedenle onayın sakince, hızlıca yapılabilmesi için İsveç ile Finlandiya ABD’yi ikna etmeliler.
Türkiye ikna edilir mutlaka.