Türkiye, Irak konusunda, ABD’nin Çekiç Güç tuzağına düşmüştü.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile ABD Başkanı baba Bush arasındaki yakın ilişkinin sonuçlarından biri, Irak’ın parçalaması ve Kuzey Irak’ta bağımsızlığa yakın konuma gelmiş Barzani-Talabani yönetimindeki Kürt devleti oldu. Barzani, uzun süre Türkiye’nin desteklediği Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’ni bir referandumla bağımsızlığa taşımayı da denedi. Ankara, ancak bu aşamada karşı duruş sergileyebildi.
Özal planı şuydu: Irak konusunda ABD ile birlikte hareket etmek, hatta Birinci Körfez Savaşı’nda Kuzey Irak’a girmek, mümkün olursa Kerkük ve Musul’a egemen olmak ve hatta gerekirse Türkiye ile Kuzey Irak arasında bir federal ve konfederal devlet sistemi oluşturmak. Kuzey Irak’ta bağımsızlığa yakın fakat Türkiye ile fiilen federal bir ilişki içinde Barzani yönetimini hakim kılmak, böylece Abdullah Öcalan ve PKK’yı geriletmek. Barzani’yi tercih ederek, PKK’nın Kuzey Irak’ta devletleşmesini önlemek.
Özal böyle bir hayal içinde ABD’den gelen önerileri kabul etti. Ancak Kuzey Irak’a girmek konusunda dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Necip Torumtay’ı ikna edemedi. Torumtay istifa etti. Yerine gelen komutanlar da Özal’ın bu isteğine itiraz ettiler.
ABD, diğer müttefikleriyle Kuveyt’ten başlayarak Irak’a müdahale etti. Belli bir aşamada durdu. Saddam’ı devirmedi ama Kuzey Irak’ı Bağdat’tan tamamen kopardı. Türkiye’nin onayıyla kurulan Çekiç Güç sayesinde de 2003 yılında oğul George W. Bush döneminde Irak’ı işgal edinceye kadar Kuzey Irak’ta fiilen bir Kürt devleti kurdu.
Çekiç Güç’ün görev yaptığı 11 yıl boyunca Türkiye’nin zaman zaman Kuzey Irak’ta PKK’ya karşı yaptığı sınır ötesi harekâtlara itiraz etmeyen ABD, PKK’yı askeri ve siyasi olarak desteklemeyi sürdürdü. Mart 2003’te Bush, Irak’ı tümüyle işgal ettikten sonra, PKK, Irak ordusundan kalan ağır silahları da alarak Kandil’e iyice yerleşti ve Kuzey Irak’ta da etkili bir askeri ve siyasi güç haline geldi.
Dönemin Genelkurmay Başkanı rahmetli Doğan Güreş, Genelkurmay Başkalarından Yaşar Büyükanıt ve başka üst düzey komutanlar Türkiye’nin Çekiç Güç operasyonunu kabul etmesinin büyük hata olduğunu da söylediler.
Rahmetli Özal’ın hayal ettiği hiçbir şey gerçekleşmedi.
Özal’ın hayalinin tersine 2003 yılında ABD’nin Irak’ı işgal etmesinden sonra Kerkük ve Musul’da yönetimi tümüyle ele alan ve Türk nüfus kayıtlarını yok eden Barzani oldu. PKK, Kuzey Irak’ta zayıflamadı, aksine güçlendi. Türkiye kendi eliyle Kuzey Irak’ta bir devlet kurulmasını kolaylaştırmış oldu.
Bilançoya bakıldığında sonuca etkili olmayan sınır ötesi harekâtlar dışında bölgedeki ve Irak’taki gelişmeleri etkileyemeyen Türkiye, Kuzey Irak gerçeğiyle karşılaştı.
AK Parti iktidarı döneminde de durum değişmedi. Çatışma yerine dostluk ve işbirliği anlayışıyla Barzani yönetimiyle çok sıcak ilişkiler kurarak Bağdat’ı ihmal edip Erbil’i muhatap alan Türkiye sonuçta Barzani’nin bağımsızlık referandumuyla karşılaştı.
İKİNCİ KEZ AYNI OYUN
Gelişmeler gösteriyor ki ABD, Kuzey Irak’ta yaptığını aşama aşama Suriye’nin kuzeyinde uygulamaya başladı. PKK-PYD-YPG’yi, Suriye’nin kuzeyinde, siyasi, idari ve askeri otorite haline getirdi. Şam yönetiminden tümüyle kopardı. Şimdi Suriye’nin kuzeyinde bu kez doğrudan PKK devletçiği kurulması için çalışıyor. Bu sürecin kesilmesini önlemek için de Türkiye’nin bu devletçiği ortadan kaldırmaya yönelik askeri harekâtını önledi. PKK devletçiğini askeri koruma altına aldı ve Ankara’yı 5 kilometrelik ceplere ve keşif bölgelerinde birlikte devreye gezmeye razı etti.
Aynı oyun ikinci kez oynanıyor gibi…
Türkiye belirlenen şeritlerde ABD ile devriye gezecek, havadan insanlı veya insansız hava araçlarıyla keşif uçuşları yapacak ama güvenlik şeridinin altında kalan bölgede ABD ve PKK, ikinci Kürt devletçiliğini kurmak için faaliyetlerini sürdürecekler. Ankara, keşif uçuşlarını sınırdan PKK girişine karşı devam ettirecek ama aşağısındaki oluşuma müdahale edemeyecek.Tıpkı Kuzey Irak gibi…
ANKARA MEMNUNMUŞ GİBİ GÖRÜNTÜ VERİYOR
Türkiye ile ABD arasındaki uzlaşmadan Türk tarafı memnunmuş gibi görünüyor.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ABD’nin Ankara’nın görüşlerine yaklaştığını söylüyor. Milli Savunma Bakanlığı dün flaş haber olarak Türk insansız hava araçlarının ikinci bölgede keşif uçuşlarına başladığını duyurdu. ABD ile Müşterek Harekât Merkezi’nin oluşturulması için de faaliyetlerin sürdüğünü açıkladı.
5 kilometresi TSK’nın yerleşeceği, daha derinlerde ise sadece keşif yapacağı bir güvenli bölge Türkiye’nin dünyaya en üst perdeden duyurduğu amacın gerçekleşmesinden çok uzak duruyor. Suriye’nin kuzeyindeki PKK varlığını paramparça etmek iddiası düşünüldüğünde ABD ile varılan anlaşmada Türkiye’nin hedef küçülttüğü anlaşılıyor.
Ankara sanki ABD’nin tuzağına ikinci kez düşüyor gibi bir izlenim doğmuş durumda.