Tekirdağ Çerkezköy Devlet Hastanesi'nde gencecik bir kadının kendisini doktor olarak gösterip foyası ortaya çıkıncaya kadar çalıştığı haberi gündemde iki gündür. Henüz 20 yaşında olduğu belirtilen genç kadının yaptıklarını okuyunca şaşırmamak elde değil. Ama sahteciliğini, dolandırıcılığını, güveni kötüye kullanmış oluşunu bir an için bir kenara bırakarak söylemek gerekirse genç hanımefendi son derece zeki biri belli ki.
Kendini tıp fakültesi mezunu göstermek, doktorluk yapmak için gerekli belgeleri hazırlamak, girdiği ameliyatları izledikten sonra hastalara dikiş atacak kadar “işi” öğrenmek, kötüye kullanmış da olsa müthiş bir zekaya sahip olduğunu gösteriyor bu genç kadının. Gerçekten normal süreci takip etseydi tıp fakültesini rahatlıkla bitirebilirdi de.
Sizi bilmem, ben bu tür zekaları ilginç bulurum. Doktorluk gibi taklidinin yapılması kolay olmayan bir mesleğe bürünmek için cidden çok zeki olmak gerekir. Çeşitli nedenlerle kendini doktor gibi gösteren birçok kişiyle ilgili yüzlerce haber okumuşuzdur. Yani cazibesi -itibarı da- yüksek bir meslek doktorluk, malum. Olmayı çok isteyip de bir türlü olamayanların bu özlemlerini doktor kılığına bürünerek giderdikleri de oluyor. Tanığız buna.
Tomarkin: Kralın doktoru bir kimyacı
Bu tabii ki sadece ülkemizde rastlanan bir durum değil. Başka ülkelerde de benzerlerine rastlanıyor bu tür vakaların. Hatta sahte doktorlar arasında tarihe geçmiş olanlar da var. Bunlardan biri Leander Tomarkin adlı bir İsviçreliydi. 1895 doğumlu bu deha sahtekar kimya öğrenimi gördüğü üniversiteyi bıraktıktan sonra, zamanının çoğunu babasının laboratuvarında iksirler, ilaçlar yapmakla geçirirdi. Hatta geliştirdiği “antimikrobum” adlı zatürre ilacıyla Papa 15. Benedict’in zatürresini tedavi edebileceğini de iddia etmişti, denir.. Papa, Tomarkin onu tedavi edemeden ölmüş tabii ama Papa’yı tedavi edeceğini söylemesi bile onu dünya çapında üne kavuşturmuştu. Bu ünü sayesinde İtalya Kralı III. Victor Emmanuel’in zatürreden muzdarip kuzenini tedavi etmiş, tedavinin başarısı üzerine Kral Victor, onu ailesinin özel doktoru yapmıştı. Doktor olmadığı halde kendisini kabul ettirmiş biriydi Tomarkin. Öyle ki düzenlediği iki konferansa Albert Einstein onur konuğu olarak katılmıştır.
Kristina Ross’u da herhalde bilenler vardır. Nispeten yeni bir vaka sayılır. Kendisini plastik cerrah olarak tanıtmakta o kadar ustaydı ki öyle olmadığını anlamak neredeyse olanaksızdı derler. Bir doktor kadar tıbbi terimlere hakim olan Ross’un aslında darp suçundan iki yıl hapis yatmış biri olduğu ortaya çıkmıştı. Erkek olarak doğan Ross transseksüel bir kadındı. Sahte doktorluk yapmak suçundan 360 gün hapis cezasına çarptırılmıştı.
Yıllarca kendini diş hekimi olarak tanıtmayı başararak sayısız hastayı tedavi eden Francisco Rendon da ilginçtir tabii. Avustralyalı Nora Zacardas da tıpta hayli zor olan bir branşı yani psikiyatriyi seçmişti kendisine meslek olarak. "Müşterilerinden" binlerce dolar ücret talep eden Zacardas o kadar inandırıcıydı ki arkadaşları onun verdiği ilaçları kullanacak kadar inandılar doktor olduğuna. Sadece onlar değil on beş yıllık kendi doktoru bile inanmıştı. Öyle ki, Zacardas'a tıp fakültesini bitirdiğinde kendisine bir iş ayarlayacağını bile söylemişti. Arkadaşlarından birinin annesini kandıramadı ama onun sayesinde sahtekarlığı ortaya çıktı.
Yüzlerce hasta muayene etti
ABD’de bir yaşlı bakım evi Ernest Addo'yu doktor olarak işe almıştı. Addo, altı ay boyunca Georgia ile Güney Carolina'daki huzurevlerinde 500'den fazla “hasta” muayene etti. Ancak hakkında hiçbir şikayet ya da şüphe yokken bir arkadaşının eşinden gelen telefonun ardından “görevinden” ayrıldı. Gerçek bir doktor olan arkadaşının eşi kocasının postalarını incelerken ona ait olmayan bir kredi kartı faturası bulmuştu. Faturada adı yazılı Oddo, doktorluk yapmak için arkadaşının kimliğini çaldığını itiraf etmek zorunda kaldı. Belize'de tıp eğitimi aldığı ancak mezun olmadığı için şüphe çekmeden doktorluk yapabiliyordu.
Yine ABD’de hiç ama hiç bir tıp eğitimi olmayan Keith Allen Barton tedavi etmeye ikna ettiği iki kadından binlerce dolar para almıştı. Bu kadınlardan biri iki çocuğuyla birlikte HIV hastası idiler. Barton’a tam 18 bin dolar ödeyen kadının dokuz yaşındaki çocuğu gerçek bir doktora gitmediği için öldü. Barton’u sahte doktorluk suçundan altı yıla mahkum ettiler.
Doktorlukta ısrar
Illinois Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nden mezun olan Gerald Barnbaum 1976 yılında adını, Gerald Barnes olarak değiştirdi. 1979'da 29 yaşındaki John Alfred McKenzie adlı biri ağız kuruluğu, aniden kilo kaybı, baş dönmesi, susuzluk şikayetleriyle Barnbaum’a geldi. Bu belirtiler kontrolsüz diyabete işaret ettiği halde Barnbaum’un acil servise göndermek yerine eve gidip şeker yememesini söylediği McKenzie'nin cesedi iki gün sonra bulundu. Diyabete bağlı komplikasyonlar nedeniyle ölmüştü. Barnbaum tutuklanarak, kasıtsız adam öldürme suçundan üç yıl hapis cezasına çarptırıldı ancak 18 ay yattı. Şartlı tahliye ile serbest bırakıldıktan sonra tekrar doktorluk yapmaya başladı. Hem lisansı olmadan doktorluk yapmaktan, hem de kimlik hırsızlığından iki kez daha tutuklandı, tekrar hapse gönderildi. 1995 yılında hapisten çıktı. Hastalarının çoğunun FBI ajanı olduğu Executive Health Group'ta muayene yaparak yeniden “işe” başladı. Bir yıl içinde deşifre oldu, tutuklandı. Posta dolandırıcılığından suçlu bulundu, 10 yıl ceza aldı. Ancak, bir mahkum nakli sırasında Barnbaum minibüsten kaçtı, firardayken tekrar doktorluğa başladı. Haftalar sonra tutuklanarak cezasına iki buçuk yıl daha eklendi. 2018 yılında serbest bırakıldı. Doktorluk yapmadaki şu ısrara bakar mısınız?
Daha onlarca böyle insan var. “Tedavileriyle” çok insanı hayattan kopardılar. İçinde ukde kaldığı, doktor olamadığı ya da doktoruğu sevdiği için - daha bir çok gerekçeyle de - “sahte doktorluk” yapanların sayısı az değil. Bunlar ciddi psikolojik sorunları olan insanlar. Bu nedenle “doktor” kılığına giriyorlar.
“Nereye giderlerse gitsinler” denilen doktorların memleketi terk etmelerinden, her gün şiddete uğrayan sağlık emekçileri ile doktorların mesleği bırakmalarından sonra hemşirenin de doktorun da sahtesine bile muhtaç olacağız.
Tekirdağ’daki o “sahte doktor”a da iyi davranmalı. Gerçek doktorlar kaçıp gidiyor, onu göreve çağırabilirler yakında çünkü.