Son yıllarda genellikle ligin son haftalarında oynanan dev derbi ama bu sezon ligin 6. haftasında oynandı. İyi de oldu.
Son haftalarda oynanan Fenerbahçe-Galatasaray derbilerinde hem gol, hem pozisyon bakımından zevksiz maçlar izliyorduk.
Karşılaşmayı kendi saha ve seyircisi önünde oynayan Fenerbahçe, rakibinin 2 puan gerisinde çıktı sahaya.
Hem Fenerbahçe hem SPECIAL ONE Mourinho için bu maç puandan ziyade rakibi üzerinde kuracağı “psikolojik üstünlük” bakımından önemliydi.
Geçen hafta Kasımpaşa karşısında oynanan futboldan sonra “bu futbolla Galatasaray’ı zor yenersiniz” diyenler haklı çıktı.
Maçın ilk 10 dakikasında oyuna ağırlığını koydu Fenerbahçe. Doğruya doğru.
Ne olduysa 10. dakikadan sonra oldu. Sarı kırmızılılar 10. dakikadan sonra oyunu domine etmeye, kontrolü yavaş yavaş ele geçirmeye başladı.
Çok değil, 4 ay önce 10 kişiyle Galatasaray’ı sahasında yenen Fenerbahçe gitti, yerine baskıyı kabullenen, Galatasaray’ın oyunu ele geçirmesine izin veren bir takım geldi.
Bu zaafiyet golü getirdi. 21. dakikada Torreira ilk golü attı.
Ne oluyor demeye kalmadı, orta sahayı transit geçmeye başlayan Galatasaray, ikinci golü, yine bir orta saha oyuncusu ile Mertens ile buldu. Dakikalar sadece 28’i gösterirken, Kadıköy’de soğuk duş etkisi yaşandı.
Sezon başından beri şöyle kadro böyle kadro denilen Fenerbahçe’nin gerçeklerle tanıştığı anlardı o anlar.
İlk yarıda özellikle Tadic ve Dzeko’nun şampiyonluğa oynayan bir takımda oynasa oynasa son yarım saat oynayacak oyuncular olduğu da anlaşılmış oldu.
Galatasaray ilk yarıda iki gol bulsa da pozisyon da verdi rakibine. Ama iki takım arasındaki fark şuydu;
Galatasaray bulduğunu attı.
Fenerbahçe atamadı.
İkinci yarıya skoru değiştirmek isteği ile çıkan Fenerbahçe çok da istekli başladı aslında.
Ama savunmada yapılan hatalar taraftara saç baş yoldurtacak cinsten. Misal Çağlar. Arkadaşım ne yapıyorsun sen diye sorası geliyor insanın.
Evlere şenlik defansa 3. golü de kolay buldu Galatasaray.
Ondan sonrası tufan zaten. Çok istese de,o saatten sonra o maçı çevirecek 11 yoktu sahada. Hiç bir Fenerbahçeli oyuncuda ne o inanç, ne o hırs ne de umut vardı.
Bu maç kime yazar?
Size yazar SPECİAL ONE.
Maç öncesi yayıncı kuruluşa; bu maçın diğer maçlardan bir farkı yok diyerek yenemezsiniz Galatasaray’ı. Mourınho’ya akıl öğretecek değiliz elbette. Yüzlerce derbi oynamış ve kazanmış bir adama, bu maçın tekniği, taktiği şu olmalıdır diyemeyiz.
Ama şunu deriz, bu haftanın önceki haftadan bir farkı var. Çok farkı var.
Bir derbiden çok daha fazlasıdır Galatasaray Fenerbahçe maçları.
Akıl oyunudur.
Mücadeledir.
Önce kafanda kazanmaktır.
Sahadaki adamları buna inandırmaktır.
Naçizane, Türkiye Süper Ligini ve oynadığınız takımları hafife alırsanız, neye uğradığınızı şaşırırsınız.
Fenerbahçe takımı sahaya hocasız çıksa bundan daha kötü sonuç almaz zaten. O zaman size ne hacet ?
Fark bugün açılmadıysa o biraz Fenerbahçe’li oyuncuların bireysel gayreti ve biraz da şansıyla açılmadı.
Velhasıl;
Galatasaray’ın hakkıyla kazandığı bir derbi ve 3 puandı.
Ne demişler lig uzun maraton. Fark kapanmayacak fark değil. Falan filan. Geçmiş olsun Fenerbahçe. Tebrikler Galatasaray.