Eski Başkan Donald Trump taraftarlarının seçim yenilgisi üzerine Capitol binasını işgal etmelerinden sonra “ABD’de olmamış ne varsa bundan sonra olacak” diyenler herhalde haklı çıkacaklar. Modern geçmişinde biri öldürülen diğeri de öldürülmeye teşebbüs edilen iki Başkan’a yönelik siyasi şiddet örneği bulunmasına rağmen Capitol Baskını kitlesel olmasından da ötürü ülkenin daha güvensiz hale geldiğini gösteren yegane şiddet olayı olma özelliğini koruyor.
Baskın, gerçekleştirenlerin “ideolojisinin” yaygınlığından ötürü çok sayıda kişi için hayli özendirici oldu. Baskından sonra ülkedeki müslümanlara, Asyalılara, Cumhuriyetçi olmayan beyazlara yönelik nefret saldırılarında artışlar olduğu biliniyor. ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin 82 yaşındaki kocası Paul Pelosi’nin Californa’daki evinde çekiçli bir adamın saldırısına uğraması da Capitol Baskını sonrası oluşan ortamla ilgili görülüyor.
Başkan’dan sonraki en önemli pozisyonun sahibi olan bir politikacının eşinin bu kadar kolay saldırıya uğraması, sanıldığı kadar ciddi koruma altında olmadıklarını da gösterdi tabii. Paul Pelosi de en az eşi kadar korunması gereken bir figür. Yaraları ciddi, kafatasında kırık, iki elinde de zedelenmeler var.
Sıradan bir saldırgan değil
Polisin saldırının sorumlusu olarak gözaltına aldığı 42 yaşındaki David DePape, şimdi “cinayete teşebbüs, ölümcül silahla saldırı, yaşlı istismarı, hırsızlık” suçlamalarıyla mahkeme karşısına çıkarılacak. DePape sıradan bir “saldırgan” değil. Sonradan kapattığı Facebook sayfalarında COVID-19 aşıları, 6 Ocak Capitol Baskını ile 2020 seçimleri hakkında sık sık komplo teorileri paylaştığı belirtiliyor. Paylaşımları arasında özellikle 2020 seçimlerinin hileli olduğunun iddia edildiği bir de video var. “Siyah Yaşamı Değerlidir” protestolarına yol açan polis kurbanı George Floyd'un ölümü ile sonrasına ilişkin son derece rahatsız edici ifadeleri de yer alıyor sosyal medya paylaşımlarında. Daha neler yok ki; COVID-19'un elitler tarafından yeni bir dünya düzeni oluşturmak için kullanıldığına inanılan "Büyük Sıfırlama" teorisini de desteklediği görülüyor DePape’nin.
“Gazeteciler vurulsun”
DePape tarafından yazıldığı düşünülen kimi bloglarda da hem Nancy Pelosi, hem Kongre binasına saldırıyı organize eden faşist çete Qanon hakkında yazılar yer alıyor. Antisemit işaretler, sloganlar da tabii. DePape söz konusu bloglardan birinde "Hitler yanlış bir şey yapmadı" gibi ifadeler de sarfetmiş. Tabii ki LGBTQ karşıtı biri de olan saldırgan, Trump’ın kaybettiği Başkanlık Seçimleri’nde hile yapılmadığını söyleyen gazetecilerin “doğrudan sokaklarda vurulması gerektiğini” de savunmuş.
Paul Pelosi’ye saldırının “politik bir gerekçeyle” yapıldığını düşündürten önemli bir kanıt var. Söz konusu blog yazılarından birinde, Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin, Donald Trump’ın görevden alındığı sırada kürsüde tokmak sallarken çekilmiş bir fotoğrafına da yer verilmiş. Pelosi’nin Meclis’te yaptığı kimi konuşmaların görüntüleri de.
Yani, en azından paylaşımlarındaki ifadeleriyle de anlaşılabileceği gibi, her haliyle Trump taraftarı olduğu açık saldırganın. Bu nedenle San Fransisco’da gerçekleşen saldırıyla ilgili soruşturmada FBI ile Kongre Binası Polisi de yer alacak.
Cumhurbaşkanı ne konuşacağını bilmeli
Artık kitleselleşmiş, gittikçe de yaygınlaşan politik bir tutum var ABD’de: Şiddet. Siyasi karşıtlara fiziksel saldırı ülkede olağanlaştı. Bir etnik topluluğa yönelik saldırıların yanı sıra şimdi sadece “karşı partiden” olduğu için bireyler de hedef alınıyor.
Çok sayıda Kongre mensubu Pelosi’ye yapılan saldırının ülkede tırmanan siyasi şiddetle, buna yol açan söylemlerle ilgili olduğunu söylüyor. Bunlardan biri olan Demokratik Partili California Senatörü Dianne Feinstein, "Saldırının nedenleri hakkında daha fazla bilgi edindikçe, bunun, kamu hayatında yer alan hepimize siyasi söylemi yumuşatmamız, bölünme ve şiddeti körüklemekten kaçınmamız gerektiğini hatırlatmasını umuyorum" diyor.
Bir dönem de olsa Cumhurbaşkanlığı yapan Trump’ın makamının ağırlığını kaldıramayarak saldırgan tutumlar alışı, başkanlığı kaybettikten sonra taraflarının tutumu haline de geldi gittikçe. Cumhurbaşkanı olmak kişiye, önüne gelene hakaret etme ya da tehditler savurma hakkı vermiyor tabii. Cumhurbaşkanlarının bu tür tutumları sokakta benzer tutumların alınmasına yol açar.
Trump’ın öfkesi, başta Nancy Pelosi olmak üzere çok sayıda siyasi rakibini hedef göstermesi, belli kesimleri dışlaması “siyasi şiddet” doğurdu ülkede. Başka ülkelerde de Trump benzeri Başkanlar var. Onların da söylemleri ülkelerinde hem siyaseti geriyor, hem de toplumun bireylerini birbirine düşman hale getiriyor.
ABD bunlardan birinden kurtuldu.
Darısı "kurtulmayı" bekleyenlerin başına.