Sizin apartmanda kaç Enes var?

halktv.com.tr yazarı İsmail Saymaz, Elazığ'da kaldığı cemaat evinde yaşadığı baskıdan ve gelecek kaygısı nedeniyle hayatına son veren Enes Kara'yı köşesine taşıdı. Saymaz, Kara'nın kaldığı evin Meşveretçiler tarafından yönetildiğini ifade etti.

Enes Kara, benim yakışıklı kardeşim, veda videosunda "Cemaat yurdunda kalıyorum. Aileme defalarca söylememe rağmen burada kalmaya zorladılar" diyor.

Enes, yaşama sevincini kaybettiğini söylüyor.

6.30'da sabah namazı.

Okul.

Akşam 16'ya kadar ders.

17'de yemek.

Akşam namazı.

Namazdan sonra bir saat Said-i Nursi'nin risalesini oku.

Yatsı.

Her pazartesi günü iki saat cemaat dersi.

Hafta sonu temizlik ve dini eğitim.

Enes, "İstemeye istemeye yapınca özgürlüğünüz elinizden gitmiş gibi hissediyorsunuz. Dayanılmıyor bir yerden sonra. Aileme söyleyemiyorum. Korkuyorum. Ne yapacaklarını bilemiyorum" diyor.

Korkmakta haklıydı.

Cemaat üyesi olan babası tarafından yönlendirildiği bu ev Nur Cemaati'nin Meşveret Kolu'na ait bir öğrenci yurdu aslında. Evde yalnızca dini bir yaşantı dayatılmıyor. Cemaat öğretisi de aşılanıyor. Enes'ler müritler ordusuna birer nefer olarak yetiştiriliyor.

Meşveret Evleri

Bilinen o ki, Defne Apartmanı'ndaki başka daireler de Meşveret'çiler tarafından idare ediliyor.

Meşveret'in lideri, Said-i Nursi'nin öğrencisi Hüsnü Bayramoğlu idi.

Geçen yıl koronavirüsten ölen Bayramoğlu, 17-25 Aralık'a kadar FETÖ'ye, ardından iktidara omuz verdi.

Cemaat üyeleri Said-i Nursi'nin "Ayasofya'nın açılmasını ben göremeyeceğim. Hüsnü görecek" dediğini iddia ederek, caminin ibadete açılmasını Hüsnü ağabeylerinin kerameti saydı. Bayramoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı arayarak, açılış günü Ayasofya'da namaz kıldırmasını istedi. Erdoğan yanaşmadı.

Bayramoğlu, açılışta Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler ile fotoğrafı çektirdi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile yakındı.

Tabutunu Soylu omuzladı.

Mürşitleri Cumhurbaşkan Erdoğan ile, Milli Savunma Bakanı Akar ile, Genelkurmay Başkanı Güler ile, İçişleri Bakanı Soylu ile yüz yüze görüşen, onlardan iltifat ve hürmet gören Meşveret'çiler neden yurt kurmuyor da öğrenci evi tutuyor?

Hatırlarsanız...

Geçen ay Antalya'da Erenköy Grubuna ait kaçak yurdun aşçısı bir öğrencinin kafasını kesmişti. Cinayetten sonra tarikat adına yapılan açıklamada bu binada yurt değil, öğrencilerin kiraladığı evler bulunduğunu ileri sürmüştü.

Açıkça yalan söylediler.

Meşveretçiler de Erenköy'cüler de rahatlıkla yurt açabilecekken, bu imkana sahipken, kayıt altına alınmamak ve denetlenmemek için öğrenci evi ve kaçak yurt işletiyorlar.

Çünkü FETÖ'nün örgütlenme modelini taklit ediyorlar.

Onların da evleri, ağabeyleri, ablaları var.

Köy, mahalle, ilçe, il, bölge ve ülke imamları var.

Holdingleri, CEO'ları, küresel yardım ağları, medyaları var.

Generalleri, hakimleri, savcıları, emniyet müdürleri, öğretmenleri var.

AK Parti iktidarı, siyasi otoritesine biat edenlere devletin kapılarını ardına kadar açtı. Her biri kamu yararına çalışan vakıf ve dernek statüsü ile izinsiz bağış toplama hakkını kazandı. Milli Eğitim Bakanlığı ile protokoller imzaladılar. Doğu ve Güneydoğu'da Hizbullah'çı öğretmenler okul müdürlüklerine atandı.

Devleti ele geçirmekten, üyesi oldukları cemaat ve tarikatın meşrebine göre yönetme düşüncesinden asla vazgeçmediler.

Anayasada teminat altına alınan inanç ve ibadet hürriyetini, din devletini kurmak için istismar ediyorlar. Yasaları değiştirmeden, bürokrasiyi mevki mevki kuşatarak, kamusal alanı din esaslarına göre şekillendirmeye çabalıyorlar. O güne dek mülklerinin sayısı, müritlerinin kimliği ve örgütsel hiyerarşileri bilinsin istemiyorlar.

Kendilerine ne istedilerse veren iktidardan bile saklıyorlar.

Her yıl bir milyon öğrenci

Yanıtı alamayacağımı bile bile sormak isterim: Acaba Meşveret'çilerin Elazığ'da kaç öğrenci evi var?

Peki, bütün Türkiye'de kaç tane var?

Bilmiyoruz.

Diğer tarikat ve cemaatlerin mülkiyetine ilişkin de fikrimiz yok. Belki on binlerce...

Dokuz Eylül Üniversitesi'nden Prof. Dr. Esergül Balcı tarafından yürütülen 'Eğitimde Tarikat ve Medrese Gerçeği' adlı araştırmaya göre Türkiye'de 30 tarikat silsilesi ve bunlara bağlı 400 kol bulunuyor. İstanbul'da 445 tekke, ülke çapında 800'ü aşkın medrese faaliyet gösteriyor. Büyük şehirlerde kaç apartman medresesi var, belli değil. Dört bin özel yurdun 2480'i bir tarikatla bağlantılı.

Antalya Kepez ve 10 kız çocuğunun Süleymancı yurdunda yanarak öldüğü Adana Aladağ örnekleri gösteriyor ki, Milli Eğitim Müdürlüğü'nde görevli tarikatçı ve cemaatçi memurlar öğrencileri devlet yurduna değil, kaçak yurtlara yönlendiriyor.

Gayrı resmi faaliyet gösteren okul, yurt, ev, tekke ve medreselerle birlikte bir milyon öğrenci tarikat tezgahından geçiyor.

Enes, o bir milyondan biri.

Sizin apartmanınızda kaç Enes var, biliyor musunuz?

Kaç Enes intihara sürükleniyor ve istismara uğruyor, haberiniz var mı?

Yok!

Enes, veda ederken ailesine şöyle sesleniyor.

"Kardeşlerime daha toleranslı davranın, onları zorlamayın. Zeynep, imam hatip'te okumak istemiyor. İleride muhtemelen okuyacağı bölümü kendisi seçemeyecek. Nerede kalacağını kendisi seçemeyecek" diyor.

Enes'i kaybettik.

En azından Zeynep'i ve kız kardeşini koruyalım.

Nasıl mı?

Çare kamulaştırma

Eğitimi tarikat ve cemaatlerin insan ve servet kaynağı olmaktan çıkararak.

Barınma hizmetini kamulaştırarak.

Kaçak yurtları mühürleyerek.

Tarikat ve cemaatlerin kamudan aldığı destekleri keserek ve protokolleri feshederek. İktidarın 'dindar ve kindar nesil' yetiştirme arzusuna, her bir okulu imam hatip'e çevirmesine; zorunlu din dersi kaldırılmazken, seçmeli dini derslerin zorunlulaştırılmasına son vererek.

Eğitimi laik ve bilimsel esaslara göre gerçekleştirerek.

Enes'in hayat hakkının da, kardeşi Zeynep'in özgürlüğünün de, Meşveret'çi babalarının inancının da güvencesi laikliktir.

Türkiye Haberleri