Yerel seçimlerden sonra iktidar ve ana muhalefet liderlerinin tutum ve söylemlerinde değişimler gözleniyor.
Değişim yönündeki ilk adım yerel seçimlerde büyük bir zafer kazanan CHP’nin yeni lideri Özgür Özel’den gelmişti.
Özel, seçim sonrasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı ziyaret etmişti. Erdoğan da bu ziyareti karşılıksız bırakmamış, CHP Genel Merkezi’ne giderek iade-i ziyarette bulunmuştu.
Erdoğan, “Bay Kemal” dediği CHP’nin bir önceki lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu muhatap almazken, Özel’le temas kurmuş ve diyalog geliştirmişti.
Bu süreç Özel tarafından “normalleşme” Erdoğan tarafından ise “yumuşama” olarak isimlendirilmişti.
Bu sürece, iktidar ortağı MHP’nin Lideri Devlet Bahçeli sert tepki gösterince Erdoğan da yeniden Özel’e ve CHP’ye ağır eleştiriler yöneltmeye başladı.
Özel ise “iktidarla hem mücadele hem müzakere ederiz” diyerek diyalog politikasından yana olduğunu duyurdu.
CHP açısından değişim diyebileceğimiz bir gelişme de Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis’in açılış gününde Genel Kurul salonuna girdiğinde CHP Lideri Özel ve oturuma katılan CHP milletvekillerinin ayağa kakmasıydı.
Özel’in bu tercihi de CHP içinde tartışma yarattı.
Ayağa kalkmayı yanlış bulan 60’dan fazla milletvekili Genel Kurul salonuna girmeyip dışarıda beklemeyi tercih etti.
Özel’in, Kılıçdaroğlu dönemine göre yeni sayılan bu tutum ve söylemine CHP içinden eleştiriler de eksik olmadı.
Bu, “normalleşme/yumuşama, Meclis’te Erdoğan’ı ayakta karşılama” politikalarının CHP’ye oy ve zaman kaybettirdiği eleştirileri karşısında Özel, “Kaybediyorsak ben kaybediyorum. Hesabı ben ödeyeceğim” diyerek rest çekti.
Özel’in bu tepkisinden iktidarla temas ve diyalog içinde muhalefetini sürdüreceği anlaşılıyor.
Yerel seçimlerden birinci parti olarak çıkan CHP’nin yeni politikasının oyları artırdığını savunanlar olduğu gibi düşürdüğünü savunanlar da var.
Seçim sonrası anketlerde CHP’nin birinci parti konumunu koruduğunu hatta AK Parti ile arayı açtığını gösteren sonuçlar çıktığı gibi, birinci parti konumunu kaybettiği, AK Parti’nin yeniden birinci parti olduğunu gösteren anketler de yayımlandı.
Anketler ne kadar güvenilir ayrı bir tartışma konusu.
Seçimlere çok uzun bir süre varken yapılan anketlerde çıkan sonuçlar seçim yaklaştığında değişebilir.
CHP’nin yeni politikasının nasıl sonuç vereceği ancak seçim yaklaştığında gözlenebilir.
İktidar liderlerinde de bir değişim gözleniyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar izlediği kutuplaştırma politikasından CHP’yi sorumlu tutarak ve İsrail’i tehdit göstererek “milli birlik, beraberlik, iç cepheyi güçlendirme” mesajları vermeye başladı.
MHP Lideri Bahçeli, Meclis’te DEM sıralarına giderek el sıktı.
Bu davranışıyla DEM’e “Türkiye partisi olun, teröre karşı durun” teklif ve temennisinde bulunduğunu söyledi.
Oysa Bahçeli kısa bir süre önce Anayasa Mahkemesi’nin DEM’i (HDP) kapatmasını, eğer kapatmazsa Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını istemişti.
Bahçeli, geçtiğimiz günlerde yaptığı konuşmada, DEM milletvekillerinin maaşlarının ve DEM’e yapılan Hazine yardımının kesilmesini de talep etmişti.
Bahçeli’nin bu tutum ve söylem değişikliği de siyasette yeni bir döneme işaret ediyor.
Bahçeli’nin DEM sıralarına gidip el sıkmasının, iktidarın gündeme getirmeye hazırlandığı yeni anayasayla ilişkili olduğu yorumları da yapıldı. Ancak Bahçeli bu yorumların yanlış olduğunu söyledi.
İktidar açısından yeni anayasa ve siyasette yeni dönemin tek önemli hedefi var.
Erdoğan’ın dördüncü kez Cumhurbaşkanı adayı olmasını ve seçilmesini sağlamak.
Mevcut anayasada Erdoğan’ı sınırlayan tek hüküm 101. maddedeki ”bir kişi en fazla iki kez cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmü.
Onu da 2023 seçimlerinde Yüksek Seçim Kurulu’nun kararıyla aşmıştı.
Bu kez iktidar bu maddeyi değiştirerek engeli aşmak istiyor.
DEM’le yeni bir süreç başlatılmasının amacı da bu olabilir.