CHP’li belediyelere operasyonun baş ‘itirafçısı’ olan Aziz İhsan Aktaş’a suikast iddiasıyla başlayan soruşturma, aniden savunma sanayiine sıçradı. Gözaltı zincirine eklenen son halka, ASSAN’ın CEO’su ve sahibi oldu.
Böylece İBB borsası, suikast kumpası derken gizlemli bir ‘askeri casusluk’ vakasını çözmeye çalışırken bulduk kendimizi.
Olay nereye varacak henüz kestiremiyoruz. Ama kocaman bir soru akılları kurcalamıyor değil: Nasıl oluyor da sokak kabadayıları, ne idüğü belirsiz avukatlar, kafe işletmecileri, araç kiralayanlar bile devletin en mahrem dünyasının parçası olabiliyorlar?
Soru basit ama yanıtı değil. Askerin çorabından yemek yediği tabağa, giydiği çelik yelekten tuttuğu silaha, taktığı miğferden sıktığı mermiye, tanka, topa, füzeye uzanan devasa bir pazardan bahsediyoruz çünkü. 700 bin kişilik bir ordunun tedariğinin yanında, dört bir taraftaki bölgesel savaşların etkisiyle korkunç hızda büyüyen bir ticaret bu.
Yine de pazarı rakamlarla biraz somutlayalım…
2010’da 853 milyon dolar olan ihracat bugün 8 milyar dolara, 3.7 milyar dolar olan ciro da 16 milyar dolara çıktı. 2010’larda 200-250 proje yürütülürken şimdi 1100’ü aşıyor. Asıl çarpıcı olan sözleşmelerin toplam tutarının 100 milyar dolara ulaşması. Dört yıl önce 60 milyar, 10 yıl önce 8 milyar, 20 yıl önce 5 milyar dolardı.
Yani 2025 itibariyle masada herkesin iştahına kabartan 100 milyar dolarlık kocaman bir ‘kutsal pasta’ duruyor!
Peki kimler paylaşıyor?
TEPEDEN AŞAĞIYA BESİN ZİNCİRİ
2024’te devletin doğrudan çalıştığı ana firma sayısı 1278’di. Toplam ana şirket sayısı ise 3000’i aşıyor. Üçte ikisi 2010’dan sonra kuruldu veya iş koluna savunma sanayiine de ekledi. Mesela; 1980’lerde kurulan ASSAN savunma sanayiine 2016’da girdi. Kamuoyunun bildiği Akım Metal 2013’te, Aksa 2011’de, Anadolu Grubu’na bağlı Anadolu Isuzu 2017’de sektöre adım atmış bazı firmalar.
Bir de alt tedarikçiler var. ASELSAN geçen yıl 3300’ü yurt içi, 2200’ü yurt dışı olmak üzere toplam 5500 tedarikçiye iş verdi. Yüzlerce tedarikçi ile çalışan MKE’nin 2024’te aktardığı kaynak 34.7 milyar lira.
20 yıl önce savunma sanayii denildiğinde Koç, Kale, Nurol, BMC vs. akla gelirdi. AKP döneminde ise Baykar’la tanıştık. Sonrası adeta fırtına…
2015’ten itibaren irili ufaklı yüzlerce şirket pastadan pay almaya başladı. Bunda Libya’dan Suriye’ye uzanan iç savaşlar ile Ukrayna-Rusya ve Afrika’daki çatışma bölgelerinin etkisi büyük.
Fakat 2018’de başkanlık rejimine geçildikten sonra, savunma sanayiinde bir konsolidasyon sürecinin başladığını söylemek mümkün. Doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na bağlı pek çok kamu şirketi de kuruldu. Devlet şirketlerinin etrafına ‘yeni tedarik ağları’ örüldü.
Pastanın ufak dilimlerinin besin zincirinin alt halkalarına nasıl yayıldığına dair çarpıcı bir örnek verelim:
ASELSAN Konya Silah Sistemleri 2018’de kuruldu. Yüzde 51 hissesi kamunun, kalanı aynı yıl kurulan Konya Savunma Sanayi AŞ’ye ait. Konya Savunma Sanayi, 24 farklı şirketin birleşmesinden oluştu.
En büyük ortak, Koyuncu Nakliye Pazarlama. 5 akaryakıt istasyonu var. Bir otomobil firmasının Konya bayiliğinin yanında, araç muayene istasyonu da işletiyor. Özelleştirmeden Tuz Gölü’ndeki imtiyazı aldı. Tuz ihracatının yarısını gerçekleştiriyor.
Diğer ortakların arasında silahla ilgili firma sayısı yalnızca üç. Onlar da av tüfeği ve tabanca imal ediyorlar. Kalan bazılarını da sıralayalım: Safa Tarım, Ayakkabı Dünyası ile Damat Tween gibi hazır giyim markalarının Konya işletmeciliğini yapan ABC Kavafiye Konfeksiyon, Mges Enerji ve İnşaat, Beşel Endüstriyel Gıda, Ömer Atiker Yakıt Sistemleri İthalat, Enka Süt ve Gıda, Filkar Otomotiv, Konya Saraylı Madeni Eşya İmalat.
GÖZDE ÜRETİM MÜHİMMAT
Başkanlık rejimi ile başlayan konsolidasyonun besin zincirinin tepesindeki ayağı ise bambaşka bir hikaye.
Orada tekelleşme söz konusu. Yüksek teknoloji, AR-GE, patent, küresel silah şirketleri ve devletlerle ilişki gerektiren işler, kaçınılmaz olarak belli grupların ve kamunun hakimiyetinde. Bunun dışında kalan yeni bereketli alan ise mühimmat üretimi.
Özellikle 155 mm top mermisi dünyanın gözdesi. Ukrayna savaşı bir 155 mm savaşıydı. Milyonlarca ateşlenen 155 mm’nin adedi ortalama 3000-4000 Euro arası satıldı. İsrail, Gazze’yi yerle bir ederken on binlercesini kullandı.
Geçen yıl Çekya, Polonya, Sırbistan ve Ukrayna’da mühimmat ihalelerinde yapılan milyonlarca dolarlık yolsuzluklarla alakalı soruşturmalar açıldı. Bir kısmının ucu Türkiye’ye dek uzanıyor.
Sektörün uzmanları yüksek teknoloji gerektirmeyen mühimmat ve patlayıcı üretiminin, savunma sanayiinin ‘orta sınıfı’ ülkelere kaydırıldığını belirtiyorlar. 10-15 yılda zırhlı üretiminde söz sahibi olan Türkiye artık mühimmatta da oldukça iddialı.
Üretim ve ihracat yakın zamana kadar MKE’nin tekelindeydi. Ona iki rakip çıktı. Birisi, 2021’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın özel teşvik vermesiyle fabrikasının temelini atan, dün de el konulan ASSAN. ASSAN aynı zamanda MKE’nin en büyük barut ve TNT tedarikçilerinden. 155 mm’de diğer rakip 2023’te Çorum’da üretime başlayan Arca Savunma. Kuran kişi emekli bir mühimmat yüzbaşısı. Ortağı AKP’li bir siyasetçi. Siyasi ilişkilerinin tepelere kadar çıktığı söyleniyor. Bir yılda 5’inci büyük ihracatçı oldu. Son savunma fuarında toplam 6.3 milyar dolarlık sözleşmenin 2 milyar dolarını Arca kaptı.
ABD’nin ürettiği 155 mm mühimmatı tek başına birkaç ayda üretiyor. Zaten ABD de tedariğinin önemli kısmını ona ihale etti. Ayrıca havan ve obüs mermilerinde payını artırıyor. Türkiye'nin ilk C4 patlayıcı fabrikası da yine Arca bünyesinde kuruldu. Ankara’da yeni satın aldığı dev araziye bir de kapsül fabrikası açacak.
Patlayıcı üretiminde Sabah’ın da sahibi olan Kalyoncu ailesinin şirketi Zirve Holding iddialı. Balıkesir’de geçen yıl patlama olan fabrika onların. FETÖ operasyonlarında el konulup ihalesiz verilmişti. Bunun yanında yine AKP ile sıkı ilişkileriyle bilinen, altın rafinerisi olan, doğalgaz dağıtım imtiyazına sahip Ahlatçı Holding de ciddi bir atakta. Çorum’da barut ve TNT fabrikası kurdu. Ayrıca aynı yerde jet yakıtı tesisi inşa ediyor.
Daha başka şirketler de var kuşkusuz. Genel eğilimi göstermek için bazı örnekleri aktardım.
Türkiye’nin savunma sanayiine dair çizilebilecek en kaba manzara böyle işte. AKP, rejimi değiştirmeye başlamasıyla beraber, savunma sanayiini de iktidarının ana kolonlarından birisi olarak yeni baştan inşaya girişmişti. Konsolidasyon hızlanacak gibi görünüyor. Çünkü savunma sanayii ideolojik-politik gücünün yanında, ‘milli güvenlik şalının’ altında gerçekleşen dünyanın en karlı ticareti. Kamu kaynağının aslan payı daima buraya akıyor.
Devletin güvenlik sınırlarını çizen, kaynağa hükmeden, ticaretin de rotasını belirler. Dolayısıyla o rotayı görmek için arada bir besin zincirinin tamamına bakmak gerekiyor.