Öyle söylenildiği gibi bir göçmen ülkesi sayılmayız. Bugün milyonlara varan sayılarından ötürü Suriyelilere gösterilen tepki, çok az miktarda ülkemize gelmiş başka uluslara mensup sığınmacılara da gösteriliyordu. 80’li yılların başında Afgan göçmenler ile aynı yılların sonunda Bulgaristan’dan gelen soydaşlara da çok olumsuz tutumlar takınıldığını anımsıyorum. Gazete arşivleri ortada, meraklısı bakabilir.
Selek bir ilk
Kamunun sığınmacılara kendince ürettiği korkularla tepkisini son derece insanlık dışı biçimde göstermesinde “kamuoyu oluşturucu” mekanizmaların etkisinin olduğu da göz önüne alınmalı. Bu nedenle Halk TV’nin başarılı sunucusu Seda Selek’in, kuşkusuz bu konuda kendisi gibi duyarlı olduğunu tahmin ettiğim program ortaklarının da desteklediğinden emin olarak “Suriyelilerden söz ederken nefrete, düşmanlığa yol açacak söylemlerden kaçınılmalı” deyişini son derece değerli buluyorum. Sanırım, Selek, bu açıklıkta tavır koyan, benim bildiğim ilk kamusal figür. İktidar yandaşlığı gereği Suriyeli mültecilere “hoşgörüyle” bakıyor gibi yapan yandaş medyada bile Selek’in tavrını alan çıkmadı. Bu nedenle meslektaşımı kutluyorum elbette, tüm içtenliğimle.
Uyarısında son derece haklı olduğunu, medyada Suriyeli göçmenlerden nasıl söz edildiğine bakarak anlamak mümkün. Bunun dışında şahsen tanık olduklarımız da var. Örneğin, Suriyeli gazeteci bir kadın arkadaşım, artık Türkiye’de yaşamayacağını söyleyerek Dubai’ye, istemediği halde, gitmeye karar verdi. “Bize ev bile kiralamıyorlar” diyor arkadaşım. İstenmemek ne kadar yaralayıcıdır bilirim. Uzun yıllar göçmen olarak dışarılarda yaşamış biriyim çünkü.
Şimdi şu yazım üzerine, Suriyelilerin neden istenmediğine dair milyonlarca gerekçe sıralanacak, biliyorum. Çoğuna hak da versem, Suriyeli sığınmacıların ülkelerinden kaçıp başta ülkemiz olmak üzere dünyanın dört bir yanına dağılmalarından Türkiye’nin de (hatta birinci derecede) sorumlu olduğunu bilince sığınmacıların yanında olmam gerektiğini düşünüyorum.
Sığınmacıları sorun haline getiren iktidardır
Bakın; ülkede mülteciler değil, mülteciliktir sorun olan. İktidar, bir kısmında kendi imzasının da bulunduğu uluslararası mülteci hukukunu uygulamış olsa, Türkiye sığınmacılarla dolmazdı. Daha önce defalarca yazdım, yine belirtmiş olayım; Türkiye Suriyeli sığınmacıları uluslararası hukukta yer almayan bir kavramla “misafir” olarak değerlendiriyor. Böyle adlandırmasında doğrudan AKP iktidarı suçlanamaz çünkü Türkiye, İkinci Dünya Savaşı sonrası koşullarına göre hazırlanmış bir yasa uyarınca sadece Batı’dan gelenleri “mülteci” kabul ediyor. Suçu bu yasayı değiştirmeyerek sığınmacılara misafir demeyi sürdürüp, onları “mülteci haklarından” yararlandırmamış oluşudur. Türkiye ülkede bulunan sığınmacılar için batıdan/Avrupa’dan yardım almamaktan yakınıyor ama batının/Avrupa’nın Türkiye’nin “misafirine” neden yardım etmesi gerektiğini açıklayamıyor? Sığınmacılara “mülteci” dememekteki ısrar Türkiye’nin uluslararası mülteciler hukukundan kaynaklanan yardımları almasına engel oluyor.
Türkiye Suriyeli sığınmacılara kendi kaynaklarından bütçe ayırarak maliyesini zorluyor, ama onlara emek-üretim sürecinde yer vermeyerek kendi emekleriyle üretip para kazanma şanslarını yok ediyor. Bunun yerine onların kayıt dışı olarak düşük ücretle çalışmalarına yol açıyor, hem de yerli işçilerin alacağından çok çok az para karşılığı. Bu durum aynı zamanda ülke işçilerinin işveren karşısında pazarlık gücünü düşüyor. Bu da tepki doğuruyor haklı olarak.
Türkiye Suriyeli sığınmacılar konusunda ciddi hatalar yaptı. Onlara “misafir” demesi bu hataların en önemlisi. Diğer hatası ise, Türkiye’ye sığınanların batı ülkelerine (üçüncü ülkelere) mülteci olarak gitmesini engellemesi. Oysa mülteci talebi tanınmış bir haktır. Türkiye’ye gelen sığınmacıların çoğu üçüncü ülkelere gitmeye daha istekliler. Türkiye bu ülkelere yönelik mülteci başvurularını kabul edip, o ülkelere gitmelerine yardımcı olmalıdır sığınmacıların. Ama Türkiye hem bunu yapmıyor hem de onlara “misafir” gibi hukuki olmayan bir statü dayatıyor. Öte yandan, aslında batıya gitme hakkına sahip olan mültecileri batıya göndermemek için Avrupa ile para pazarlığı yapıyor.
O çok kızılan, neredeyse tüm sorunlarımızın kaynağı kabul edilen Suriyeli sığınmacıların çoğu Türkiye’de kalmak istemiyor. Onların üçüncü ülkelere iltica başvurusunu kabul etmeyen Türkiye onları ülkemize mahkum ediyor. Sığınmacılara kızmadan önce bunları düşünmek gerekir.
AKP iktidarı sığınmacıları mülteci kabul edinceye kadar da, kamuoyu oluşturucuları söylemlerine dikkat etmeli.
Seda Selek çok haklı uyarmakta.