Suriyeli Türkmen kökenli siyasetçi Khaled El- Hodja, Şam ve Libya’da ilk ve orta öğrenimini tamamlayıp, 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olup, Türk vatandaşlığına geçerek Alptekin Hocaoğlu adını aldı.
“Halid Hoca” olarak anılan Hocaoğlu, Gelecek Partisi Kurucular Kurulu üyesi olarak Türk siyasetinde adından söz ettiriyor.
1980-1981 yıllarında dönemin Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad rejimine muhalefet eden Hocaoğlu iki kez tutuklanmıştı. Suriye iç savaşının başladığı 2011 yılından 5 yıl sonra Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)’nun siyasi kanadı Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Konseyi Başkanı seçilmişti.
ABD, Kanada, İngiltere, İsveç, Malezya, Endonezya, S.Arabistan, Kuveyt, BAE ve Fas’ta Halit Hoca adı ile siyasi faaliyetlerini sürdüren Hocaoğlu için Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun, “yanılmışım” demesine ramak kaldı.
Hocaoğlu, 10’lar Medya’da yayımlanan röportajda Türkiye'deki Suriyeli sığınmacıların ülkelerine geri gönderilmesinin Suriye'deki demografiyi bozacağını iddia etmesi, Davutoğlu’nda şok etkisi yarattı.
Türkiye’yi mülteci kampına çeviren iktidarın “açık kapı” politikasının baş mimarlarından Davutoğlu, gazetecilerin kendisine Hocaoğlu’nun sözleri hatırlatması üzerine adeta duyduğuna inanamadı.
Davutoğlu’na, Filistin- İsrail savaşını değerlendirmek üzere memleketi Konya'da düzenlenen basın toplantısında Hocaoğlu’nun sözleriyle ilgili yorum yapması istendi. Davutoğlu’nun şaşkınlık içinde "Halid Hoca'nın böyle bir açıklaması yok, emin misiniz?" diye verdiği yanıtı Zafer Partisi Kayseri İl Başkanlığı’nın sosyal medya hesabından yaptığı paylaştığı videodan izledik.
Adeta “yaldızlı davetiye” ile partisinin kurucular kuruluna aldığı Hocaoğlu aynen bu cümleleri sarfetmiş; “Bunun halkı aldatmaktan başka bir karşılığı yok. Şamlıyı, Humusluyu ve Deralıyı İdlib’e veya Halep’in kırsalına yerleştirdiğiniz zaman Esad’ın zaten istediği bu. Butik devletin dışına yerleştirmek istiyor. Bu da demografik baskı oluşturuyor çünkü orada çok farklı etnik gruplar var. O etnik gruplar bir şekilde seyreltiliyor. Kürt bölgesine Arap yerleştiremezsiniz veya Nusayri bölgesine, Hristiyan bölgesine Müslüman yerleştiremezsiniz.” ifadelerini kullanmıştı.
2011 Suriye iç savaşından sonra Halid Hoca’nın vurguladığı gibi bir demografi sorunu ortaya çıktı ama Suriye’de değil Türkiye’de…
Suriye’nin kuzeyinde yer alan; Afrin, el-Bab, Azaz, Cerabulus, Jinderes, Rajo, Tel Abyad ve Ras al-Ayn şehirleri dahil olmak üzere 8 bin 835 kilometrekarelik alan Türkiye’nin kontrolünde bulunuyor.
Bir gurup iş insanıyla, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’yı Gaziantep Valisi olduğu dönemde (Şubat 2018) makamında ziyaret etiğimizde Cerablus’ta kurulan Türk yönetiminden sorumlu olduğunu dinlemiştik.
Yerlikaya “Zeytinliği olan gider” derken geri dönüşün çok da zor olmayacağının altını çiziyordu.
Aradan geçen yaklaşık 6 yılda köprünün altından çok sular aktı.
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Adem Abar’ın 28 Aralık 2022 tarihinde kabul edilen “Yerli ve Suriyeli Girişimcilerin Rekabet ve Entegrasyon Konusundaki Düşünceleri ve Gaziantep Örneği” yüksek lisans tezinden yararlanıyorum…
Türkiye’ye zorunlu göçle gelen ve girişimci olan Suriyeli göçmenler ile onlarla aynı bölgede faaliyet gösteren yerli girişimcilerin; girişimcilik, rekabet ve entegrasyon konusundaki düşünce ve deneyimleri inceleyen tez, Gaziantep ilinde teorik örnekleme tekniği ile gıda ve kişisel hizmet sektöründe faaliyet gösteren 15’i yerli, 16’sı Suriyeli işletme sahibine ulaşılarak veri toplamış.
Araştırma sonucu yapılan değerlendirmede; Suriyeli girişimcilerin iş yerlerinde kendi istihdamlarını sağlayarak ekonomik bağımsızlıklarını kazandıkları, etnik ve kültürel farklılıklarını yaşadıkları ve yansıttıkları, doğrudan ya da dolaylı olarak yasal ve toplumsal süreçlerle ve kurumlarla temas ettikleri; dolayısıyla Suriyeli göçmenlerin girişimcilik deneyimlerinin entegrasyon düzeyleri üzerinde dönüştürücü bir etkisi olduğu yorumu yapılıyor.
Söz konusu tezde, örneğin Türk eğitim sistemine entegrasyon (Şahin, 2020; Şimşek; 2019), emek piyasası ve çalışma hayatına entegrasyon (Akcan, 2018; Duruel, 2017; Koca, 2019) veya toplumsal cinsiyet bağlamında kadın kimliği (Akpınar, 2017; Başterzi, 2017; Küçükşen, 2017) gibi örnekleri veriyor.
Suriyeli göçmenlerin girişimciliğini içeren çalışmalardan örnekler veriliyor.
Göçmen girişimciliğinin hem uluslararası (Alexandre ve diğerleri, 2019; Mawson ve Kasem, 2019; Zighan, 2021) hem de ulusal (Almohammad ve diğerleri, 2021; Demir, 2018; Kaplan ve Bedük, 2019; Koyuncu, 2020; Uzun, 2019; Yıldırım ve Yüksekbilgili, 2021) düzeyde gittikçe ilgi çeken konular arasında yer aldığı vurgulanıyor.
Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Serkan Özcan ile yazıştım. Türkiye’de örgütlenen Suriye, Afganistan, Arap dünyası işadamları dernekleriyle iletişiminiz var mı, diye sordum. “Hiç yok” yanıtını verdi.
Partilerin ilgi odağında olmayan “göçmen girişimciler” o kadar da görünmez değil oysa ki.
Yine akademisyen Abar’ın araştırmasından devam edersem; Ticaret Bakanlığı’nın Şubat 2019 tarihli açıklamasına göre Türkiye’de en az bir ortağı Suriye uyruklu olan şirket sayısı 15 bin 159 . Bu şirketlerin yüzde 94’üne İstanbul, Gaziantep, Bursa, Mersin ve Hatay illeri ev sahipliği yapıyor.
Gaziantep’te kurulan şirketlerin yüzde 30.7’lik kısmı yabancı ortaklıklarla kurulmuştur. Bu oran Yalova’dan sonra Türkiye’de ikinci sırada gelmektedir.
Gaziantep’teki kayıtlı Suriyeli işletme sayısı 2000’i geçmiş. (Özipek ve Tanrıkulu, 2022; GTO, 2019; TEPAV, 2019).
Gaziantep’te yaşayan her 5 kişiden biri Suriye vatandaşı konumunda.
Arap Sanayici ve İş Adamları Derneği (ASSİAD) Başkanı da olan Abdulgafur Salih Asfur, Belçika merkezli ASAS Line konteyner şirketinin şubesini 12 milyon dolarlık yatırımla Gaziantep’te açıyor.
Artık Suriyeli girişimciler üst gelir seviyesini yakaladı. Bu tek örnek Asfur olmasa gerek. Odatv’nin kendisiyle yapılan röportajında “Muhalefet 'göndereceğiz' diyor. İktidar 'isteyen gitsin diyor'. Yarın ne olacağı belli değil, ne zamana kadar burada kalacağımıza dair bir tarih yok. Yıllık çalışma izni veriliyor ve bu belgenin gelmesi de 6 ay sürüyor" diye yakınıyor.
Sabah gazetesi 21 Eylül 2021 tarihli haberinde, Afganlı Dernekler Birliği’ne yapılan ziyaretten izlenimler paylaşıyor.
“1970'li yılardan bu yana Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve oturum izni almış olarak çoğunluğu Türkmen olmak üzere 400 bin Afganistanlı yaşıyor. Bunlar toplum içinde kısa sürede entegre olmuş. Kız alıp kız vermişler. Önemli bir kısmı iş dünyasına atılmış. MÜSİAD ve İTO'da 70 Afganistanlı üye işadamı bulunuyor. Bunlardan biri de İpekyolu Sanayi ve İşadamları Derneği Başkanı Muhammed Naim Akmurad.”
Aynı haberde, Afganistan Dernekler Birliği Başkanı Mehmet Akmurad'ın elde ettiği resmi rakamlara göre Türkiye'de 600 bin Afganistanlı yaşadığı belirtilmiş.
Türkiye’de Afganistanlı, Suriyeli, Cibutili İşadamları Dernekleri kendi gettolarını yaratıyorlar. Yerleşik düzen taleplerini yüksek sesle ifade edebilmek için dernekleşiyorlar ve siyasete akıyorlar.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, dünkü basın toplantısında Dünya Bankası’nın Türkiye’nin sığınmacı haritasını paylaştı.
Öztrak 2013-2018 yılları arasında artan sığınmacı sayısını gösteren haritayı yorumlarken “Sığınmacılar Türkiye’yi sarmış. Bugün durum daha vahim. Rapor, AB ile imzalanan ‘Geri Kabul Anlaşması’ ndan sonra Türkiye’nin sığınmacılar için transit ülke olmaktan çıkıp, hedef ülke durumuna dönüştüğünün altını çiziyor. Toplumsal bakış açısının değişmesi gerektiğini söylüyor. Ülkemiz için ‘Bunlara alışmanız lazım’ denilerek yazılan raporları asla kabul etmiyoruz.” diyor.
Haritaları süpürme aşamasını çoktan geçtik; bilmiyorum muhalefet ne zaman bunun farkına varacak.