Sevgili “küskün” seçmen...
Sandığa gitmeyecekmişsin.
CHP'ye kırgınım diyormuşsun.
“Nasılsa bunlar sandığa sahip çıkamaz” diyormuşsun.
Bu CHP “ahbap-çavuş ilişkisiyle aday belirledi” diyormuşsun...
***
Bunların tümünü anlarım.
Ve sana hak veririm.
Ama bir şeyi anlamam!
***
Bana gelen mektupların %99'u aynı şeyi yazıyor.
Cevap yazmaktan helak oldum.
2000'den fazla mektup...
“Seni bile bile zindana yolladı bu parti, asla oy vermem” yazıyor.
Çıkınca tek tek paylaşırım...
****
Her şeyi anlarım, bunu anlamam.
Evet, cezaevine, kumpasa itilmemin nedenlerinden bir tanesi 24 Haziran'da TBMM'ye girememiş
olmamdır.
Ancak burada olmamın ana nedeni AKP'dir, Erdoğan'ın yargıya talimatıdır. AKP'nin benden duyduğu
rahatsızlıkla yargıya talimat vermesidir.
***
Evet; CHP adayları “yanlış” belirledi.
Evet; 24 Haziran gecesi Muharrem İnce'ye ve halka kabusu yaşattı.
Evet; çalışan, emek veren, nitelikli muhalefet yapanları tasfiye etti, hatta zindan pahasına kırdı, geçti.
Evet; ön seçimden, sandıktan kaçtı, akraba-çavuş ilişkisiyle aday belirledi.
Evet; evet; evet...
***
Bunlar doğru.
Ancak bunlara tepki göstereceğin yer “seçim sandığı” değil.
***
Sevgili “küskün seçmen.” Küsmek için benden daha fazla nedenin mi var?
Ne o; parti içindeki bir değişim beklentisi, Erdoğan rejimine destek verme gerekçen olabilir mi?
Yahu benden bahsediyorsun ya, sandığa gitmediğinde beni haksız yere zindana atan Erdoğan'ı destekleyeceğinin farkında mısın?
Evet, ben senin için bedel öderken sen yarın nasıl bakacaksın yüzüme?
***
Sandığa gitmemek;
-Erdoğan'ın terörist dediği 15 milyon Kürt yurttaşa,
-Erdoğan-FETÖ ortaklığıyla öldürülen Kuddusi Okkır'a, İlhan Selçuk'a, Berkin'e, Ali İsmail'e, Abdo'ya, Ethem'e ve nicelerine...
-Çiftçiye, işçiye, öğrenciye, garibana, işsize,
-Emeklilikte yaşa takılana, suçsuz yere zindana atılanlara,
-İşsiz gazetecilere, bedel ödeyenlere, ve en önemlisi; değerlerimize, CHP'yi kuran Atatürk'e sırt dönmektir.
***
Ayrıca, ben oy kullanamıyorum...
Çünkü zindandayım ve YSK böyle bir karar aldı.
Küskün kardeşim; benim için, benim yerime oy kullanmanı rica ediyorum.
Sandığa git, mührü Millet İttifakı'na bas.
***
Diğer meseleler mi?
Onları hep birlikte, kol kola, gönül gönüle konuşacağız vakti geldiğinde.
Ancak zaman o zaman değil.
Şimdi demokrasiye sahip çıkma zamanı.
İçine sinsin-sinmesin, Atatürk'ün partisinin kalıcı, insanların geçici olduğunu bileceksin. Ve Türkiye'nin
demokrasisi için sandığa gideceksin.
Cezaevi ziyaretleri
İki bayram arası evlenmeyeceksin derler.
Cümleyi değiştiriyorum.
“İki seçim arası ceazevine girmeyeceksin.”
Siyaset “haklı” olarak sahaya iniyor, cezaevine gelen-giden azalıyor.
***
Ama Muharrem İnce'yi çözemedim.
Süpersonik kuantum motoru mu taktı kendisine?
Bir bakıyorum Trabzon'da, sonra cezaevi ziyaretinde.
Sonra başka bir ilde, akşama anamı ziyarette.
Düşünüyorum, ya Muharrem İnce olmasaydı?
***
Bazıları “lider doğar.”
Muharrem İnce öyle biri.
Beni tek saniye yalnız bırakmadı.
Vefa, yoldaşlık... Halen öğretmenliğe devam ediyor. Dersimiz; yol arkadaşlığı.
Barış Yarkadaş, avukat Çiğdem, avukat Onur Cingil, Utku Çakırözer, Sezgin Tanrıkulu ve nice
milletvekili dostlar gelirler sağ olsunlar.
Bir de TBMM Başkanvekili Levent Gök! Her derdimize koşar sağ olsun.
Levent abinin çok emeği var. Oğlumu görmeme vesile olanlardandır.
Dostluklar çok önemli cezaevinde.
Tanıyorsun dostunu. Gerçek yoldaşını.
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın'ın tespihi mesela, 250 gündür elimde.
Necati Yılmaz “noter” olmadan önce sık gelirdi.
Gelene, gidene selam olsun.
Mektup yazana, dua edene.
Bu kumpas çökecek ve özgür günlerde buluşacağız.