Dünya Ekonomik Forumu’nun 16-20 Ocak tarihleri arasında İsviçre’de düzenlenen Davos 2023 Zirvesi’nde, İngiltere merkezli yardım kuruluşu Oxfam’ın açıkladığı “En Zenginlerin Hayatta Kalması” raporu, yoksulluğun son ki yılda hızla derinleştiğini gösterdi.
Buna göre, COVID-19 salgını nedeniyle pandeminin ilan edildiği 2020'den 2021 yılının sonuna kadar dünyada 26 trilyon dolar değerinde yeni zenginlik yaratıldı.
Bu zenginliğin yüzde 63'ü dünyanın en zengin yüzde birine gitti.
Oxfam Konfederasyonu üyesi Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDV) ile yapılan çalışmayla rapora giren Türkiye’de de; en zengin 13 milyarderin serveti 38.9 milyar dolara (yaklaşık 780 milyar lira) ulaşmış.
Davos haberleri arasında verilen bu bilgi Türkiye’de çok da tartışılmadı!
Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın TBMM Deprem Araştırma Konseyi’nde verdiği bilgiye göre, Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerine 101 ülkeden ayni ve nakdi toplam 68 milyon dolar değerinde yardım geldiğini düşünürsek, ortaya konan rakamın büyüklüğünü daha kolay algılayabiliriz.
Kimdi bu 13 kişi?
Bu 780 milyar liralık servet hangi “işlerden” elde edilmiş?
Araştırmanın partneri KEDV’e sordum, Oxfam’ın verisi olduğunu açıklamakla yetindi.
2008 küresel finans krizinden sonra liberal ekonominin vidaları gevşerken, gelişmiş ülkeler yurttaşlarının temel ihtiyaçlarını karşılamak için “kamucu politikalara” yöneliyorlar.
Devletlerin ekonomide ağırlığı artıyor.
Türkiye’de ne oluyor?
Kamunun, devletin elinde ne var ne yoksa satılıyor.
Kamu kaynakları bir avuç (Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun deyimi ile 5’li çeteye-lere aktarılan kaynaklar 418 milyar dolar kamu zararına yol açtı) yandaşa akıtılıyor.
Ülkenin finansal kapasitesi, faizlere ve betona harcanıyor.
AKP iktidarının ekonomi politikasını eleştiren ekonomistler, “kamucu ekonomiyi” savunurken sermaye kesiminden ne oranda destek aldıklarını bilemiyoruz.
Zira Türkiye’nin bir Warren Buffett’ı yok.
105 milyar doların üzerinde servetiyle Amerika’nın en zengin 3 iş insanından bir olan Berkshire Hathaway yatırım şirketinin en büyük hissedarı Buffett, “Temizlikçimden daha az vergi ödüyorum” sözleriyle vergi sistemine ve gelir dağılımındaki bozulmaya yaptığı eleştirinin üzerinden neredeyse 12 yıl geçti.
Sanayici, tüccar, esnaf kesiminin “kamucu ekonomiye” bakışını görmek için, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Planlama Ajansı (İZPA) ortaklığında 15-21 Mart tarihleri arasında düzenlenen “İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi” sonuç bildirgesine bakmak yararlı olabilir.
İzmir’de düzenlenen kongrenin delegelerinin oy çokluğuyla kabul edilen “Geleceğin İnşası” bildirgesinde konulan şerhlere yer verildi.
Farklı görüşlerden “İşçi, Çiftçi ve Sanayici-Tüccar-Esnaf Paydaş Grupları” ve Kongre’nin “Yüksek İstişare Kurulu” önerileriyle hazırlanan sonuç bildirgesinde tek bir maddede “aleyhte” oy kullanılmış.
O da “Tüm sektörlerde, kamu kuruluşlarının satılması, tasfiyesi ve ayrıca kamu mülkiyetinde olan kurumların ticarileştirilmesi ve özelleştirilmesi uygulamalarından tamamen vazgeçilecektir.” maddesi…
Sanayici, tüccar ve esnaf grubu “Eğitim ülkede yaşayan herkes için temel haktır. Herkesi kapsayacak şekilde eşit, nitelikli ve kendi dilinde eğitim imkanı sunmak kamunun önceliği kabul edilecektir.” kararına ise şerh koyuyor.
Farklı kuruluşlardan ve disiplinlerden 100’ün üzerinde temsilci ve uzmanının 8 aylık çalışmasıyla ortaya çıkan verileri değerlendiren alanında uzman, “İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi” Yüksek İstişare Konseyi üyesinin son şeklini verdiği sonuç bildirgesinde, şerh konulan maddeler ülkenin kırılgan alanlarını da görmemizi sağlıyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin CHP’li Başkanı Tunç Soyer’in Kongre’de vurguladığı gibi dünya görüşleri farklı kişilerin ve kesimlerin katılımının sağlandığı bir çalışma…
Örneğin işçi grubu toplantılarına Hak-İş de, DİSK de katılmış…
İş dünyasında oda ve borsaların görüşleri ile farklı siyasal görüşlerde iş insanlarının kurduğu derneklerden gelenlerin de çözüm öneri ve sorunlar konusunda “ortak akıl” yürüttüklerini savunamayız.
Yine de ülkede biriken öyle köklü problemler var ki; toplam 211 madde arasında yalnızca 27 maddeye şerh konulmuş.
Şerh konulan maddelerden bazılarını derledim:
* Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası başta olmak üzere ekonomi ile ilgili düzenleyici ve denetleyici kurumların araç bağımsızlığı sağlanacaktır. Para politikalarını yürüten kamu kurumları arasında mutlak eşgüdüm sağlanacaktır.
(Bir işçi delegesinin şerhiyle kabul edilmiştir)
* Pandemi sonrası dünyada gelişen ekonomik koşullar ucuz tedarik zincirleri yerine güvenli ve hatta yakın mesafeli tedarik zincirlerinin ön plana çıkmasını sağlamıştır. Bu sebeple dünyanın en büyük ithalatçıları arasında yer alan Avrupa üretim sektörleri Türkiye ekonomisini kısa sürede canlandırmak için önemli bir fırsat sunmaktadır. Türkiye, coğrafi yakınlığı nedeniyle Türkiye bu ülkeler için güvenli ve yakın mesafedeki ürün tedarikçisi olarak kendini konumlandıracaktır. Öte yandan, Türkiye’nin kendi güvenli tedarik zincirlerini oluşturması için her türlü beşeri ve fiziki yatırımlar hızlandırılacaktır.
(Bir grup işçi delegesinin şerhiyle kabul edilmiştir)
* Avrupa Birliği tam üyeliği müzakere sürecine kararlılıkla devam edilecektir.
(Bir işçi delegesinin şerhiyle kabul edilmiştir)
* İtfaiyecilik mesleği, yaptıkları işlerin niteliği gereği ağır ve tehlikeli işler arasında sayılarak ayrı bir meslek grubu olarak tanımlanacaktır.
(Bir İşçi delegesi zabıta emekçilerinin de eklemesini isteyerek şerh koymuştur)
* Herkes doğduğu ve yaşadığı yerde beslenme hakkına sahiptir. Geleceğin Türkiye’sinin tarım politikası, kırsalda doğan her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına onurlu, nitelikli ve evrensel değerlere erişebildiği bir yaşam hakkı tanır.
(İki Çiftçi delegesinin şerhiyle kabul edilmiştir.)
* Suyun israfı ve kuraklık Türkiye’nin temel sorunlarından biridir. Suyun sınırsız bir kaynak olduğundan yola çıkılarak desteklenen, üreticinin yoksullaşmasını, dışa bağımlılığı ve kuraklığı daha da büyüten aşırı sulamaya endeksli tarımsal kalkınma politikasına son verilecektir.
(Ziraat Mühendisleri Odası - ZMO şerhiyle kabul edilmiştir)
* Tarım ekonomisini geliştirmenin temel güvencesi tarımdaki değişim kabiliyetidir. İklim krizi başta olmak üzere dünyadaki ve ülkemizdeki büyük değişimler doğrultusunda, geleceğin Türkiye’sinin tarımı yeniliklere ve inovasyona açık bir ruha sahip olacaktır.
(TMMOB adına ZMO şerhi: Maddenin bütününe değil, sadece iklim değişikliği yerine iklim krizi kavramı kullanılmış olmasına yöneliktir. ZMO belgede iklim krizi geçen tüm maddelerde bu terimin kullanımına şerh koymuştur.)
* Yerel gen kaynaklarına dayalı ürünlerin dünya ölçeğinde tanıtımı, pazarının büyütülmesi, agro-turizm yoluyla tanıtımı için yerel, ulusal ve uluslararası meslek kuruluşları ve sivil toplum ile ortaklıklar kurulacaktır.
(5 çiftçi delegesi farklı maddelere şerh koymuştur.)
* Tarımsal ürün planlanmasını aşağıdan yukarıya katılımcı planlama süreçleriyle bütüncül olarak ele alan bir tarımsal planlama kuruluşu (Stratejik Planlama Teşkilatı’nın bir birimi olarak) kurulacaktır. Ürün planlaması kamu kurumları ve üretici örgütlerinin ortaklığıyla gerçekleştirilecektir.
(ZMO ve Meyve Üreticileri Merkez Birliği şerhi koymuştur.)
* Türkiye hayvancılığının önündeki temel engellerden biri yüksek yem fiyatlarıdır. Yerel, yüksek kaliteli, ekolojik ve GDO'suz rasyonların üretimi için kapsamlı bir seferberlik başlatılacaktır.
(İki çiftçi delegesinin şerhiyle kabul edilmiştir.)
* Merkezi sulama sistemleri teşvik edilecek, kaçak kuyuların açılması engellenecek, sulama sistemlerinin ve göletlerin verimli yönetilmesi sağlanacaktır. Tarımsal sulama alt yapı hizmetlerinin rehabilitasyonunda ve pompaj sulamalarında, enerji giderlerini azaltmak için güneş enerjisi sistemleri kurmak üzere üreticiler desteklenecektir.
(Bir çiftçi delegesinin şerhiyle kabul edilmiştir.)
* Suyu özelleştirmeye ve kamusal kullanımın dışına çıkarılmasına karşı koruyan bir Su Kanunu’nun çıkarılması sağlanacaktır.
(Bir çiftçi delegesinin şerhiyle kabul edilmiştir.)
* Kooperatif mevzuatında, kooperatifler birçok farklı bakanlıklara bağlı ve bölünmüş durumdadır. Bu bölünmüşlüğü ortadan kaldırmak için kooperatiflerle ilgili özerk bir kamu kuruluşu kurulacaktır.
(Bir grup Çiftçi delegesi bu yapının bir bakanlık olmasını talep etmiş, bu nedenle şerh koymuştur.)
* Metropollerin saçaklanma alanlarındaki yoğun ve hızlı yapılaşma tarım alanlarını tehdit etmektedir. Metropol alanların çevresinde gıda üretiminin devamını ve kontrollü yapılaşmayı sağlamak için bir yıl içinde “Kır Kent Gelişme Bölgeleri” belirlenecek ve özel hükümlerle yönetilecektir.
(Ziraat Mühendisleri Odası - ZMO şerhiyle kabul edilmiştir)
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, sözleşmenin ayrımcılığı genel olarak yasaklayan ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından imzalanan ve onaylanan Birleşmiş Milletler’in benzeri belgeleri ile insan haklarına ilişkin diğer sözleşmelerinde belirtilen haklar ve Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) temel sözleşmeleri ve yetkili organ kararları ile Çalışma Yaşamında Temel İlkeler ve Haklar Bildirgesi’nde yer alan temel haklardan vazgeçilemeyeceği vurgulanmakla birlikte “İş Güvencesi ve Sendikal Örgütlenme” başlığında şerh konular maddeler şunlar:
* Etkin bir iş güvencesi sistemi kurulacak ve işe iade işçinin iradesine bırakılacaktır. İşçi haklarını pazarlığa açık hale getiren zorunlu arabuluculuk sistemi kaldırılacak, ihtiyari hale getirilecektir.
(İki Sanayici, Tüccar, Esnaf grubu temsilcisinin şerhiyle kabul edilmiştir)
* Kamu işletmelerinin özelleştirilmesi durdurulacak, sosyal devlet olmanın gereklilikleri yerine getirilecek, özelleştirilen kamu işletmelerinin yeniden kamulaştırılmasının koşulları yaratılacaktır.
(İki Sanayici, Tüccar, Esnaf grubu temsilcisinin şerhiyle kabul edilmiştir.)
* Kamu, özel sektör ve iş kolu ayrımı olmaksızın taşeronluk sistemi kaldırılacaktır. Hizmet alımına dayalı personel çalıştırma kapsamında kamudaki tüm taşeron işçilik sona erdirilmelidir. Bu düzenleme 94 sayılı ILO sözleşmesinin gereklerinin yerine getirilmesini de kapsamaktadır.
(İki Sanayici, Tüccar, Esnaf grubu temsilcisinin şerhiyle kabul edilmiştir)
* İş Yasası’nın 25/II. maddesi gibi keyfi işten çıkarmalarla sonuçlanan düzenlemeler ve uygulamalara son verilecek, işten çıkarmaya ilişkin mevzuat hükümleri işçinin yaşam hakkı ve sosyal güvenceleri gözetilecek şekilde düzenlenecektir.
(İki Sanayici, Tüccar, Esnaf grubu temsilcisinin şerhiyle kabul edilmiştir.)
* Özellikle pandemi dönemlerinde yaygınlaşan yeni çalışma alanları ile evden ve uzaktan çalışma gibi çalışma biçimleri, iş güvencesini zedelemeyecek, ücretleri düşürmeyecek ve iş-yaşam dengesini koruyacak yasal düzenlemeler işçi lehine güçlendirilecektir.
(Üç Sanayici, Tüccar, Esnaf grubu temsilcisinin şerhiyle kabul edilmiştir)
* Genel olarak haftalık çalışma süresi ücret kaybı olmadan 35 saati aşmayacaktır. Ancak ağır ve tehlikeli iş ise bu süre, haftada 25 saat olarak sınırlandırılacaktır. Haftada en az 2 gün ücretli izin hakkı verilecektir.
(İşçi ve Çiftçilerin oy birliği, Sanayi, Tüccar ve Esnaf grubunun şerhiyle kabul edilmiştir.)
* İşçilerin kıdem ve ihbar tazminatlarını hak etmesi önündeki yasal engeller kaldırılacak, her iki uygulamanın kapsamı genişletilecektir. Çalışanların çalışma süreci boyunca kazandıkları haklar güvence altına alınacaktır. Çalışma süresine bakılmaksızın ve işçilerin istifası halinde de kıdem tazminatı ödenmesi sağlanacaktır. Kıdem tazminatı tavanı kaldırılacaktır.
(İşçi ve Çiftçilerin oy birliği, Sanayi, Tüccar ve Esnaf grubunun şerhiyle kabul edilmiştir.)
* Metropollerin saçaklanma alanlarındaki yoğun ve hızlı yapılaşma tarım alanlarını tehdit etmektedir. Metropol alanların çevresinde gıda üretiminin devamını ve kontrollü yapılaşmayı sağlamak için bir yıl içinde “Kır Kent Gelişme Bölgeleri” belirlenecek ve özel hükümlerle yönetilecektir.
(Ziraat Mühendisleri Odası - ZMO şerhiyle kabul edilmiştir)
* Tarım ürünlerinin nitelikli bir şekilde işlenmesini teşvik etmek üzere bölgesel “Tarımsal Sanayi Bölgeleri” kurulacaktır. Bu bölgelerin konumları üretim ve ihracat noktalarına yakınlık ile destekleyici sanayilerin kümelenme alanlarına göre belirlenecektir. Kurulacak olan tarımsal sanayi bölgeleri tarım alanlarını tehdit etmeyecek şekilde planlanacaktır.
(KÖY-KOOP şerhiyle kabul edilmiştir)
* Kamu, temel stratejiyi belirleyen, kuralları koyan, denetleyen, yatırım ortamını kolaylaştıran, geliştiren ve gerektiğinde paydaş olan bir rol oynayacak ve bu sayede sektörlere yapıcı yön verme işlevi kolaylaşacaktır. Kamu kuruluşları bu işlevleri tam şeffaflık, hesap verebilirlik ve katılımcılık ilkeleriyle gerçekleşecektir.
(Bir işçi delegesinin şerhiyle kabul edilmiştir)
* Sektörlerin ekolojik referanslı dönüşümü için enerji, su yönetimi, atıkların ve emisyonların azaltılması konularında yapılan tüm yatırımlar özel destek kapsamına alınacaktır. Doğayla uyumlu yatırımlara daimî vergi avantajları sağlanacaktır.
(Bir İşçi delegesinin şerhiyle kabul edilmiştir.)
* Bütçeden eğitime ve yükseköğretime aktarılan kaynak oranı artırılacaktır. Ülkenin insan kaynağının artırılması hedefi doğrultusunda, yüksek öğretime aktarılan kaynağın üniversitelere dağılımında yüksek lisans ve doktora programlarında eğitim gören öğrenci miktarı dikkate alınacaktır. Üniversitelere mali ve idari özerklik sağlanacaktır
(Bir Sanayici, Tüccar ve Esnaf grubu delegesinin şerhiyle kabul edilmiştir.)
* Maden ve mineral kaynaklarımızın en verimli şekilde kullanılması ve sanayiye sunulması için ulusal madencilik stratejisi hazırlanacaktır.
(Bir Sanayici, Tüccar ve Esnaf grubu delegesinin şerhiyle kabul edilmiştir.)