Düşük ücret, yüksek enflasyon işçi sendikalarını bir araya getirdi.
DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay ve HAK-İŞ Başkanı Mahmut Arslan geçen hafta ortak toplantı yapmışlardı.
Dün de basının karşısına birlikte çıkarak ortak bir bildiri açıkladılar.
Konfederasyon başkanlarının ortak bildirisi 10 maddeden oluşuyor.
Bildiride, asgari ücretin ve ücretlerin gerçek enflasyonun üzerinde artırılması, ilk vergi diliminin yükseltilmesi, sosyal yardımların artırılması, kayıt dışı çalıştırmanın önlenmesi, kısaca emekçilerin ve emeklilerin insanca yaşam koşullarına kavuşturulması yer alıyor.
Her zaman iktidarla uzlaşmayı yeğleyen TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ’in DİSK’le birlikte hareket etmesi tabanlarından gelen baskının şiddetini gösteriyor.
İşsizler, işçiler, memurlar, emekliler geçinemiyor.
İktidar ise oralı değil.
Önce asgari ücreti ve en düşük emekli maaşını artırmayacaklarını açıkladılar.
“Para yok” dediler.
Sonra, kamuoyundan gelen tepkiler üzerine konuyu gündeme aldıklarını açıkladılar.
Kamuoyuna yansıyan rakamlara göre 10 bin lira olan en düşük emekli aylığının 12 bin veya 12 bin 500 liraya çıkarılması üzerinde çalışılıyormuş.
En düşük emekli maaşı 10 bin liradan 12 bin liraya veya 12 bin 500 liraya çıkarılsa ne olur?
En düşük emekli maaşı alanlar 10 bin lira yerine 12 bin 500 lira alsalar geçinebilirler mi?
Elbette yine geçinemezler.
Özellikle büyük kentlerde kiraların ve gıda fiyatlarının yüksekliği göz önüne alınırsa yine geçinemezler.
Yine aile ve çevrenin yardımına muhtaç durumda olurlar.
En büyük üç konfederasyonun birlikte tepki vermesi ve ortak taleplerini açıklaması iktidarı harekete geçirir mi?
Bu ortak bildirinin iktidar üzerinde bir baskı oluşturacağı açık ama bu, taleplerinin yerine getirileceği anlamına gelmiyor.
İktidar cephesinden kamuoyuna yansıtılan rakamlar bunu gösteriyor.
Bu nedenle üç konfederasyonun ortak açıklama dışında daha etkili yöntemlerle iktidar üzerinde baskı kurmaları olasılığı yüksek.
Bunun ilk işaretini TÜRK-İŞ Başkanı Atalay verdi.
Atalay, iktidara seslenirken, “Ülkeyi yönetenler aklını başına alsın” dedi.
Bir meslektaşımız da “Akıllarını başlarına almazlarsa ne olacak?” diye sordu.
Atalay bu soruya “Önümüzü görelim, açıklarız” yanıtını verdi.
Bu yanıt gösteriyor ki üç konfederasyon başkanının, taleplerinin yerine getirilmemesi halinde ne yapacakları konusunda ortak bir kararları var.
Bu kararın, işçilerin sahaya inmesi, taleplerini mitinglerle dile getirmeleri olduğunu tahmin etmek zor değil.
Ortak bildiriyi açıklarken DİSK Başkanı Çerkezoğlu’nun iktidara yönelik olarak yaptığı, “işçiler enflasyonun nedeni değil mağdurudur. Enflasyonun nedeni yüksek kur, dışa bağımlı üretim ve yüksek kârdır” saptamaları önemliydi.
İktidarın, enflasyonun nedeni olarak işçileri ve emeklileri görüp onların ücretlerini düşük tutarak enflasyonu düşürmeye çalışması, sermayeye dokumayıp faturayı emekçi ve emeklilere çıkarmaktır.
Bu aşamadan sonra konfederasyonların ortak tepkisine CHP de öncülük etmelidir.
İşçinin, memurun, emeklinin hakkını CHP’nin deyimiyle “söke, söke” almanın başka yolu yoktur.