Türkiye sefalet endeksinde dünya şampiyonu oldu.
Sefalet endeksi enflasyon ve işsizliğin toplamından oluşuyor.
Bu hesaba göre Türkiye, sefalet endeksinde 93.3 puanla dünya birincisi.
Türkiye’yi 89.9 puanla Arjantin izledi.
Türkiye yüksek enflasyon sıralamasında da G20 ve Avrupa ülkeleri arasında maalesef birinci sırada.
Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre yüzde 83, Enflasyon Araştırma Grubu’na (ENAG) göre yüz de 186 enflasyon var. İstanbul Ticaret Odası’na göre İstanbul’da enflasyon oranı yüzde 108 düzeyinde. Üretici enflasyonu ise yüzde 150’yi buldu.
Türkiye’yi bu tabloya cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi getirdi. Bu sistemde uygulanan ekonomi politikası halkı yoksullaştırdı, hayat pahalılığı ve işsizliği zirve noktaya taşıdı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 2018 seçimlerinde vatandaşa “bu kardeşinize verin yetkiyi faizle, enflasyonla nasıl mücadele edilirmiş görün” diye seslenmişti. Seçmen de Erdoğan’a yetkiyi verdi.
Erdoğan’ın yetkiyi aldıktan sonra ekonomik göstergelerdeki gelişmelere bakalım.
Haziran 2018’de benzinin litresi 6,20 liraydı, Haziran 2022’de 27,50 liraya yükseldi. Motorin 5,60 liraydı, 29,90 liraya çıktı. Dolar 4,70 liraydı, 17,30 liraya yükseldi. Enflasyon yüzde 15’di, yüzde 70’e çıktı.
Bugün ise dolar 18,60 lira, enflasyon resmi rakamlara göre yüzde 83 oranında.
Bu tablonun nedeni iktidarın enflasyonla mücadele etmemesidir.
Merkez Bankası, iktidarın talimatıyla asli görevi olan enflasyonla mücadeleyi bıraktı. Enflasyonu körükleyecek bir faiz politikasına geçti.
Politika faizini düşürmeye başladı. Bir yıl içinde politika faizini yüz de 19’dan yüzde 10,5’a düşürdü. Bu yanlış politika sonucu dolar ve enflasyon fırladı. Faizi düşürmeye başlamadan önce yüzde 19 olan enflasyon bugün TÜİK’e göre bile yüzde 83 ki, diğer kurumlara göre yüzde 180’lerin üzerinde.
Düşük faizin cari fazla yaratacağı, bunun doları düşüreceği böylece enflasyonun da düşeceği tezi çöktü. Başka türlüsü de olamazdı. Dünya enflasyonu düşürmek için faizi yükseltirken, Türkiye’nin “doğrusunu biz biliyoruz” diye faizi düşürmesinin sonucu yüksek kur ve yüksek enflasyon oldu.
Bu politikada ısrar eden iktidara yanıtı Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran verdi:
"Artık biz ekonomi modelinin desteklediği sektörleri bile destekleyemeyecek noktaya geldik. Faiz inerken krediye erişim zorlaşıyorlarsa bunun kimseye faydası yok."
Peki iktidar, 2011 yılında, Türkiye’nin 100 yılında, 2023’de nasıl bir Türkiye vaat etmişti?
Milli gelir 2 trilyon dolar olacak.
Kişi başına milli gelir 25 bin dolar olacak.
İhracat 500 milyar dolar olacak.
İşsizlik yüz de 5 olacak.
Ve Türkiye dünyanın gelişmiş ilk 10 ekonomisi arasına girecek.
Peki 2022’nin sonunda durum ne?
Milli gelir 800 milyar doların altında.
Kişi başına milli gelir 8 bin doların altında.
Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik yüzde 20.
İlk 10'a gireceği vaat edilen Türkiye ekonomik gelişmişlik sıralamasında 17 sıradan 21 sıraya düşmüş durumda.
Gerçekler öyleyken iktidarın hâlâ güllük gülistanlık bir Türkiye tablosu çizmesi, pembe bir tablo ve umut propagandası yapmasının hiçbir inandırıcı yönü yok.
Gerçek şu ki iktidarın Türkiye’yi getirdiği yer sefalet şampiyonluğudur.