Seçime müdahale

İktidar, adı cumhurbaşkanlığı adaylığı için geçen İmamoğlu’na siyaset yasağı getirerek, muhalefetin aday seçeneklerinden birini devri dışı bırakmak istiyor. Eğer İmamoğlu hakkındaki karar kesinleşirse bu amacına ulaşmış olacak. Muhalefet istese de İmamoğlu’nu aday gösteremeyecek.

Seçimlere sadece seçim günü, sandıkta müdahale edilmez.

Seçim güvenliği de seçim günü sandık başına giderek sağlanmaz.

Seçimlere, oy verme gününden çok önce seçim koşulları belirlenerek de müdahale edilebilir.

Bugün Türkiye’de yaşanan budur.

İktidar önümüzdeki seçimlere seçim koşullarını değiştirerek müdahale ediyor.

Bunun en bariz ve sert örneği İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verilen siyaset yasağı ve hapis cezası kararıdır.

İmamoğlu hakkındaki mahkûmiyet kararı iktidarın önümüzdeki seçimlere müdahalesidir.

İktidar, adı cumhurbaşkanlığı adaylığı için geçen İmamoğlu’na siyaset yasağı getirerek, muhalefetin aday seçeneklerinden birini devri dışı bırakmak istiyor. Eğer İmamoğlu hakkındaki karar kesinleşirse bu amacına ulaşmış olacak. Muhalefet istese de İmamoğlu’nu aday gösteremeyecek.

İmamoğlu’nun aday gösterilip gösterilmeyeceği bilinmiyordu.

Bu karardan sonra da aday gösterilip gösterilmeyeceği bilinmiyor.

Bu önemli değil.

Önemli olan hukuki dayanaktan yoksun bir kararla İmamoğlu’nun anayasal hakkının ortadan kaldırılmış olmasıdır.

İtiraz edilmesi gereken konu budur.

İktidar, bu yargı yapısıyla bunu başka aday adayları için de yapabilir.

Seçime müdahale demokrasiye müdahaledir.

İktidar, önümüzdeki seçime sadece İmamoğlu kararıyla mı müdahale etti?

Hayır.

Seçime müdahale çok önce başladı.

Seçim yasasıyla oynayarak, 1950 yılından beri uygulanmakta olan bir kuralı değiştirdi. Seçim çevresindeki en kıdemli yargıcın seçim kurulu başkanı olması hükmünü kaldırdı. Yerine, seçim kurulu başkanının, istekliler arasından kura ile belirlenmesi kuralını getirdi.

Bu değişiklik de seçim güvenliğini zedelediği için seçime müdahaledir.

İktidar bu değişiklikle, kendine yakın, avukatken yargıç olarak atanmışların seçim kurulu başkanı olmasını sağlamayı hedefledi.

Önümüzdeki seçime müdahale bununla da kalmadı.

İktidar, ülkeye soktuğu milyonlarca Suriyeli ve Afganı da Türk vatandaşı yaparak oy kullanmalarının önünü açtı.

İstediği sığınmacıyı vatandaş yapan iktidar vatandaş yaptıklarından, ev sattıklarından, kurada ev çıkarttıklarından, sağlık hizmetlerini bedava verdiklerinden, vergi almadıklarından oy bekliyor.

Bu kesimden oy alacağı da kesin.

Ayrıca muhalefet partilerinin, seçmen listelerinden Suriyeli ve Afganları görmesini de zorlaştırarak sığınmacı seçmene isimlerini değiştirme olanağı da sağladı.

İsim değiştirmek eskiden mahkeme kararıyla oluyordu.

İktidar bunu da değiştirdi.

Şimdi e-devlet’e gidip isminizi değiştirebiliyorsunuz.

Nitekim vatandaşlık almış Suriyelilerin e-devlete girip isimlerini değiştirip, Türk ismi aldıklarının birçok örneği de kamuoyuna yansıdı.

Seçmen listelerine Türk isimleriyle girecek olan Suriyelileri artık saptamak mümkün olmayacak.

Böylece iktidar, “Suriyelilere oy kullanma hakkını neye göre verdiniz” sorusuna daha az muhatap olacak.

Seçmen ithal etmek de seçime müdahaledir.

Bu müdahaleler gösteriyor ki önümüzdeki seçimler demokratik ve eşit koşullarda olmayacak.

Bu nedenle 6’lı Masa ve diğer muhalefet partileri seçim güvenliğini sadece seçim günü sandık başında sağlayabileceği yanılgısına düşmemeli.

Şimdiden yapılan bu müdahalelere karşı sadece hukuk yollarını kullanmakla kalmayıp seçmeni aydınlatıp uyarmalı, iktidarın bu müdahalelerini ortadan kaldırmak için öncülük etmeli, kabullenmemelidir.

***

Yazıyı Sesli Köşe'den dinleyebilirsiniz.

Siyaset Haberleri