Sayın Cumhurbaşkanım,
Malumaliniz, Türk Lirası geçen yıl dolar karşısında yüzde 40’tan fazla değer kaybetmiş ve dünya genelinde en çok değer yitiren para birimi olmuştu.
Bunun etkisiyle enflasyon yıl sonunda patlamış ve yüzde 40’a dayanmıştı.
Bu kötü gidişe bir son vermek için 20 Aralık günü Kur Korumalı Mevduat uygulamasını açıkladınız. Bunun etkisiyle dolar 11 liranın altına kadar geriledi.
Gerçi aynı gün Merkez Bankası’nın rezervlerinden piyasaya yüklü tutarda döviz satıldığını söyleyenler de var ama o münafıkları dinlememenizi istirham ederim.
Kur Korumalı Mevduat uygulamasının yürürlüğe girdiği günlerde sayın bakanımız kanal kanal gezerek TL’nin artık değer kaybetmeyeceği vaadinde bulunmuştu.
Londra’da yabancı yatırımcılarla yaptığı toplantıda da aynı vaatte bulunduğunu biliyoruz.
Sadece dolar mı? Enflasyon da düşecekti. Sayın Bakan, enflasyonun yılın ikinci yarısında itibaren düşüşe geçeceğini, yıl sonunda yüzde 30’un altını, seçimlerin yapılacağı 2023 Haziranında tek haneyi göreceğini söyledi.
Zatıaliniz de doların köpüğünün alındığını, enflasyonun da köpüğünün alınacağını söylediniz.
Heyhat.
2022’nin ilk beş ayı bitti, Haziran’a geldik. Enflasyon düşeceğine daha da yükseldi, yüzde 70’e dayandı.
TL yine dolar karşısında en çok değer kaybeden para birimi oldu.
Reuters tarafından hazırlanan ve para birimlerinin yılbaşından bu yana dolar karşısında performansını gösteren tabloyu dikkatlerinize arz ediyorum.
Zatıalilerinizin de dikkatini çekeceği üzere geçen yıl olduğu gibi bu yıl da değer kaybında Arjantin Peso’suyla yarışıyoruz. Araya bir de Rusya-Ukrayna savaşının etkisiyle ağır bir ekonomik krize düşen, zalim Sisi’nin ülkesi Mısır’ın parası girmiş. Tabii ki TL birincilik şerefini kimselere bırakmamış.
Neden hep böyle? Bu soru küçük beynimi günlerdir kemiriyor.
Bazı münafıklar Merkez Bankası politika faizini yüzde 19’dan yüzde 14’e indirince enflasyonun patladığını söylüyor. Dediklerine göre faizler düşünce vatandaşlar birikimleri eriyeceği korkusuyla gayrimenkul ve otomobil başta olmak üzere mala hücum etmiş. Bunun yanı sıra para arzındaki tırmanış da enflasyonu ateşlemiş.
Enflasyon sanayi şirketleri için maliyet artışı demekmiş. Maliyeti yüzde 100 artan ihracatçılar küresel pazarlardaki rakipleriyle nasıl rekabet etsinmiş.
Üretici fiyatları üç haneyi çoktan geçmiş, yüzde 120’ye dayanmış. Sırf bu nedenle bile, yani ihracatçıların ihracat yapmaya devam etmesi için TL’nin dolar karşısında değer kaybetmesi gerekirmiş.
Zatıaliniz bunların bir kısmının zırcahil, bir kısmı ise alenen hain olduğunu belirttiniz.
Gelin görün ki, enflasyon ve TL’deki değer kaybı için Hükümetiniz tarafından yapılan açıklamalar da bana hiç ikna edici gelmiyor. Enflasyonun sadece Türkiye’de değil bütün dünyada yükseldiğini söylüyorsunuz. Fakat Arjantin’i hariç bırakırsak, Türkiye’deki enflasyonun yukarıdaki tabloda yer alan ülkelerin hepsini beşe-altıya, hatta yediye-sekize katladığı ortada.
Tükettiği buğdayı Ukrayna’dan ithal ettiği için temel ihtiyaç ürünlerine zam üzerine zam yapan zalim Sisi’nin ülkesi Mısır’da bile enflasyon yüzde 15’in altında.
Bu koşullarda sayın Cumhurbaşkanım, söylemekten hicap duyuyorum ama kendimi zırcahil ve hainlerin tezlerine yakın hissediyorum. Ben de zırcahil miyim, hain miyim?
Arz ederim.