İktidar önümüzdeki seçimleri kazanabilmek için sandığı kuşatma girişimlerinde bulunmayı sürdürüyor.
Seçim yasasında değişiklik yaparak seçim kurulu başkanlarının iktidara yakın yargıçlardan olması için zemin hazırladı. Tayin ve terfilerle bu zemini güçlendirmeye de çalışıyor.
Diğer yandan Meclis’e getirdiği sansür yasasıyla hem basını hem muhalif vatandaşları susturmayı hedefliyor.
Yasa teklifinde Türk Ceza Kanunu’nun 127’nci maddesine eklenmesi istenen hüküm şöyle:
“Halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili, gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır”
Bu hüküm esas itibariyle iktidara sansür yetkisi veren bir hükümdür.
Bilginin veya haberin gerçeğe aykırı olduğuna kim karar verecek?
İktidar, beğenmediği haberi, bilgiyi, paylaşımı bu hüküm içinde değerlendirerek dilediği kişiye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilmesini sağlayabilir.
Böyle bir teklifin yasalaşması insanları ürküteceği için zaten var olan otosansürü daha da yaygınlaştırır.
İktidara yöneltilecek bir eleştiri de yine bu kapsamda cezaya sokulabilir.
Neresinden bakarsanız bakın böyle bir teklifin yasalaşması anayasaya aykırılık oluşturduğu gibi demokratik kurulları da rafa kaldırmak anlamına gelir.
İfade ve basın özgürlüğü anayasanın güvencesi altındadır.
Anayasaya göre basın hürdür sansür edilemez.
Anayasanın bu hükümleri dururken böyle bir yasa çıkarmaya yönelmek anayasanın uygulanmayacağının işaretidir.
Şimdi buna bir de sansür yasası eklemeye çalışıyor.
Sansür yasaları ancak otoriter rejimlerde görülmüştür. Demokratik rejimlerde yeri yoktur.
Yasa teklifi komisyondan bu haliyle geçti ancak Meclis Genel Kurulu’na sunulması ertelendi.
Dün sunulması beklenen teklifin haftaya Genel Kurul’a geleceği belirtiliyor.
Bu ertelemede, söz konusu yasa teklifine gösterilen tepkinin etkili olduğu anlaşılıyor.
Başta gazetecilik meslek örgütleri ve meslektaşlarımız olmak üzere gösterilen direnç toplumsal ve siyasal destek de buldu. Meslektaşlarımızın bu teklife karşı gösterdikleri direnç her türlü takdiri hak ediyor.
CHP ve İYİ Parti’nin; meslek örgütlerine ve meslektaşlarımıza kamuoyuna hitap etme konusunda sağladıkları olanak ve dayanışma da çok değerli ve önemliydi.
Umalım ki iktidar da böyle bir sansür yasasının yol açabileceği, telafisi olanaksız zararları görür ve bu tekliften tümüyle vazgeçer.
Böyle olmaz, iktidar aynı teklifi bu haliyle Meclis Genel Kurulu’na getirirse muhalefet partilerinin, aynı direnci Meclis’te, içtüzüğün verdiği olanaklar çerçevesinde göstermeleri gerekir.
Bu teklif Genel Kurul’da görüşülürken muhalefet partilerinin liderleri ve milletvekilleri tam kadro Meclis’te olmalıdır.
Böyle bir yasanın doğuracağı zararlar iktidar milletvekillerine de tek tek anlatılmalıdır.
Her şeye karşın teklif bu şekilde yasalaşırsa iptali için Anayasa Mahkemesine yapılacak başvurunun şimdiden detaylı şekilde hazırlanması gerekir.