Şahsi görüş-resmi görüş

halktv.com.tr yazarı İsmail Saymaz, bugünkü köşe yazısında vatandaşın sıkıntılarını devlet yetkilerine duyurma çabasını kaleme aldı.

Vatandaşın bir şahsi görüş var.

Bir de resmi görüşü.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir buçuk yıl önce geldiği Malatya'da, şehrin girişinde önü minibüsçüler tarafından kesilince mikrofonu kaptığı gibi otobüsün camına çıktı.

Tam şahlanan Türkiye'den söz edecekti ki...

Bir adım öne çıkan Minibüsçüler ve Umumi Servisçiler Odası Başkanı Mesut İnce, şahsi görüşünü beyan etti.

Yalvarırcasına "İşsiziz. Evimize ekmek götüremiyoruz" dedi.

Erdoğan, "Bu biraz abartılı geldi" diye yanıt verdi.

Ardından İnce'ye çay poşeti fırlattı.

"Keyif çayı. Bu çayı iç!" dedi.

İnce, ertesi gün bana yaptığı açıklamada, AK Partili olduğunu söyledi. "Esnaf olarak kırıldık, üzüldük" dedi.

O andan sonra İnce, saatlerce telefonuna çıkmadı.

Her ne olduysa akşama doğru resmi görüşünü kamuoyu ile paylaşmak üzere Anadolu Ajansı (AA) kamerasının önüne geçti.

Elindeki metni kekeleyerek okudu.

Dedi ki:

"Eve ekmek götüremiyoruz' cümlesini mecazi olarak kullandım. Cumhurbaşkanımız da esprili bir dille 'Keyif çayı iç' diyerek karşılık verdi. Gergin bir atmosfer oluşmadı. Sözlerim çarpıtıldı. Hayatlarında esnaf kapısından girmemiş insanların cumhurbaşkanımızla muhabbetimizi bilmesi beklenemez."

İnce'nin resmi görüşünü dile getirmesi sayesinde, İstanbul Havalimanı'nı çekemeyen Almanlar hasetinden bir kez daha çatladı.

Dış güçler hüsrana uğradı.

Malatya'da eve ekmek götüremeyen hiç kimse yoktu.

Olay çarpıtılmıştı.

***

Erdoğan, geçen yıl cenaze töreni için Elazığ'ın Harput ilçesine geldi. Yanında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu vardı. Mezarlıkta iki devlet büyüğünü gören kadınlar maruzatlarını aktarmaya koyuldu. Sesleri birbirine karıştı.

İş isteyenler mi dersin, meramını bir kağıda yazıp Soylu'nun eline tutuşturanlar mı...

İçlerinden biri, 57 yaşındaki Bedriye Fırat, ulu orta şahsi görüşünü açıkladı.

"Oğlum askerden geldi. Ameliyatlıyım. Ben de açım" dedi.

Erdoğan, elini anlamsızca sallayarak yanıt verdi.

Ertesi gün Bedriye hanım, Elazığ Valiliği'ne çağrıldı. Bedriye hanım, valinin yanında ve kameraların huzurunda resmi görüşünü ifade etti.

Şöyle dedi:

"Benim bir ihtiyacım yok. Kocam emekli. Çok şükür, evim de var. Oğlumun işi yok, iki senedir. Fabrikalara, her yere başvurdum. Yanlış anlamışlar. Allah cumhurbaşkanımızı başımızdan eksik etmesin. O bizim başımızın tacı. Allah, ömrümden alsın, onunkine versin."

Bedriye hanımın resmi görüşü, ümmete soluk aldırdı.

Kudüs, Filistin'e katılmış kadar sevindi.

Kahire mutluluktan göbek attı.

Esad, dünya gözüyle kabir azabı yaşadı.

Bedriye hanım kesinlikle toktu. İnanmayan, kulağını karnına dayayabilirdi. Oğlu ise iş beğenmiyordu.

Olay yanlış anlamadan kaynaklanmıştı.

***

AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, Adıyaman'da partililere seslenirken, çiftçi Ali Avcı ayağa kalktı ve şahsi görüşünü bildirdi. "Kendim de AK Parti'deyim. Meselemiz işsizlik, vallahi açım ben" dedi.

Bir polis, Avcı'yı kolundan tutup sütunun arkasına oturttu.

Avcı, yarasına merhem bulamayacağını anlayınca salondan çıktı. Merdiveni inerken telefonu çaldı. "Gel, seni Ünal ile görüştüreceğiz" dediler.

Odaya girer girmez azarlandı.

AA kamerası çağrıldı.

Avcı, şahsi görüşünü yineledi.

Hazine arazisine çiftlik kurduğunu, evini ipotek ederek devletten 100 bin TL kredi desteği aldığını söyledi. Ancak Adıyaman 3. Çevre Yolu, arazisinden geçtiği için çiftliğin yıkıldığını, hayvanları 70 bin TL'ye satmak zorunda kaldığını ve 30 bin TL zararda olduğunu anlattı. AK Partili belediyenin 3 bin TL'yi eline tutuşturarak, kendisini başından savdığını kaydetti. Üç çocuk okuttuğunu, imkansızlıktan ötürü birini üniversiteye gönderemediğini, günde 50 TL ile geçindiklerini belirtti.

Kamera kapandı.

AK Parti İl Başkanı "Çık git" diyerek, Avcı'yı odadan kovdu.

Ünal, "Bunu izlemeye alın" diye buyurdu.

AA'nın görüntüleri kesilip biçildi.

Avcı'nın 100 koyununun olduğu ve belediyeden 3 bin TL yardım aldığını söylediği kısım servis edildi.

İktidar, Avcı adına 'resmi görüş' hazırladı.

Ardından Ünal, şu tweeti attı:

"Bu ses hakikatin ve milletin sesi değil. Çiftliği olan, bir kısmını devletin hibe desteği ile aldığı 100 koyunu varmış. Adıyaman belediyesinden de maddi destek almış bir vatandaşımız. Toplantı sonrası kendisini dinledim. Bu bilgileri o verdi. Hakikat kazanacak, siz kaybedeceksiniz."

Böylece Faiz Lobisi'ne milli iradenin gücü gösterildi.

Döviz Baronları'na diz çökertildi.

Ali Avcı, nankördü.

Olay bir provokasyondan ibaretti.

***

AK Parti iktidarı yokluğu varlık, açlığı tokluk gibi göstermek için vatandaşları tehdit ediyor. Dün eve ekmek götüremeyen minübüsçü, bugün kameraların önüne geçirilerek, "O bir espriydi" demek zorunda bırakılıyor. "Açım" diye feveran eden kadın, valinin huzuruna çekilip Erdoğan'a dua ettiriliyor. İşsizlikten yakınan bir çiftçi Mahir Ünal'ın montaj operasyonuna uğruyor.

Ak-trollerin ahlaktan ve haysiyetten ne denli uzak olduklarını ortalığa döken Ünal'ın 'Yeşil Top' kampanyası gibi, bu zorbalıklar da gizli kalmıyor ve kalmayacak.

Dedim ya...

Vatandaşın bir şahsi görüşü var.

Bir de şahsi görüşü...

Bugünlerde resmi görüşünü söylemeye mecbur edilenler, yarın sandık başında şahsi görüşünü açıklayacak.

İnce: İmamoğlu ile görüşmedik, ben zaten adayım

Memleket Partisi lideri Muharrem İnce'nin "Ver İstanbul'u Türkiye'yi al" sözü siyasi gündemi belirledi. İnce'nin açıklaması İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanı adaylığına destek diye yorumlandı. İnce ile İmamoğlu'nun temas kurdukları ve görüştükleri ileri sürüldü. Bu iddiaları İnce'ye sordum.

İmamoğlu'nu desteklediğiniz iddiası doğru mu?

Yok böyle bir şey.

Görüşme olmadı mı?

Hayır, olmadı. Cumhurbaşkanı adayıyım, niye Ekrem'e destek vereyim? Ben CHP'nin çelişkilerini anlatmaya çalışıyorum. Erken seçim istiyorsun ama kurultayını erteliyorsun. Erdoğan "Kriz var, ben de seçimi erteliyorum" dese ne yapacaksın?

Karamollaoğlu, 400 bin oy almış, başrolde geziyor. Akşener, partisinden 1.5 milyon az oy almış, başrolde. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adayından 4.5 milyon az oy almış, başrolde. Bana "Kenara çekil" diyorlar. Partimden 4.5 milyon fazla oy almışım. Niye çekiliyorum? Cumhurbaşkanı adayı arıyorlarsa ikinci olmuş adam burada. Onlar kenara çekilsin.

İmamoğlu'na gelince... Başarılı bir başkan mı? Başarısız da değil, başarılı da. Kamuoyunda algısı var mı, evet var. Bir albenisi var. "İstanbul'u kaybederiz" diyorlar. "Olur" demiyorum, "olacaksa" diyorum. Tükiye'yi alacaksan İstanbul'u ver.

Millet İttifakı'na katılma arzunuz var mı?

Biz ikisini birden göndereceğiz. Cumhur'u da Millet'i de. Masaya nasıl oturacaklarını tartışıyorlar daha, bundan sonuç çıkar mı? Eninde sonunda dağılır burası. Masanın neresine kim oturacak... Bu tartışılır mı? Masanın başına CHP oturmalı. Herkese eşit oy olsun... Böyle bir şey olur mu? Bu dağılmaya mahkumdur. Masanın oturma düzeninde anlaşamayanlar tek adayda anlaşamaz.

Türkiye Haberleri