Ekonomi yönetiminde değişiklik yapılacağı iddiaları yine gündemde. Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’nin görevden alınacağı ve yerine eski Bakan Mehmet Şimşek’in getirileceği iddia ediliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AKP’nin eski milletvekilleri ve yöneticileri ile akşam yemeğinde bir araya gelmesi de eski kadrolara geri dönüş işareti şeklinde yorumlanıyor.
Geçmişte AKP’de bakanlık veya üst düzey bürokrat pozisyonundan ayrılanlar kamuda çeşitli pozisyonlarda görevlendirilir veya yurtiçi ve yurtdışında temsil görevlerine atanırdı. Bu teamül eleştirilse de AKP iktidarının ilk dönemlerinde pek bozulmadı. Örneğin AKP iktidarında uzun süre Hazine Müsteşarlığı yapan İbrahim Çanakçı IMF nezdinde bir göreve, aynı dönemin Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı büyükelçi olarak OECD’ye atandı. Görev süreleri bitince iktidarla tüm bağları koptu, Çanakçı yoluna siyasette devam etme kararı aldı.
Bakanlık ve üst düzey bürokrat pozisyonundan ayrılanların kamuda çeşitli pozisyonlarda görevlendirilme teamülü 2013’ten itibaren yavaş yavaş terk edildi. İktidar, eski bakan ve yöneticilerine adeta muhalefet partisinden bir yöneticiye muamele eder hale geldi.
Son örneklere, 2020 Kasımında büyük ümitlerle göreve getirilen Lütfi Elvan-Naci Ağbal ikilisinin durumuna bakalım. Her iki isim de Cumhurbaşkanına teşekkür ederek görevlerinden ayrıldılar. Lütfi Elvan köşesine çekilmiş durumda. Zaman zaman -belki de bağlılık mesajı vermek için- seçim bölgesine ziyaretler yapıp Twitter hesabında duyuruyor. Aktif bir görev verilmemesi ve kenara alınmış olması dikkat çekiyor.
Naci Ağbal ise bu dönemde birkaç Twitter mesajı dışında hiç varlık göstermedi. Görevden alındıktan sonra Lütfi Elvan’ın da inisiyatifiyle bir süre daha eski maaşını almaya devam ettiği söyleniyor. Ama iddialara göre hem Ağbal hem de ondan önceki Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal’ın aynı maaşı almaya devam ettikleri bilgisi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a iletilince bizzat onun verdiği talimatla bu isimler Bakanlık bünyesinde müşavir kadrosuna atandılar. Maaş ve hakları kayda değer ölçüde azaldı. Naci Ağbal gibi geçmişte Maliye Bakanlığı ve müsteşarlık yapmış bir ismin müşavir kadrosuna atanması tam bir tenzil-i rütbe...
Ağbal ve Uysal müşavirlik görevini neden kabul ettiler? Erdoğan’ın daha fazla tepkisini çekmemek için belki de. Bu arada görev ifadesi yerinde olmayabilir, çünkü konuya yakın kaynaklar bunun bankamatik memurluğu olduğunu ifade ediyor.
Lütfi Elvan’ın selefi Berat Albayrak’ın özel bir hikayesi var, onu bir kenarda tutalım. Albayrak’tan önce ekonomiyi yöneten Mehmet Şimşek ise Lütfi Elvan veya Naci Ağbal kadar bile şanslı değil. Yaklaşık dört yıl önce görevden ayrılan Şimşek’e Erdoğan’ın hiçbir imkan tanımadığı ve kamu ile bağının tamamen koptuğu biliniyor.
O dönemden bu yana kalıcı ve sürekli bir iş veya görev de üstlenemeyen Şimşek’in isminin dönem dönem Hazine ve Maliye Bakanlığı için geçmesi, “Acaba birileri Şimşek’in unutulmasının önüne geçmeye mi çalışıyor?” sorusunu akla getiriyor. Konuya yakın kaynaklar Şimşek’in kamuda veya kamunun yurtdışında sağlayacağı bir görevde olmaya hazır ve istekli olduğunu ifade ediyorlar.
Bununla birlikte Erdoğan’ın daha önce İstanbul Şehir Üniversitesi’nin arazi tahsisiyle ilgili isim vererek (Ahmet Davutoğlu’nun yanı sıra) Mehmet Şimşek’i de eleştirmiş olması bunun kolay olmadığını düşündürüyor.
Diğer yandan ekonomide dengelerin düzeltilmesi için Mehmet Şimşek’e bel bağlamak ne kadar doğru, o da tartışmalı. Maliye Bakanlığı dönemini hatırlayanlar o dönemde müsteşarlığı üstlenen Naci Ağbal’ın gölgesinde ve kontrolünde çalıştığını belirtiyorlar. Ağbal’ın eleştirilen birçok kararla ilgili doğrudan dönemin Başbakanı Erdoğan’la çalıştığını, Şimşek’in alınan kararları onayladığını ekleyerek…
Liste uzun. Son yıllardaki örüntü net: Ekonomi yönetiminde görev alan siyasetçi ve bürokratlar dışlanıyor, uzaklaştırılıyor, tenzil-i rütbe sayılacak görevlendirmeleri kabul etmek durumunda bırakılıyorlar. İktidar kendi yöneticilerini adeta “eziyor”. Ve ezilenler o gücün etkisini hissederek varlık göstermekten kaçınıyor ya da bir umutla şanslarının dönmesini bekleyip kapıyı açık tutuyorlar…