Deniz Baykal’ın tasfiye operasyonunun bir ABD projesi olduğunu göremeyen, benimde aralarında bulunduğum o tarihteki Cumhuriyet Halk Partisi Kurultay üyeleri tarih önünde sorumluyuz.
Deniz Baykal’ın tasfiyesi ve hemen arkasından çok kısa bir süre sonrada partide etkin olabilecek Atatürkçülerinde tasfiyesinden sonra, bir “Yeni CHP” söylemi geliştirildi.
Aslında bu yapılan Türkiye’yi Amerika’nın menfaatlerinin bölgedike bekçisi yapma operasyonunun diğer ayağı idi. Operasyonun ilk ayağı Türkiye’de Amerika’nın her dediğine evet diyecek İslamcı parti kurup onu iktidara getirmekti. Bu AKP ile başarılmıştı. AKP iktidarı ile Atatürk ve Cumhuriyetin temel değerleri unutturulmaya çalışmaya başlandı,
AKP bağlamında bunda bir ölçüde başarılı da olundu ve ama bu yetmezdi, bundan sonra yapılması gerekende Cumhuriyetten evvel var olan, Devleti, Cumhuriyeti kuran Cumhuriyet Halk Partisine “reddi miras” ettirmek gerekiyordu.
İşte o nedenle “Yeni CHP” söylemi dile getirilmeye başlandı. Son günlerde Cumhuriyet Halk Partisinin altı okunu “Yeniden yorumlanacağı” söylemleri dile getiriliyor.
Altı okun neyini yorumlayacaklar ki; Altı ok, halkın iradesine, yurttaşın özgürlüğüne ve modernleşmeye dayalı çağdaş bir toplum olma iddiamızın, Cumhuriyet-Laiklik-Demokrasi altın üçgenini korumaya ve geliştirmeye yönelik kararlığımızın kaynaklarıdır.
Cumhuriyet Halk Partililer, bilimi kendilerine rehber edinirler, edinmelidirler. Amerikalı bazı şarlatanların söylemlerini değil.
Cumhuriyet Halk Partisi ve gerçek Cumhuriyet Halk Partililer bu ideallerinden vazgeçmezler, vazgeçemezler.
Altı oku yeniden yorumlama çabaları, Sayın Kılıçdaroğlu’nun AKP ile aynı çizgiye gelip “Eski sisteme dönmek (yani parlamenter sisteme) istemiyoruz demesi, aynen ABD Savunma Bakanlığı danışmanı siyaset Bilimci Samuel Huntington’un “Türkiye Atatürk’ün mirasını reddetmelidir” sözünü hayata geçirmenin çirkin ayak sesleridir.
Anayasa değişikliğinden önceki parlamenter sistemi eleştirmek, o sistemdeki aksaklıkları dile getirmek başka şeydir. Eski sisteme dönmek istemiyoruz demek yanlış anlamalara neden olabilecek yanlış bir söylemdir.
Bir Cumhuriyet Halk Partilinin ve hele de Atatürk’ün koltuğunda oturan bir kişinin parlamenter sisteme dönmek istemiyoruz demesi mümkün olmaması gerekir.
Büyük önderin bu konuda, “tek adam” rejimiyle ilgili ne düşündüğü çok bilinen bir olaydır.
Devlet Başkanı’nın aynı zamanda fiilen Başbakanlık görevini de üstüne alması gerektiği tartışmalarının yapıldığı sıralarda, Atatürk, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak’a: “Şaşarım o efendilerin aklı perişanına. Hep biliyoruz ki, memleketimizin başına gelen felaketlerin çoğu şahsi idareden gelmiştir. Bu kadar geri kalmamızın başlıca amillerinden biri budur. Biz öteden beri, böyle bir idareyi bertaraf etmek için mücadele ettik. Şimdi nasıl olur da benim aynı yola gitmekliğim, yeniden devlet hayatında tarafımdan böyle bir çığır açılması istenebilir.” demiştir.
Cumhuriyet Halk Partililerin batılıların oyununa gelip, “Altı Ok”u yeniden yorumlayalım diyenlere ya da Anayasa çalışması yapılırken, “Türk” adı Anayasada yer almasın tezini savunanlara artık partide yer vermemesi gerekmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, devrimleri ve aydınlanma sürecini gerçekleştiren, ülkemizi çok partili hayata taşıyan Cumhuriyet Halk Partisi, bu geçmişiyle Türkiye’nin tarihsel dönüşümünün öncü partisidir.
Bu öncü partiyi köklerinden koparmak pahasına “reddi miras” ettirmeye, altı oku müzelik etmeye kimsenin gücü yetmeyeceği gibi, buna ön ayak olmak da kimsenin haddi değildir.