Galatasaray, haftalardır devam eden kötü ve plansız futbolunu devam ettirdi. Mutlak kazanması gereken maçın son 10 dakikasında oyunu ve topu tamamen rakibe bıraktı. 1 puanı zor kurtardı...
En az 4 maçtır bariz şekilde devam eden temposuz oyun ve oyuna ağırlığını koyamayan orta saha sorunu, Karagümrük maçının ilk dakikasından itibaren kendini belli etti. Ev sahibi olduğu maçta Galatasaray, topla oynuyordu ama pozisyon zenginliğinden son derece uzaktı. Lens’in ezdiği toplar olmasa Karagümrük, ani çıkışlarıyla Galatasaray’ı ilk yarıdan çok rahat şekilde cezalandırabilirdi. Ancak onlar da gol için fazlaca beklediler. Attıkları golden sadece 2 dakika sonra beraberliğe yakalanmaları talihsiz oldu.
Her hafta ayrı orta saha
Galatasaray, orta sahada her hafta ayrı bir kurgu deniyor. Nedense her kurgunun içinden Gedson Fernandes yer alıyor. O hariç herkes değişiyor. Sanırım sözleşmesinde “her maçta oynar” maddesi var. Ayrıca Fatih Terim, hangi oyuncuları tercih ederse etsin bir türlü istediği delici, yüksek tempo yapan, dikine oynayan orta saha kurgusunu yakalayamıyor. Bunu yapamadığı gibi kanat ve bek oyuncularını da oyunun içine sokamıyor. Yani her durumda hücumda güdük ve işlevsiz kalan bir Galatasaray izliyoruz. Puan cetveli olmasa, bu takımın bu oyunla ilk 5 içerisinde yer almasının zor olduğunu söylerdim.
Karagümrük ise, dersine iyi çalışmış. Sahasında bekleyip dengeli ve kararında kontralarla iyi çıkışlar yaptılar. İlk yarı boyunca Lens en az 4 tane top ezdi. Nitekim 59’da da sahayı ilk terk eden isim oldu. Lens’in bu mental sorunu Beşiktaş günlerinde de vardı ve onu aşamamış görünüyor. Zaten kariyerinin böyle seyretmesi de o mental sorunun Lens’in karakteri haline geldiğinin göstergesi.
Terim'den anlamsız müdahaleler
Fatih Terim’in oyuna müdahalelerine yine anlam veremedim. Her ne kadar cezalı olsa da böyle durumlarda teknik adamların oyuna müdahale ettiğini hepimiz biliyoruz. 1-1 berabere giden maçta 10 kişi kaldı diye sahadaki tek pivot santrforunu çıkarıp, en öne Babel’i atması bence çok anlamsızdı. Oyunu rakip yarı alana yıkıp, kenar ortaları, ya da uzun yüksek toplarla baskı kurmak varken, sanki çok alan bulacakmış gibi Babel’i en uca attı, arkasına da koşucu, hızlı genç Kerem’i koydu. Bu değişiklik, iptal edilen penaltı kararı olmasa eminim çok övülecekti ancak son 10 dakikada Karagümrük’ün kurduğu baskı, tamamen Galatasaray hücum hattının darmadağın olmasıyla alakalıydı. Galatasaray, baskı kuramasa bile kendi sahasından Muhammed’e uzun atıp, onun indireceği toplarla tehlike yaratabilirdi. Bırakın tehlike yaratmayı, son 10 dakika Karagümrük, Galatasaray’a evinde deplasmanı yaşattı. Gol için geldikçe geldiler, baskı kurdukça kurdular. Galatasaray bu baskıya hiç bir yanıt veremedi, tek organize atak geliştiremedi. Hal böyle olunca hayati değerdeki 3 puan kaçtı ve Galatasaray, lider Beşiktaş ile arasındaki puan farkını 1 maç fazlası olmasına rağmen 5’e indirebildi.
İşler, uzunca süredir Terim’in istediği gibi gitmiyor. Oyuncu seçimleri, maç maç değişen taktik anlayışları, stoper tercihleri derken neredeyse her hafta işe yaramayan yeni bir hamle izliyoruz. Ligin boyunun son derece kısaldığı bu dönemde Galatasaray 11’ini hemen herkesin ezbere sayması gerekir. Yarın sokağa çıkıp, haftaya Galatasaray takımının sahaya çıkacak savunma dörtlüsünü ya da orta saha üçlüsünü sorsak kaç kişi bilebilir? Ligin bitimine 7 maç kala, Fatih Terim hala mevkiye oyuncu ya da oyuncuya mevki arıyorsa çoktan kaybetmiş demektir.