Pandemi Günleri, Dördüncü Kış

.

Bu yüzyılın ilk küresel afeti olan pandemi tam dört yıldır yaz, kış bizimle.

Anımsarsanız, ilk gününden itibaren pandemi başlatabilme kapasitesindeki bir virüsün artık hep bizimle kalacağını söyleyen az sayıda bilim insanından biriydim.

Virüs biyolojisi, toplum sağlığı, salgın bilimi hakkında temel bilgisi olanlar zaman zaman ve doğal olarak yanılsalar bile saçmalamadılar.

Bir de yaz mevsiminde geçip gideceğini, eninde sonunda doğal yoldan toplumsal bir bağışıklık kazanılacağını vurgulayarak, resmi otoritenin yükümlülüklerinden sıyrılmasını kolaylaştırıcı işlev gören ünvanlı kişiler vardı ki ben onları yangında itfaiyeci oyalayanlara benzetiyorum.

Neyse ki pandemik günler sona ermediyse de artık hayatın akıcılığını en azından toplu yaşama alanlarımızdaki hayatı artık kesintiye uğratmıyor.

Ama kış kabusumuz olan nezle ve grip ile birlikte artık dört mevsim kabusumuz olan bir başka grip virüsümüz daha oldu ki o da pandemik virüs.

Grip (ateş, halsizlik, kırıklık), ishal, tat ve koku alma bozukluğu, uzayan halsizlik, direnci düşürerek tekrarlayan infeksiyonlara yol açmak , romatizma hastalığı gibi bulgular ile dört mevsim bizimle.

Yabancı basından BBC ilginç bir başlıkla bitmeyen pandemik günleri gündeme şöyle taşıdı:“Changing nature of Covid: Is it just a regular winter bug now?; COVID-19’un değişen yapısı; artık yalnızca olağan bir kış mikrobu”

Ve elbette bilim insanlarının eleştirilerine maruz kaldı.

Çünkü kış kabusumuz olan nezle ve grip yüzlerce yıldır bizimle ve gezegenimiz olan dünya gibi yaşlandılar ve o yüzden de mevsimsel özellik gösteriyorlar.

COVID-19 etkeni ise henüz bebek ve mevsim ayırmıyor.

Çoğalması sırasında bazı değişiklikler gelişiyor, bu değişikliklerden kalıcı olanlar çeşitli isimler bulduğumuz "varyantlar"ın gelişimine yol açıyor.

Her yeni varyant, dört mevsim boyunca yinelenen dalgalara yol açıyor.

Kış gribi etkeni "influenza" ise tek büyük dalgasını kış mevsiminde yapıyor.

İlk kez geçen kış, pandemik virüs ile tanışıklığımızın üçüncü kış mevsimi olan 2022-2023 yılındaki influenza ölümleri, COVID-19 ölümlerinden fazlaydı.

İnsanın hayatına olan katkıları nedeniyle bu yıl Nobel Tıp Ödülünü de alan mRNA teknolojisiyle hazırlanılan aşılar, bağışıklığımıza büyük katkı yaptı ve pandemiyi sakinleştirdi.

Bugüne kadar bulunmuş olan en etkili ve emniyetli bu aşı pandemik dehlizdeki tek ışıktı.

Bir yandan da grip virüsü 500 yıldır tanışıklığımıza rağmen, yaşlı, gebe, çocuk ve kalp, akciğer, böbrek hastalıkları, diyabet, kanser eşlikçi hastalıkları olanlarda önemli bir ölüm yüküne sahiptir zaten.

Bu nedenle grip virüsü için de “olağan kış mikrobu” denilemez.

Asistanlığımın ilk yıllarında, henüz Türkiye ‘de grip aşısı düzenli kullanılmıyor ve pek bilinmiyordu.

Ben uzmanlık alanım gereği aşıların birey ve toplum sağlığı için büyük önemini biliyor ve yabancı dilde yazılmış çokça bilimsel makale okuyordum.

Grip aşısının etki ve yararları açıktı.

Ben de ülkedeki ilk çalışmalarından birini yapmaya karar verdim

“Grip Aşısının Sağlık Çalışanlarındaki Etkisi" başlıklı bilimsel yayınım için 100 sağlık çalışanı arkadaşım
gönüllü olmuştu.

Sonra da hem ben hem onlar her yıl düzenli olarak yaptırmayı sürdürdük.

Hem grip olmuyor hem iş gücü kaybetmiyor hem kış mevsimlerimiz kabusa dönmüyordu.

Giderek artan sayıda bilimsel çalışma ile grip ve COVID-19 gibi bağışıklık sistemimizle güçlü ilişki kuran ve tüm sistemleri etkileyen viral hastalıkların, kış mevsimlerinde artan dolaylı ölümlerden en çok da kalp ve inme ölümlerinden de sorumlu olduğu gösteriliyor.

Bu nedenledir ki etki ve güvenliği konusunda bilimsel kanıtlarını yeterli bulduğum grip aşısını annem ve babama da yaklaşık 30 yıldır yapıyorum.

İki hafta önce uluslararası bir konferans için ABD'ye yola çıkarken bu yıl için önerilen grip aşımı yaptırdım ve son COVID-19 aşımın üzerinden bir yıldan fazla bir süre geçtiği için de uçakta yüksek koruyucu maskemle o upuzun yolculuğu yapmak zorunda kaldım.

Dünya son hızla solunum yolu hastalıklarını daha hızlı daha iyi tanımlayan tanı panelleri, ilaçlar ve yeni ya da güncellenmiş aşılarla hem kışa, hem de gelecek salgınlara hazırlanıyor.

İlk kez tıp disiplininde dünyadan epeyce koptuğumuzun ve geriye düştüğümüzün farkına vardım. Aşı , ilaç ve teknoloji üretmeyen bir ülke olarak sağlıkta yerli ve milli olan yalnızca sağlık ticareti yapanlar.

Anlaşılan o ki hem hekimler hem sağlık gereksinimliler olarak, kendimize özgü bu sağlık sisteminin
içinde debelenmeye devam edeceğiz.

Türkiye Haberleri