Kimilerine göre Türkiye siyasetini yeniden şekillendirecek önemli bir seçim süreci yaşadık “milletçe”. Siyasetimizde ne tür değişiklikler olacağını da hep birlikte göreceğiz. Ara verdiğimiz dünya gündemimize dönebiliriz artık. Ancak, karşılaştığımız manzara her geçen gün kötüleşiyor maalesef. İsrail’in Hamas saldırılarını bahane ederek başlattığı savaşta yaşamını yitiren Filistinli sayısı 32 bini geçmiş durumda. Haftalar geçtikçe bu sayıların kanıksandığını görüyoruz ki, bu çok acı verici.
Ancak daha da iç yakıcı olan trajedi bu korkunç savaşta tam 14 bin çocuğun da yaşamını yitirmesi. Hayata pek de şanslı başlamamış binlerce çoçuk, kendilerinin başlatmadığı bir savaşın kurbanı oldular. Yüzbinlerce çocuk da anne babasız kaldı bu arada.
Belki de Guardian’a yaptığı açıklamada Kanadalı doktor Fozia Alvi’nin “bu, normal bir savaş değil“ demesinin nedeni budur. Hiçbir savaşın normal olmadığını herhalde doktor da biliyordur, ama bir savaşta bu kadar çok çocuğun ölmüş olmasına vurguyu böyle yapıyor demek ki. Haklı. Gerçekten de “normal bir savaş“ta rastlanılır türden değil Gazze’de olanlar.
İsrail keskin nişancılarının hedef aldıkları arasında çocukların olmasının anlaşılır bi tarafı yok. Keskin nişancının işi, hedefi saptamak, odaklanmak, tetiği çekmek. Bir çocuğu hedef almak, vurulacak en iyi anı beklemek, tetiği çekmek düşünülerek, tasarlanarak işlenen bir cinayet. İnnılır gibi değil.
Filistin Sağlık Bakanlığı‘na göre, İsrail'in Gazze'ye yönelik aylardır süren saldırılarında ölen 32 binden fazla kişinin üçte birini çocuklar oluşturuyor. On binlerce genç de aralarında ampütasyonların da bulunduğu ağır yaralanmalara maruz kalmış durumda. Alvi, Gazze’deki hastanelerde çalışmış, hemen hepsi yabancı olan onlarca gönüllü ile birlikte. Müslüman dünyadan gelen giden yok anlaşıldığına göre. Kafasında tek kurşun yarası olan çocuk bedenleri gördüklerinden söz ediyor. İsrail keskin nişancısının o çocukları bilerek vurduğu anlamına geliyor bu.
Bölgede çalışan doktorlar tek kurşunla, bazen de küçük bedenlerde büyük hasara yol açan yüksek kalibreli kurşunlarla ağır yaralanan ya da ölen çocukların sayısının kendilerini derinden rahatsız ettiğini söylüyorlar. Şubat ayı ortalarında bir grup BM uzmanı, İsrail ordusunu, aralarında çocukların da bulunduğu, savaşçı olmadıkları açık olan Filistinli sivilleri sığınak ararken hedef almakla suçlamıştı.
Doktorlar, Filistinli kadınlarla çocukların sığındıkları yerlerde ya da kaçarken kasıtlı olarak hedef alındıklarına, yargısız infaz edildiklerine dair haberler karşısında şok olduklarını belirtiyor. Bazılarının İsrail ordusu ya da ona bağlı güçler tarafından öldürüldüklerinde ellerinde beyaz bez parçaları olduğunu da kaydediyorlar. Çocukları bile, ellerinde beyaz bayrak varken öldüren İsrailli faşistlerin yaptıkları yanlarına kar kalıyor ne yazık ki.
Sol, ahlaktır. İsrail faşizminin neler yaptığını ülkenin solcu gazetesi Haaretz korkusuzca dile getiriyor. Geçtiğimiz günlerde bir haberinde İsrail ordusunun "savaş bölgesi" ilan ettiği alanlarda sivillere rutin olarak ateş açtığı yazdı.
Guardian’da tüyler ürpereten bir de iddiaya yer verilmiş. Gazze'deki Filistinliler son Gazze savaşında dehşet verici yeni bir gelişmeden de söz ediyorlarmış, yani sokakların üzerinde gezinip insanları avlayabilen silahlı insansız hava araçlarından. Quadcopter adı verilen bu insansız hava araçlarından bazıları uzaktan kumandalı keskin nişancılar olarak daha çok sivilleri vurmak için kullanılıyor.
Aralık ayında Filistin Kızılay Derneği, 13 yaşındaki Amir Odeh'in Han Yunus'taki Al-Amal hastanesinde bulunan merkezlerinde bir İsrail insansız hava aracı tarafından öldürüldüğünü açıklamıştı. Çocuğun ölümü, özellikle göğsüne isabet eden tek kurşunun daha önce Gazze'deki çatışmalarda görülmemiş bir insansız hava aracından, silahla, kamerayla, hoparlörle donatılmış bir quadcopter'den gelmesi nedeniyle dikkat çekiciydi. Diğer bazı insansız hava araçlarının aksine, quadcopterler hedeflerinin üzerinde havada asılı kalabiliyor.
Bunun yurt savunmasından çıkıp kin kaynaklı bir yok etme savaşına dönüştüğünü bu çocuk cinayetlerinden anlamak mümkün. Tarihin en talihsiz halklarından birinin ordusunun bu kadar vahşi olmasına inanamıyor insan.
İsrail, 21. Yüzyılda faşizmin temsilcisidir artık, buna kuşku yok. Bu yüzyılın “yahudileri” de Filistinlilerdir.
İsrail o büyük yahudi insanseverliğini eze eze büyütüyor faşizmini.
Çünkü onu durduracak bir Kızılordu yok.