Öğrenci döverken güçlü, halkı enkaz altındayken aciz devlet

Barış Soydan yazdı: Öğrenci döverken güçlü, halkı enkaz altındayken aciz devlet

Deprem karşısında devletin yaşadığı acziyeti televizyon karşısında çaresizlik içinde seyrederken İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki ilk yılımda Cemil Oktay’dan aldığım siyaset bilimine giriş dersini anımsadım. “Devlet nedir?” diye sormuştu Cemil Oktay.

Bu soruya elbette pek çok cevap verilebilir. Büyük sosyolog Max Weber yaklaşık yüz yıl önce şu cevabı vermişti: Devlet, şiddet kullanma tekelidir. Siyaset bilimine göre devlet her şeyden önce budur.

Peki ama devlet sadece şiddet tekeli mi demektir? Öyle olmadığını da Anayasa Hukuku dersinde Ersan İlal’den öğrenmiştik: Nasıl insanların hakları ve sorumlulukları varsa devletlerin de sorumlulukları vardı. Vatandaşlarına eğitim ve sağlık götürmek başta olmak üzere. Sosyal devlet denen şey buydu işte.

Yazıya devlet kavramının abecesinden başladım çünkü devletin abecesinin ortada olmadığı günlerden geçiyoruz. Vatandaşının sağlığını, barınmasını sağlaması gerektiği anda Türkiye Cumhuriyeti devleti ortadan kayboluverdi. İşçilerin, kadınların, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin yürüyüşlerinde bütün heybeti, bütün azametiyle karşımıza çıkan devleti depremde ara ki bulasın.

Halkına karşı şiddet kullanması gerektiğinde çok güçlü, çok gaddar, halkının yanında olması gerektiğinde ise zayıf, aciz bir devlet bu.

Günlerdir Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Adıyaman ve Malatya’dan yükselen “Devlet nerede?” feryatları bize şunu anlatıyor: Meğer bu topraklarda devlet şiddet kullanmaktan ibaretmiş. Sonrası devlet olmaya değil daha çok siyaset yapmaya giren göstermelik şeyler. Gıcır gıcır görünen ama ilk depremde yıkılıveren havalimanları, yollar, köprüler...

Hatay’da, Kahramanmaraş’ta, Malatya’da binlerce insan günlerdir enkaz altında devletin el uzatmasını, kurtarılmayı bekliyor. Devlet ortada olmadığı için korkarım birçoğunu yitirdik. Canlarını kurtarmayı başarmış yüz binler ise şehir meydanlarında bir tas sıcak çorbayı, yaralarını saracak doktoru, cenazelerini kaldıracak, sırtlarına battaniye örtecek, içine girecekleri bir çadır, tuvalet ihtiyaçlarını karşılayacak bir baraka kuracak devleti beklemeye devam ediyorlar. Gösteri yürüyüşlerinde, hak mücadelelerinde bütün heybetiyle karşımıza çıkan devlet günlerdir nerede? Neden kendisine en çok ihtiyaç duyulan anda vatandaşının yanında değil?

Marmaris yangınında, Kastamonu Bozkurt selinde daha önce gördüğümüz ve çoğumuzun yakıştıramadığı acı gerçek bir kez daha ve bu sefer şok edici bir şekilde karşımızda: Bu ülkede evrensel anlamda devlet yok.

Türkiye Haberleri