Halk TV Türkiye Nereye programı 2019 yılında 4. büyük ödülünü aldı. Bu mütevazi, kendi halinde, iddialı ve çok izlenen programın takdir edilmesi de umut verici. Ne; "Adam kazandı" mesajını ekranlarda tekrarlayarak bir ulusun kaderini etkileyecek bilinçli ya da gazetecilik hevesiyle yanlışlar yapılmıştır ne de birilerinin havuzuna su taşınmıştır.
Ödül töreni için gititğimiz Muğla'da, Muğla'nın başarılı, zarif ve entellektüel Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün'le de bir araya gelip gündemi konuştuk. Halkın kısa dönem için merak ettiği iki konu vardı;
1-İstanbul seçimleri ne olacak,
2-İsmail Küçükkaya'ya Binali Yılıdırım-Ekrem İmamoğlu zirvesinde ne kadar güvenebiliriz.
Birinci sorunun yanıtına inanç tamdı. İstanbul halkı yine doğrudan ve haklıdan yana olacak Ekrem İmamoğlu konusundaki manipülasyonlara düşmeyip gereğini yapacak.
Ancak ikinci soru konusunda biraz kafalar karışıktı. İsmail Küçükkaya'nın Ankara gazetecileri tarafından yakından bilinen yakın geçmişindeki bazı tatsız ve can sıkan iddiaların yer aldığı detaylar Muğla'ya bile ulaşmıştı. Ama geçmişte doğru ya da yanlış yapılan bu büyük hataların bugünü çok da etkilemeyeceği biçiminde görüşler de vardı. Gazeteci Fatma Sibel Yüksek'in bu konudaki paylaşımlarını da herkes okumuştu.Bu sorunun yanıtını Pazar günü bulacağız.
CNN Türk'te başarılı bir doğa programcısı olan Güven İslamoğlu ile de birlikteydik. Karadeniz insanını o cana yakınlığı ve espri dünyasını İslamoğlu'da da gördük. O İstanbul gazetecisi olduğu için geçmişte yollarımız çok kesişmedi ama dürüst ve içten bir ruh haline sahipti.
Bize bir anısı anlattı; fıkra gibi bir anı. Kendi üslubuyla anlatalım;
"Bir gün televizyondayım. Ahmet Hakan dinle ilgili bir program yapıyor. İzleyicilerden de telefon geliyor. Bir ara telefonlara kimse bakmayınca birini ben açtım. Karşıdaki adam Ahmet Hakan'ın programında dine saldırıldığını, hakaret edildiğini belirtiyor ağzına geleni söylüyor, hatta küfürler savuruyordu. Ben de kendisine bunu Ahmet Hakan'a ileteceğimi söylerken bir ara durdu ve bana sordu; 'Ben kimle görüşüyorum' dedi. Ben de; 'Ben Güven İslamoğluyum' dedim. Bir saniye sustu ve ardından bağırarak konuşmaya başladı; 'Ben senin soy ismine kurban olayım. seninle ilgili söylemedim ben bunları. Sana herkes kurban olsun' dedi ve telefonu kapattı".
Halkımızın anında kabaran öfkesinin yanında böyle saf bir duruşu da vardır. Peki bu duruşun en çok kim farkındadır. Tabi ki iktidar partisi.
Madem çevre ve yeşil dedik onunla bitirelim. Biliyorsunuzdur Türkiye bu iktidarın döneminde resmen betona gömüldü. Ama AKP iktidarı bir anda kendini en çevreci en yeşil hükümet ilan etti.
İddia şuydu; "16 yılda 4,5 milyar ağaç diktik...!"
Yaptığı bazı esprilere sadece kendisi gülen Binali Yıldırım'da başbakanlığı döneminde bu iddia ile ilgili sorulan sorulara karşı şunu söylemişti;
"İnanmayan saysın...!"
Ama ne yazık ki Yıldırım'a kötü haber birileri bu ağaçları saydı. Türkiye Ormancılar Derneği, 23 akademisyen ve orman yüksek mühendisinin sekiz aylık çalışması sonunda hazırlanan rapor AKP'nin ‘milyarlarca ağaç diktik' iddiasının gerçekleri yansıtmadığını ortaya çıktı. Raporun haber olan kısmı, 2004’ten bu yana orman alanı dışına çıkarılarak madencilere, enerji şirketlerine ve inşaatçılara verilen arazilerin miktarının 6.5 milyar metrekareyi bulmasıydı. İstanbul’un toplam yüzölçümünün 5.4 milyar metrekare olduğu düşünülürse, korkunç bir tablo bu.
Peki gerçek neydi; "AKP döneminde ağaçlandırma çalışmaları sadece 2015’te ortalamanın üzerine çıkabilmiş. 1980’li yıllar ise ağaçlandırma faaliyetlerinin en yoğun olduğu dönem. 1988 yılında 119 bin 369 hektar ile rekor kırılmış. Dolayısıyla AKP bırakın yakın dönemi, 1960 ve 1970’lerin ortalamasını ancak yakalayabilmiş."
Yani diktikleri ağaç sayısı 16 yılda 1 milyar bile değil. Ki buna refüj çalışmalarını, kent içi park çalışmalarını hatta bahçeli ev ve arazilere dikilen özel ağaçları bile eklemişler.
Yetmemiş; 1980 ve 1990’lı yıllarda yapılan ormanlaştırma faaliyetleri envantere 2000’den sonra yansıtılmış. Üstüne bir de yeni kadastro çalışmalarıyla eskiden de orman olan alanlar, hukuki statüye kavuşturulunca yeni ormanmış gibi kaydedilmiş. Uzmanlar orman envanterinin 20 yılda bir, bazı yerlerde 10 yılda bir yapıldığını ifade ediyor. Dolayısıyla AKP, kendi döneminde yapılmayan işleri de kendi hesabına yazmış.
Şaşırdınız mı...?
Yok canım bu kadar da olmaz...!...Diyebildiniz mi...!
"Bunlar yapmaz...!"
Deme lüksünüz var mı...!
İyi o zaman inanın artık canım...!