Son günlerde Kredi Yurtlar Kurumu’ndan kredi alan üniversite öğrencilerinin karşılaştıkları faiz yükü altında ezildikleri haberleri yaygınlaştı.
Üniversite öğrenimi boyunca 4 yıl kredi alan öğrencilerden istenen faizin oranının yüzde 100’ü aştığı, alınan kredi miktarına göre bu oranın yüzde 138’e kadar çıktığı kamuoyuna yansıdı.
Öğrenciler, ekonomik kriz ve işsizlik ortamında kullandıkları krediyi faiziyle birlikte ödemelerinin olanaksız olduğunu televizyon kanallarında, sosyal medya platformlarında söylediler.
İYİ Parti İzmir Milletvekili Musavat Dervişoğlu, "Öğrenim kredisi ödeyemeyen üniversite mezunu sayısının 5 milyona dayandığını, borç vadesi dolan yüz binlerce öğrenci için yasal işlem yapıldığını, KYK'dan kredi alıp, borç taksidini ödeyemeyen 217 bin öğrencinin maaşına elektronik haciz uygulandığını" açıkladı.
Dervişoğlu, dört yıl boyunca 20 bin lira kredi kullanan bir öğrenciye 28 bin lira faiz uygulandığına ve toplam borcunun 48 bin liraya çıktığına vurgu yaptı. Dervişoğlu, uygulanan faiz oranının yüzde 100’den fazla olduğuna dikkati çekti.
Öğrencilerin düşürüldüğü bu durum bir vicdansızlık örneği.
Üniversite mezunları arasında işsizlik çok yaygın. Ekonomik kriz giderek derinleşiyor ve iş bulmak da zorlaşıyor. Birçok üniversite öğrencisi öğrenim gördüğü alanın dışında, vasıfsız işçi olarak çalışıyor. Biyoloji öğretmeni olup pazarcılık yapan, kasiyerlik, güvenlik görevlisi, müracaat memuru, inşaat işçisi gibi işler yapmak zorunda kalan gençler var.
Bu tablo karşısında iktidar kılını kıpırdatmıyor.
Ancak dünyada devletten en fazla ihale alan ilk 10 müteahhit arasında yer alan büyük müteahhitlik şirketlerinin milyarlarca liralık vergi borcu bir kalemde siliniyor.
Yine Dervişoğlu’nun verdiği bilgiye göre öğrencilerin toplam kredi borcu 5 milyar lira. Oysa iktidar, inşaat şirketlerine vergi muafiyeti getirerek 9,5 milyar liralık vergi borcunu sildi.
Devletten Hazine garantili dev ihaleler alan bir şirketin milyarlarca liralık vergi borcunu silen iktidar, iş bulup bulamayacağı bile belli olmayan üniversite mezunu gençlerin 5 milyar liralık kredi borcunu silmiyor. Aksine haciz işlemi başlatıyor.
Oysa Türkiye olağanüstü bir ekonomik krizden geçiyor. Bu koşullarda gençlerin kredi borcunu silmek devletten milyarlarca liralık ihale alan şirketlerin vergi borcunu silmekten daha adil bir karardır. Aksine milyarlar kazanan şirketlerden vergi borçlarını tahsil edip, öğrencilerin silinecek borçlarından kaynaklanacak açık kolayca kapatılabilir.
Anayasasında “sosyal devlet” yazan bir ülkede iktidarın yapması gereken budur.
Oysa bırakın ana borcu silmek Türkiye’de iktidar öğrencilerin kredi borcuna yüzde 100’den fazla faiz uyguluyor.
Söze gelince “nas var ne faizi” diyen iktidar, öğrenciye gelince faiz uygulamaktan çekinmiyor.
Sonra da adaletten söz ediyor.
Adalet bunun neresinde?
Bu ekonomik koşullarda gençlerin faiz borcunu hatta kredi borcunun tamamını silmesi gerekirken, TÜFE yerine ÜFE’yi esas alarak yüzde 100’den fazla faiz yüklüyor.
İşsizlik nedeniyle kredisini geri ödemeyen gençlerin borcu iki yıldan sonra 3 katına çıkıyor.
İş bulan gençlerin ise yıllarca kazandıklarını kredi faizine yatırmaları gerekiyor.
İktidar uzmanı olmadığı kurumların yönetim kurullarına atadığı eski siyasilere veya partili bürokratlara üç beş yerden maaş ödeyip, çevresinde müteahhitlere Hazine garantili milyarlar aktarırken, hayata yeni başlayacak gençlerin üzerine kredi borcu ve faiziyle çöküyor.
Bu adaletsizlik toplum vicdanını kanatıyor.