Türkiye, Suriye, İran, Rusya dışişleri bakanlarının dün Moskova'da bir araya gelmesi sanıldığı gibi Ankara ile Şam’ın uzlaşmalarını - en azından kısa vadede - sağlayacak gibi görünmüyor. Yine de iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi için bir yol haritası oluşturmayı amaçlaması açısından önemli elbette.
Ama bu görüşmeleri asıl önemli kılan Türkiye ile Suriye dışişleri bakanlarının 2011’den bu yana ilk kez bir araya gelmiş olmalarıdır. “Emevi camiinde namaz kılma” hayalleri, Suriye’nin müthiş direnişiyle suya düşen AKP hükümeti, mahvına katkısının olduğu Suriye’den kaçıp gelen milyonlarca göçmenin kendisine seçim kaybettireceğini hissettiğinden beri Suriye ile “görüşmenin” yollarını arıyordu. Bu amaçla alt düzeyde temaslarla zemin hazırlandıktan sonra, nihayet Moskova’da Rusya’nın girişimi, İran’ın desteği ile dışişleri bakanları düzeyinde görüşmeler gerçekleştirilmiş oldu.
Suriye’nin muhteşem dönüşü
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Suriye’de barış sağlanırsa elbette görüşürüz” içerikli çıkışının Şam’da bir karşılığı yok. Çünkü Suriye hiç bir ülkeyle pazarlık yapacak kadar zor durumda değil artık. Aralarında, kendisine karşı binlerce cihatçıyı finanse eden Suudi Arabistan da dahil olmak üzere Arap komşularıyla yeniden ilişkiler kuran Suriye, sahada zafer kazanmış bir ülke olarak diplomatik alanda da artık istediklerini elde etmiş durumda. Kovulduğu Arap Birliği’ne yeniden alındı örneğin. Önümüzdeki ay Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenecek Arap Briliği toplantısına Esad’ın da gitmesi bekleniyor. Dolayısıyla Türkiye’den gelecek herhangi bir şarta kulak asacak gibi görünmüyor Suriye. Aksine o şart dayatıyor.
İlişkileri sorunlu ülkelerin dışişleri bakanlarının görüşmeleri, ülkelerinin devlet başkanlarının buluşmalarına zemin hazırlığı anlamına gelir diplomatik dilde. Amaç aslında bir Erdoğan-Esad buluşması sağlamak. Ancak bu tür bir buluşmanın önünde onlarca psikolojik engel var, o nedenle pek gerçekleşecekmiş gibi gelmiyor bana. Gerci AKP Genel Başkanı’nın herkesi son derece “şaşırtan geri dönüşleri” ünlüdür. Olursa bu “dönüşler” sayesinde olur bu buluşma.
Esad isteksiz
Beşar Esad’ın, Recep Tayyip Erdoğan’la “barışma” konusunda isteksiz olduğu biliniyor. Karşısında “BOP Eşbaşkanı” olduğunu söyleyen biri var her şeyden önce. Daha da önemlisi, ülkesinde Türk askeri varlığı olduğu sürece Rusya istese bile uzlaşmaya yanaşmıyor. 12 yıldır devam eden çatışma boyunca Türkiye, ülkenin kuzeybatısında Esad'ı devirmek isteyen silahlı muhalif grupları destekledi, hala destekliyor. Esad’ın Türkiye ile uzlaşmaya sıcak bakmamasında bunlar etken.
Türkiye ile Suriye yetkililerinin buluşup görüşmeleri Şam’a dünyanın gözü önünde “Türkiye’ye ülkemden askerlerini çek” deme fırsatı veriyor her defasında. Topraklarının yabancı güçlerce işgal edildiğini BM üyesi bir ülke olarak dile getirmiş oluyor böylelikle. Türkiye de askerlerini çekmediği sürece Şam’la bir barış olmayacağını elbette biliyor.
Toplantı sonunda yapılan ortak açıklamada dört dışişleri bakanının “Suriye'nin kendi toprakları üzerindeki egemenliği ilkesine” destek verdiğini söylemesi Türkiye açısından çelişkili bir durum. Çünkü Türkiye Suriye’nin egemenlik ilkesini çiğnemekle, toprak bütünlüğünü tanımamakla eleştiriliyor. Bu nedenle Rusya’nın çabasıyla yapılan bu tür görüşmeler Suriye için “asker çek” şartını dile getirdiği platformlar oluyor. Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelmiş 60 bin cihatçıyla baş eden bir ülke olarak Suriye’nin topraklarında yabancı asker istememesinden doğal ne olabilir? Kaldı ki Suriye “Türkiye’nin güvenlik kaygılarını anladığını söyleyerek” işbirliği kapılarını da açık tutmuştu.
Moskova’daki dışişleri bakanları toplantısı sadece iki ülke ilişkilerinin geldiği en üst seviyeyi göstermesi açısından önemli. Başka bir özelliği yok. Eğer bir adım atılmış olsaydı, bu Rusya’nın Erdoğan’a seçim hediyesi olacaktı. Olmadığı görülüyor. Suriye topraklarından askerlerini çekmemesi durumunda Türkiye ile “normalleşmeyecek”.
Eğer normalleşirse bilin ki Türkiye geri adım atmıştır.