Geçen gün bir görüntü düştü önüme... Bir açılışta çekilmiş.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanında Milli Eğitim Bakanı var. Onun da yanında eski Alman milli futbolcu Mesut Özil.
Nasıl başarmışsa yine sokulabilmiş Cumhurbaşkanı'nın yanına.
Bir kurdele var önlerinde açılış için kesecekler.
Mesut Özil'i görseniz bir mahçup çocuk havalarında.
Erdoğan da tutamıyor kendini:
- Oğlum sen de çok utangaçsın!

O daha da ezilip büzülüyor bu sözler üzerine, müzipçe de gülümseyerek.
Utangaç Mesut ha!
Evet çok utangaçtır Mesut!
Türk Milli Takımı'nı reddedip Alman Milli Takımı'nı seçerken de çok utangaçtı!
O dönem Milli Takım Teknik Direktörü olan Fatih Terim, Mesut'u neden almadığı sorularına sinirle şu cevabı vermişti; unutmadım hala.

Biliyorum ki çok ısrar etmişti Fatih hoca. Ama Almanya'yı seçmişti arkadaş. Demek ki kendini Türk değil, Alman hissediyordu.
Defalarca kez giydi Alman Milli Takımı'nın formasını.
Defalarca kez söyledi Alman Milli Marşı'nı.
Hatta gol attığında Türkiye'ye bakın nasıl da sırıtmıştı işte böyle:

Aslında hür elbette ki kendisini ne vatandaşı hissedeceği konusunda.
Mesut gibi Almanya'da doğup, büyümüş, milli takım deyince Türkiye'yi seçmiş Nuri Şahin'in şu sözüne katılıyorum sonuna kadar:
"Almanya'yı seçen arkadaşlarımıza saygı duyuyorum ancak benim için milli takım tercih yapabileceğiniz bir yer değil. Ya Türk'sündür ya değilsindir."
O kadar.
Bu arkadaş futbolu bırakıp da Almanya'da gözden düştükten sonra Türk oğlu Türk kesildi ve soluğu Türkiye'de aldı.
Orasına burasına dövmeler yaptırıp en Türk olduğunu kanıtlamaya çalıştı.
Sabahları camilerde pozlar verip bir de ne kadar müslüman olduğunu gösteriyor.
Ve nerede olursa olsun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanına sokulmaya çalışıyor, sokuluyor da zaman zaman.
Nedeni de belli zaten.
Futbol akademisiyle para kazanma derdinde.
Belki siyasi hayalleri de vardır kim bilir?
Mesut gibi İlkay da öyle. O da futbolu bırakmak üzere ya, Türkiye'ye gelme haberleri çıkıyor peş peşe.
Almanya'yı seçmelerinin gerekçesi; Alman Milli Takımı'nda oynayarak Avrupa'nın büyük kulüplere gidebildiklerini iddia edeceklerdir ama...
Örneğin Hakan Çalhanoğlu seçti mi Alman Milli Takımı'nı. Türk Milli Takımı'nda, Seri A'da Inter forması giymiyor mu?
Son örnek de Kenan Yıldız'dır.
Babası Türk, annesi Alman.
Ama daha genç takımdayken seçti Türkiye'yi. Ne oldu sonra? Büyük takımlara gitme şansını mı tepti? Şimdi Juventus'ta oynamıyor mu? Değeri 100 milyon euro olarak belirlenmedi mi kulübü tarafından.
Asıl mahçup Kenan işte 19 yaşındaki delikanlımız bizim. A Milli Takım'ın İzlanda ile oynadığı maçtan sonra mikrofon uzatılınca al al olmuş yanaklarıyla, "Türkçe konuşamadığım için özür dilerim. Bundan sonra da en iyi şekilde karşınızda olmak dileğiyle. Milli Takım'la gurur duyuyorum" demesini unutamıyorum.
Ahh Kenan...
Gözbebeğimiz, gururumuz. Sen özür dileme üzülme. Türkçe bilmek Türk olmaya yetmiyor. Senin gurur duyman yetiyor. Bu ülke de seninle gurur duyuyor, sonradan olmalarla değil.