Gündemde Rusya-Ukrayna savaşı var, malum. Haber bültenleri savaşla açılıyor, savaşla kapanıyor. Bu nedenle Lübnan’dan söz etmenin zamanı değil denebilir. Ancak bu güzel fakat talihsiz ülkede son zamanlarda tanık olduğumuz olaylar ondan söz etmemizi gerekli kılıyor. Gündemi zorlayıp kendine yer açabiliyor Lübnan maalesef.
“Kahraman” soyguncular
Elinde silahla bankayı basıp yatırdığı parasını alan müşterilerle ilgili haberleri sık duyar olduk son zamanlarda. Son bir ay içinde Lübnan’da 12 banka soyulmuş ki, bu bir rekor sayılmalı. Ülkede başkasının değil kendi paralarını almak için banka soyan tuhaf bir soyguncu tipi türedi. 28 yaşındaki Sali Hafiz adlı bir kadın, "kız kardeşinin hastanedeki kanser tedavisini finanse etmek için başkent Beyrut'taki bir bankanın şubesindeki personeli sahte bir silahla zorlayıp parasını aldı örneğin. Genç kadına kahraman gözüyle bakılmış üstelik. (İlgili habere şuradan bakabilirsiniz: Lebanese banks to close ‘indefinitely’ as hold-ups continue | Business and Economy News | Al Jazeera.
Denilene göre tüm bunların nedeni şu: zayıflayan para birimine hücumu önlemek için mevduat sahiplerine günlük para çekme limiti getirdi bankalar. Bu, mevduat sahibinin parasını istediği zaman alamayacağı anlamına geliyor tabii. Hastasını ameliyat ettirmek için ya da çocuğunun eğitimi için birikimini almak isteyenler hesaplarının bulunduğu bankaları soymaya başlamış bu yüzden.
Tabii ki bunda asıl neden ülkenin içinde bulunduğu mali kriz. Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) ekonomik gerleme nedeniyle 2019'da 52 milyar dolardan 2021'de 22 milyar dolara düştüğü, enflasyonun yüzde 200'ün üzerine çıktığı, tüm yeni harcamaların büyük çoğunluğunun banka rezervleriyle değil ülkeye getirilen dolarlarla karşılandığı bir ülke Lübnan.
Düşünün, Lübnan poundu şu anda dolar karşısında 38 bin civarında işlem görüyor. Yine bankaların koyduğu sınırlamalar uyarınca, Guardian’daki bir makaledeki ifadelerle söylersek, "döviz çekme işlemlerinin çoğu mevduat sahiplerinin aleyhine olan bir döviz kuru üzerinden yapılmak zorunda, bu da mevduat sahiplerinin çekmeleri halinde birikimlerindeki paranın değerinin neredeyse yüzde 80'ini kaybedecekleri anlamına geliyor".
Krizlerin en kötüsü
Bilmiyordum, meğer Dünya Bankası’na göre Lübnan’daki mali kriz, 1850’lerden bu yana rastlanan en kötü mali krizmiş. Böyle bir kriz ortamında bankalar personelini de kaynaklarını da korumak için son aylarda ön büro hizmetlerini askıya almış. Sorun o kadar büyük ki insanların birikimlerine erişim hakkı için Mevduat Sahipleri Birliği adlı bir grup bile kurmuşlar.
Emperyalist sistemin kan emici mali örgütü IMF’nin derdi başka tabii. Bu uğursuz kurum Lübnan hükümetlerini ekonominin düzelmesi için gerekli reformları yapmamakla suçluyor sürekli. Yöneticiler “evet” dese, IMF o meşhur mu meşhur “kurtarma paketi”ni dayayacak ülkeye.
Vatandaşların neden bankaları yağmaladıklarının üzerinde duralım biraz daha. Adli antropolog (ilk kez duyuyorum böyle bir disiplini bu arada) Julian McBride bir analiz sitesi olan Geopolitical Monitor’da yazmış. Diyor ki, "iç savaş sonrası Lübnan, siyasi sistem tarafından istismar edilmeye zaten yabancı olmayan bir halkı etkileyen bir dizi felaket olarak tanımlanabilir. Süresiz olarak iktidarda kalabilmek için Lübnan'ın mezhep temelli siyasi sisteminden faydalanan yetkililer, kamu fonlarının aşırı derecede kötü yönetilmesi nedeniyle ülkeyi kritik bir noktaya taşıdı”. (Hepsini aktaracak halim yok şu sıra, yazının orijinali şu, dilerseniz bakın: Sectarianism Driving Lebanon toward Economic Collapse | Geopolitical Monitor).
Yukarıda sözünü ettiğim genç kadın Sali Hafız’a çıkarıldığı mahkemede "küçük bir para cezası ile altı aylık seyahat yasağı cezası” verilmiş. Yani bir gerçek bir soygun gibi değerlendirilmemiş eylemi. Ama bu küçük ceza bile tepki çekmiş ülkede. Cynthia Zarazir adlı bir milletvekili, "kız kardeşinin kanser tedavisi için kullanmak istediği hesabındaki 8,500 doları almak için bankayı soyan(!) Hafız’a destek amacıyla oturma eylemi yaptı örneğin.
The Times, "bankaların gayrı resmi sermaye kontrolleri, para birimi değerinin yüzde 95'inden fazlasını kaybederken mevduat sahiplerini çoğunlukla hesaplarından mahrum bıraktı, nüfusun yüzde 80'ini yoksulluğa itti" diyor. (Bakın: Lebanese MP stages bank sit-in as crisis deepens | World | The Times)
Lübnan’ı perişan edenler kim? Kim olacak, ülkeyi yöneten iç savaş zamanının savaş ağaları, hırsızlar, uyuşturucu kaçakçıları tabii. Bunlar suçlanmaktan, hesap vermekten kaçınmak için siyasi partilerinin, mezheplerinin arkasına saklanıyorlar.
Yani ne bileyim. Lübnan’ı, Lübnan halkını, emekçilerini sanki tek bir şey kurtarabilir gibime geliyor: Devrim.
Başka çare yok gibi.