Merkez Bankası geçtiğimiz hafta yaptığı faiz indirimiyle kur korumalı mevduat faizini de indirmiş oldu. Kur korumalının faizi, Merkez Bankası’nın politika faizinin en fazla üç puan üzerinde olabiliyor. Politika faizi yüzde 9’a indirilince kur korumalının faizi de yüzde 12’ye indi. Enflasyon kaçtı? En az yüzde 85. (TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyon.) Bu enflasyonda parayı kur korumalı mevduata koymak, erimesini göze almak demek.
“Kur korumalıda döviz getirisiyle faiz arasındaki fark mevduat sahibine ödenmiyor muydu?” diye soracaksınız, haklı olarak. Ödeniyordu ama artık ödenmiyor. Çünkü kurun bir getirisi kalmadı. Merkez Bankası rezervlerinden yapılan satışlarla (Yılbaşından bu yana 100 milyar dolardan fazla satıldı) dolar kontrol altında tutuluyor. Bu nedenle parasını kur korumalı mevduatta tutanlar, bankanın verdiği faizle yetinmek zorunda. O da gördüğümüz gibi enflasyonun çok ama çok altında.
Bu koşullarda kur korumalı mevduatta kalmanın bir anlamı yok. Nitekim son haftalarda kur korumalıdan çıkışlar başlamış durumda.
Peki kur korumalı mevduattan çıkan para nereye gidecek? Bankalardaki normal TL mevduat faizi, kur korumalı mevduatın üzerinde. Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, “Mevduat tarafında faizlerin yüzde 25'lere gittiğini görüyoruz” dedi. Bu, kur korumalının faizine göre epey yüksek bir oran.
Bankalar mevduat faizini neden yükseltiyor? Çünkü döviz mevduatı TL mevduatından yüksek bankalara ceza var. Geçen hafta bankalara gönderilen yazıya göre eğer döviz mevduatının oranı yüzde 60’ın üzerindeyse, Merkez Bankası’nda tuttukları zorunlu karşılıkların yüzde 8’ini komisyon olarak ödeyecekler.
Aslında “Komisyon” kibar laf, bu resmen ceza. Bankalar bu cezadan kaçmak için toplam mevduatları içinde döviz mevduatlarının payını azaltmaya çalışıyor. Bunun bir yolu döviz mevduatı sahiplerini TL’ye dönmeye ikna etmek, diğeri TL mevduatı artırmak. Mevduat faizinin artma nedeni işte bu, bankalar TL mevduatı artırmaya çalışıyor.
Öyleyse kur korumalıdan çıkan paranın yeni adresi TL mevduat mı? Bir kısmının evet, ama önemli bir kısmının hayır. Çünkü TL mevduatın faizi kur korumalıya göre yüksek olsa da, yine de enflasyonun altında. Öyleyse?
Tasarruf sahibi için çok fazla seçenek yok. Devlet tahvili deseniz, düşük faizde kur korumalıyla yarışıyor. Dolar ve Euro, Merkez Bankası’nın rezerve satışlarıyla kontrol altında ve seçime kadar kontrol altında tutulacaklarmış gibi görünüyor. (Bununla birlikte Euro’da hafif bir yükseliş var, onu ayrı bir yazıda anlatacağım.) Altın, dünyadaki gelişmeler nedeniyle değer kaybetti, şimdi şimdi toparlamaya çalışıyor, yönü belirsiz. Enflasyon karşısında parayı koruyan tek seçenek var, o da borsa. Ama onun da riski yüksek. Ve halkımızın finansal okuryazarlığı yetersiz. Geriye tek seçenek kalıyor.
Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, 12. Uluslararası Resort Turizm Kongresi kapsamında benim de katıldığım toplantıda o “seçeneği” şöyle anlattı: “Kur korumalıdan çıkan paranın önemli bir kısmı seçeneksizlik nedeniyle harcamaya yönelebilir. Bu da enflasyonu daha da artırır.”
Manzarayı özetleyelim: Merkez Bankası, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla politika faizini indiriyor. Ama mevduat faizi düşeceğine artıyor, yüzde 25’e dayandı. Bu arada vatandaşın kullandığı ihtiyaç kredisinin faizi, yüzde 30’un üzerinde.
"Neo klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik kopuş heterodoks yaklaşımı ön plana çıkardı.” Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, bu abuk tablonun arkasındaki ekonomi politikasını böyle tarif etmişti.
Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş geçen hafta, “Ortodoks, bilinen ekonomi tarzına dönüşün gelmesini bekleyeceğiz” dedi.
Az kaldı.