Küresel siyaset sahnesinde kimin kiminle çatıştığı, kimlerin kimlerle dost olduğu kestirilemez durumda artık. Çelişkilerin uzlaşmayla çözüldüğü ya da ertelendiği dönemler geride kaldı anlaşılan. Aynı sistem içinde olanların bile birbirine düşmeleri “çözümsüzlüğün” hem küresel hem bölgesel düzeyde arttığını gösteriyor.
Yeni bir yıla yeni bir krizle girmek üzereyiz, mevcutlar yetmiyormuş gibi. Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında Yemen'in geleceği konusunda ciddi bir kriz patlak verdi, malum. BAE’yi güvenliğini tehdit etmekle suçlayan Suudi Arabistan dün (Salı) BAE'nin desteklediği “Yemenli ayrılıkçı güçlere” karşı hava saldırıları düzenledi. Suudi Arabistan’ın “ayrılıkçı güçler” diye nitelendirdiği aslında güneyin bazı bölgelerini kontrol eden Güney Geçiş Konseyi adlı grup.
GGK, bir süredir Suudi Arabistan yanlısı güçlerin elinde bulunan Hadramout bölgesindeki liman kenti Mukalla da dahil olmak üzere yeni bölgelere ilerliyordu. Suudi Arabistan Mukalla'daki hedefleri vurdu Salı günü. Hedefler arasında BAE’nin GGK’ye yolladığı silah sevkıyatları da var.
Yemen'de iç savaş, 2014 yılında Ensarullah Hareketi’ne bağlı güçlerin Sanaa'yı ele geçirip yeni bir hükümet ile daha düşük yakıt fiyatları talep etmesiyle başlamıştı. Bir yıl sonra, Mart 2015'te Suudi Arabistan, ülkesinden kaçmak zorunda kalan Yemen Cumhurbaşkanı Mansur Hadi’yi yeniden iktidara getirmek için muhalif Ensarullah Hareketi’ne (Husiler olarak da bilinir) karşı hava saldırıları ile ekonomik yaptırımlar başlatmak için Körfez ülkelerinden oluşan bir koalisyon kurmuştu. BAE de bu koalisyonun bir parçasıydı. Suudi Arabistan liderliğindeki Körfez ülkelerinin müdahalesi ile kriz Yemen'i Sünni-Şii ayrılığı üzerinden bölgesel bir vekalet savaşı alanına dönüştürmüştü.
Ensarullah’a karşı ortak olmalarına rağmen, Yemen'deki farklı grupları destekledikleri için son yaşananlar beklenmedik değildi ama iki ülke arasında bir süredir varolan gerginlik bu noktaya gelmez sanılıyordu.
Önemi şurada; sadece iki ülke arasındaki bir gerginlik olarak kalmayabilirdi bu kriz. Yemen'in güneyinde bir iç savaşa yol açabileceği gibi, Suudi Arabistan ile BAE’nin, Sudan ile Afrika Boynuzu gibi karşı tarafları destekledikleri diğer çatışmalı alanlara da sıçrama potansiyeli taşıyordu. Yemen, iki zengin Körfez ülkesinin siyasi nüfuz, deniz ticaret yollarının kontrolü, ticari erişim için rekabet ettiği bir alana da dönüşebilirdi pekala. Ancak jepolitik, Suudi-BAE krizinin derinleşmesine uygun değil, nitekim BAE’nin geri adım atıp güçlerini Güney Yemen’den çekme kararı almasıyla durulmuş görünüyor.
Hava saldırıları, Suudi Arabistan ile GGK arasında çatışmanın büyüdüğüne işaret ediyor kuşkusuz. Aynı zamanda Riyad ile Abu Dabi arasında artan sürtüşmeyi daha da görünür hale getirmiş oluyor. GGK de on yıldan fazla bir süredir doğrudan çatışmalardan büyük ölçüde uzak kalan Hadramout ile Al-Mahra bölgelerinde kontrolünü genişletiyor belli ki. Bu bölgeler, Yemen'in petrol rezervlerinin, önemli limanlarının çoğunu barındıran stratejik öneme sahip bölgeler. Yemen’in kuzeyinde de Ensarullah güçleri, başkent Sanaa da dahil olmak üzere, mevzilerini koruyor.
Kriz şimdilik durdu. Ama yarın ne olacağı bellii olmaz. Yemen’in güneyinde yeni bir devletin oluşması da an meselesi.
Dünya yeni yılı, “yeni” olan “eski” bir krizle karşılayacak yani.
Umarım sizin yeni yılınız gerçekten “yeni” olan umutlarla gelir.