AK Parti son günlerde tabanına “iktidardan gidersek kazanımlarımızı kaybederiz” mesajı veriyor.
Bu mesajlar muhafazakar kesime veriliyor.
AK Parti’nin amacı “biz seçimi kaybedersek siz de manevi kazanımlarınızı kaybedersiniz” düşüncesini yerleştirmek.
Tabanına, “inanç ve ibadet özgürlüğünüzü kaybedersiniz, türban serbestliğini kaybederseniz, türbanlı çocuklarınız üniversiteye gidemez, memur olamaz” endişesi salarak erimeyi önlemeye çalışıyor.
“Endişeli muhafazakarlar” yaratmaya çalışıyorlar.
Ancak iktidarın bu yaklaşımı gerçeği yansıtmıyor.
Üniversitelerde türban serbestliği CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun desteğiyle geldi. “Kılık, kıyafet üniversiteye gitmeye engel olmamalı, biz kimsenin kılığıyla kıyafetiyle ilgili değiliz” diyen ve AK Parti’nin türban serbestliği girişimine engel olmayan, aksine destek olan Kılıçdaroğlu’ydu.
Bu nedenle iktidar değişikliğinde Kılıçdaroğlu’nun türban yasağı getirmesi, insanların kılık kıyafetiyle uğraşması, evde veya camide ibadete karışması söz konusu bile değil.
Boşuna böyle bir endişe yaratılıyor, korku salınıyor.
AK Parti seçimlerde iktidardan giderse, endişe duyulan, manevi değerler, inanç ve ibadet özgürlüğünün kaybedilmesi değil.
Endişe edilen iktidarın maddi nimetlerini kaybetmek.
İşte gerçek korkuları bu.
AK Parti iktidardan giderse maddi çıkara göre işleyen çark kırılacak ve kolay yoldan zenginleşenler bu olanaklarını kaybedecekler.
İstedikleri gibi ihale dağıtıp, yandaş zengin yatamayacaklar.
Hazine kaynakları beş on zengin müteahhide tahsis edilemeyecek.
Bu yolla kazandıkları milyarların hesabı sorulacak.
Din kisvesi altında ticaret yapanlar bu olanağı kaybedecek,
Bir uzmanlığı olmadığı halde sırf partili diye üç beş yerden aldıkları maaşları kaybedecekler.
Memuriyete girişte yazılı sınavı büyük başarıyla kazananları mülakatta eleyip yandaşlarını işe alamayacaklar.
Tarikatlar her istediklerini yaptıramayacaklar.
Kadını ikinci sınıf sayamayacaklar.
İstanbul Sözleşmesi yeniden yürürlüğe girdiğinde kadına istedikleri gibi şiddet uygulayamayacaklar.
Yalılarda, villalarda, lüks arabalarda sürdürdükleri şatafatlı yaşamı kaybetmekten endişe ediyorlar. İbadet edememekten, namaz kılamamaktan, üniversiteye, camiye gidememekten, Hacı olamamaktan değil.
128 milyar doların nereye gittiğinin ortaya çıkmasından endişe ediyorlar.
Yapılacak mali denetimlerle haksız zenginleşmenin hesabının sorulmasından ve hesap verememekten korkuyorlar.
Bunu söyleyemedikleri için “kazanımlarımızı kaybederiz” diyerek konuyu inanç alınan çekmeye çalışıyorlar.
“Kazanımlarımızı kaybederiz” derken kaybetmekten korktukları bu iktidar döneminde yaptıkları dünyalıklar, öbür dünyayla hiç ilgili değil.