CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV’de Mehmet Tezkan’la birlikte yaptığımız İşin Aslı programının konuğuydu. Kılıçdaroğlu gündeme ilişkin sorularımızı yanıtlarken önemli açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu’na, 29 Ekim’de Cumhuriyet gazetesine yazdığı makalede dikkatimi çeken şu parağrafı anımsattım:
“Dogmalardan ve önkabullerden arınmış, özeleştiriden korkmayan ve hatta toplumsal mutabakata dayalı yeni bir tarih okumasına imkan tanıyan bir dönemi başlatmalıyız. Biz hazırız!”
CHP Lideri’ne, bu sözlerinin Kürt sorununu da içeren yeni bir başlangıç, yeni bir uzlaşma anlamına mı geldiğini sorup, görüşlerini biraz daha açmasını istedim.
Türkiye’nin çok kutuplaştığını ve birçok alanda çöktüğünü belirten Kılıçdaroğlu, “Kürt sorununu bu zamana kadar çözememişsek bu bizim ayıbımız” yanıtını verdikten sonra, “Sen sorununu çözemezsen gelir başkası çözmeye, müdahale etmeye kalkar”görüşünü de ekledi.
Kılıçdaroğlu, herkesin siyasi parti kimliğini bir tarafa bırakarak bir araya gelip, her bir vatandaşın “işte bu benim anayasam” diyebileceği bir sivil anayasa yapılması gerektiğini vurguladı.
Yeni anayasada ne olması gerektiği konusunda ise görüşünü şöyle açıkladı:
“Biz, eskiye dönmek istemiyoruz. Biz, darbe hukukundan arınmış, çağdaş, Batı ülkelerinde neyse, aynı demokratik standartlara sahip olmak istiyoruz. Düşünce özgürlüğü olsun, parlamentoda milletvekilleri düşüncelerini özgürce ifade etsinler. Bakanlar topluma hesap versin”
DEMİRTAŞ NİYE HAPİSTE?
Kılıçdaroğlu, yeni anayasanın net bir biçimde kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanması gerektiğini vurgulayarak, Türkiye’de yargının bağımsız olmadığını söyledi ve şu soruyu sordu:
“Selahattin Demirtaş niye hapiste? Bir siyasetçiyi niye hapse atarsınız? Farklı düşünüyor diye. İnsan düşüncesinden dolayı 21. yüzyılda hapse mi atılır Allah aşkına? Bu doğru değildir. Serbest bırakılması lazım. Bir mahkeme tutuklanmasını kaldırdı hemen diğer mahkemeden tekrar tutuklandı. “
Kılıçdaroğlu, yargının siyasi talimatla hareket ettiğini de dikkat çekti ve “Bir alt mahkeme Anayasa Mahkemesi’nin kararını tanımıyorum, diyebiliyor. Çünkü sırtını dayadığı iktidara güveniyor. Böyle hukuk devleti olur mu?” vurgusu yaptı.
4. KUVVET ANAYASAYA GİRMELİ
CHP Lideri’nin üzerinde durduğu bir diğer konu da basının işlevi ve bağımsızlığı konusuydu. Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğünün ciddi biçimde kısıtlandığı saptamasını yapan Kılıçdaroğlu, medyanın yasama,yürütme ve yargı kuvvetleri dışında dördüncü kuvvet olduğunu ve yeni anayasaya medyanın, “4. kuvvet” olarak yazılması, böylece anayasal güvenceye kavuşturulması gerektiğini savundu.
GENSORU VERİRDİK
Kılıçdaroğlu’nun üzerinde en çok durduğu konuların başında Tank Palet Fabrikası konusuydu. Kılıçdaroğlu, Tank-Palet Fabrikası’nın özelleştirilmesinin “vatana ihanet” olduğunu öne sürerek şöyle konuştu:
“Eğer Meclis’in gensoru yetkisi olsaydı, Milli Savunma Bakanı hakkında gensoru verilirdi ve hesap sorulurdu. Milli Savunma Bakanı Meclis’e gelip bu Tank Palit Fabrikası’nın nasıl bu hale geldiğini anlatmak zorunda olurdu. Bilmediğimiz şeyleri öğrenecektik o zaman ama şimdi bu yok. Kaldırdılar bunu. Siz hata yapana, hatta rüşvet yiyene bile hesap soramıyorsunuz. Adam gidip cebime parayı doldurup rüşvet aldım dese, Parlamento’da yapacağınız sadece bir araştırma önergesi verebilmek. O da reddedilirse hiçbirşey olmuyor. Bir de ‘Meclis güçlü Meclis’ diyorlar. Hangi güçlü meclis’ten söz ediyorsunuz? Meclis daha güçlü hale gelecek diye, milleti kandırdılar. 600 kişiye boşu boşuna para veriyorlar.”
Kılıçdaroğlu’nun sözlerinden anlaşılıyor ki CHP, yeni bir toplumsal uzlaşma zemini yaratmak ve bu zemin üzerinde demokratik bir anayasa hazırlamak amacıyla bir çalışmalarını yoğunlaştırmış.
Kılıçdaroğlu’nun “toplumsal mutabakata dayalı yeni bir tarih okuma” ve “sen sorununu çözemezsen bakası gelir çözmeye kalkar” sözlerinin üzerinde durulmalı.