CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıyı doğru teşhis etmek lazım.
Olay, “müessif bir protesto” veya “Kılıçdaroğlu’na mesaj verme” olayı değildir.
Olay düpedüz bir “linç girişimi”dir.
Planlı, programlı bir linç girişimi.
Tekme, tokat ve bıçakla yapılan saldırı yetmiyormuş gibi, sokulduğu evin etrafını saran gurûhun “evi yakın” naralarıyla linç girişimi sürmüştür.
Bu saldırıyı gerçekleştirenler, planlayan, azmettirenler yargı önüne çıkarılmalıdır.
Olay tüm yönleriyle araştırılmalı, tüm gerçekler ortaya çıkarılmalı asla geçiştirilmemeli, üstü örtülmemeli, küçümsenmemelidir.
Eğer böyle yapılırsa, bunun anlamı benzeri saldırılara davetiye çıkarmak olur.
KILIÇDAROĞLU NE YAPTI ?
Bu vahim olay karşısında net ve kararlı tutum sergilenmesi gerekirken CHP lideri Kılıçdaroğlu’na “bu adamı yumruk attıracak kadar ne yaptın” sorusunu ortaya atarak, hâlâ Kılıçdaroğlu’nu suçlamaya yönelmek, üzücüdür.
Kılıçdaroğlu, kamuoyunu önünde şeffaf bir şekilde yaşayan, kibarlığı, beyefendiliği, kucaklayıcı, barışçı bir söylemle siyaset yapan, devlet tecrübesi, terbiyesini hiç elden bırakmamış bir liderdir.
Devlet memurluğu süresince de siyaset adamı olarak da, yetimin hakkını korumuş, devletin kör kuruşunun hesabını sormuş bir isimdir.
Çalmamış, çırpmamış, yakınlarını zengin etmemiş, ihale dağıtmamıştır.
Siyasi eleştirileri nedeniyle mahkemelerin verdiği para cezalarını kendi cebinden ödemiş, arka arkaya gelen hukuki olmaktan çok siyasi kararlarla giderek büyüyen para cezalarını ödemek için evini satmış bir genel başkandır.
Oğlunu askerden kaçırmamış, Mehmetçik’le birlikte askere yollamış, oğlu için askerde torpil istememiş, yemin törenine gururla katılmış bir babadır.
Kılıçdaroğlu böyle bir siyaset adamıdır ve halk onu tanır.
Kılıçdaroğlu’nun terör örgütüyle yan yana göstermek de abesle iştigaldir.
Terör örgütü PKK’nın suikast girişiminde bulunduğu tek liderdir.
KUCAKLAŞMA ZAMANIYSA
Seçim kampanyası boyunca halkı kutuplaştırıcı, cepheleştirici, suçlayıcı söylemin, ne tür tehlikeli sonuçlar doğurabileceği, nasıl organize şekilde istismar edilebileceği, Türkiye’yi karanlık günlere sürüklemek için nasıl kullanılabileceği Kılıçdaroğlu’na yapılan linç girişimiyle ortaya çıkmıştır. Bu söylem ve tarz terk edilmelidir.
Seçimden sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, kızgın demirin soğutulması gerektiğini söylemiş ve artık kucaklaşma zamanı olduğunu vurgulamıştır.
Şimdi beklenen bu sözün hayata geçirilmesidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli, bu menfur saldırıyı en ağır şekilde kınamalı ve mahkûm etmelidir. Kılıçdaroğlu’na geçmiş olsun demeli ve ziyaret ederek, ortak tavır almalıdır.
Kucaklaşma için liderlere düşen görev budur.
Unutulmamalıdır ki, bu saldırı demokrasiye yapılmış bir saldırıdır.