CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz salı günü grup toplantısında öncekilerden farklı, özel bir konuşma yaptı.
Çok kısa, çok sert, çok kararlı, tarihi bir konuşmaydı.
Kılıçdaroğlu alışılmadık bir üslupla yaptığı konuşmasında iktidara çok sert yüklenerek kamuoyuna seslenmesinin yanı sıra CHP’nin içine de önemli bir mesaj verdi.
CHP’nin içine dönük de mesaj içeren ve çok dikkati çeken sözleri şöyleydi:
“Yol arkadaşlarım, bütün yol arkadaşlarımıza sesleniyorum, size de bir çift lafım var. Bu engerekler ve çiyanlarla çatışma ne kadar sert olursa zafer de o kadar yakın ve görkemli olacaktır. Ne pahasına olursa olsun yürüyeceğiz. Bu millete çetelere boyun eğdirmeyeceğiz. Ben o yoksulluğa mahkûm edilen çocuklar için mücadele edeceğim. Ya bana katılın ya da şimdi şu anda yolumdan çekilin, açık ve net söylüyorum.
Bir insanın uğrunda öleceği bir şey yoksa hayatında, zaten o hiç yaşamamıştır. Pes etmeyeceğim, durmayacağım, söz veriyorum. Hepinizin huzurunda, milletimin huzurunda söz veriyorum. Durmayacağım.”
Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerindeki mesajlara bakalım.
İçeriye mesaj
CHP Lideri, giderek en küçük eleştiriye tahammül göstermeyen, her türlü muhalefetin üzerine yürüyen ve ağır baskı kuran iktidarla sert bir mücadeleye girmek üzere yola çıktığını söylüyor.
Bu yolda durmayacağını vurguluyor ve yol arkadaşlarına, dolayısıyla CHP’nin içine “ya bana katılın ya da şimdi yolumdan çekilin” diyor.
Kılıçdaroğlu bu sözlerine açıklık getirirken bütün halka, herkese seslendiğini söylemiş olsa da diğer partilere “yolumdan çekilin” diyemeyeceğine göre, bu sözler dışarıdan çok içeriye dönük mesajlar taşıyor.
CHP’nin etkili isimleriyle yaptığım görüşmeler de bu saptamayı doğrular nitelikte.
Bu görüşmelerimden edindiğim izlenimi paylaşayım.
Kılıçdaroğlu, önümüzdeki seçimlerde cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin getirdiği tek adam rejiminden ülkeyi kurtarmak için partisine ve kendisine tarihi bir sorumluluk düştüğü düşüncesinde. Bu amaçla iktidarla çok sert bir kavgaya tutuşmaya kararlı. Bu kavgada Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran parti olarak CHP’ye ve “yol arkadaşlarım” dediği CHP’lilere, genel başkandan üyeye kadar çok özel bir görev düştüğü kanaatinde. Bu nedenle iktidar tarafından sürekli körüklenen “adayınız kim” tartışmalarına partisinin içinden malzeme verilmesinden rahatsız. Adaylık konusunda bu tür malzemeler üretilmesinin iktidara hizmet edeceği düşüncesiyle her CHP’linin çok özenli olmasını bekliyor. Bu beklenti ile parti içi disipline uyulmasının her zamankinden daha önemli olduğunu söylem ve tutumuyla hissettiriyor.
Parti yetkili kurullarında belirlenen ve Genel Başkan tarafından dillendirilen politikaları tartışmalı hale getirerek ikircikli bir görüntü yaratılmasına katkı verecek söylem ve tutumların partiye zarar verdiği düşüncesi hakim.
CHP Lideri, ortak cumhurbaşkanı adayının 6 muhalefet lideri tarafından belirleneceğini, gayet başarılı bulduğu belediye başkanlarının görev sürelerini tamamlamalarından yana olduğunu açıklamasına karşın isimler üzerinden tartışmaların sürdürülmesine karşı tepkili.
“Ya bana katılın ya yolumdan çekilin” derken, 6 genel başkanın adayı belirlemesi kararı ortada dururken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın ismi üzerinden yapılan spekülasyonlara parti içinden ve dışından zemin hazırlanmasına, ucu açık beyanlarda bulunulmasına set çekmek istiyor.
CHP kurmayları, iktidarın, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş üzerinden CHP’de adaylık kavgası yaşandığı izlenimi yaratmaya yönelik hamlelerine, tuzaklarına karşı kesin bir söylem birliği sergilenmesi ve başka taraflara çekilebilecek, istismar edilebilecek beyanlarda bulunulmaması gerektiği üzerinde özenle duruyorlar.
İktidarın bağlamından koparıp, cımbızlayarak başka tarafa çektiği beyanlara son örnek olarak İmamoğlu’nun Sözcü gazetesine verdiği söyleşi gösteriliyor. İmamoğlu’nun, “Bir CHP’liye kim olsa sorsanız ilk sözü elbette ki kendi genel başkanının aday gösterilmesini ister. Ben de CHP’liyim ve benim de adayım genel başkanımdır, Sayın Kılıçdaroğlu’dur” sözlerinden sonra, “Ancak Ekrem İmamoğlu burada kendini taca ya da auta atmıyor. Kendi sorumluluğunun da farkında” ifadesinin farklı bağlamda kullanılmasına karşın, iktidar yanlısı yayınlar tarafından “adaylık” ilânı olarak sunulmasına dikkat çekiliyor.
Kılıçdaroğlu adaylığını açıklar mı?
Bu soru CHP kurmaylarına en çok sorulan soruların başında geliyor.
Verilen yanıt ise ortak:
“Sayın Kılıçdaroğlu’nun siyasi nezaketi buna engeldir. Kılıçdaroğlu, adayın 6 lider tarafından belirleneceğini söyledikten sonra böyle bir açıklama yapmaz. Diğer 5 lider böyle bir karara varırsa açıklamanın da bu liderler veya bu liderlerden biri tarafından yapılmasını tercih eder.”
“Peki böyle bir açıklamayı 5 liderden hangisi yapar” diye sorulduğunda verilen yanıt ise “Siyasi nezaket bu açıklamanın Sayın Meral Akşener tarafından yapılmasını gerektirir” şeklinde.
Peki “Kılıçdaroğlu’nun aday olup olmayacağı ne zaman açıklanır” sorusunun ortak yanıtı ise şöyle:
“İkinci bayram günlerinde. Kurban Bayramı’nı beklemek lazım.”