FETÖ soruşturmaları çerçevesinde son dönemde yargı sistemini ağır itham altında bırakan bir dizi gelişmeler yaşanıyor, ne yazık ki.
İddialar birbiri ardına havada uçuşurken, özellikle FETÖ borsası iddiaları kamuoyunda büyük yankı buluyor. İddiaların merkezindeki yargı mensuplarına yönelik tepkiler var.
Adalet Bakanlığı ile Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK), bu duruma müdahale etmekte zorlanıyor. Başkentin gizli mahfillerinde FETÖ borsası iddialarının içeriği tartışılırken, farklı adresler işaret ediliyor.
Daha birkaç gün önce, İstanbul Adliye’sinde görevli savcılar haklarındaki usulsüzlük ve FETÖ borsası iddiaları kapsamında görevden el çektirildiler, açığa alındılar.
Bu gözle bakıldığında FETÖ’yle mücadelede tünelin ucu karanlık.
Karanlık yolda önemli bir kilometre taşı var: İzmir.
17-25 Aralık sürecinden sonra, FETÖ lideri Fetullah Gülen’in yaşamının önemli bir bölümünü geçirmesi ve örgütü buradan yönetmesi nedeniyle önemli bir kent İzmir.
Bu süreçte özellikle örgütün mali kaynaklarına yönelik önemli adli soruşturmalar ve operasyonlar burada yürütüldü. Yanı sıra, FETÖ’nün en büyük kumpaslarından birisi olan “askeri casusluk” soruşturmasının gerçek yüzü İzmir’de ortaya çıkarıldı.
Keza ABD ile aramızda büyük diplomatik problem olan din adamı Andrew Brunson’la ilgili adli soruşturmanın adresi yine İzmir Adliyesi’ydi.
Hepsinden önemlisi, 15 Temmuz başarısız darbe girişimine neden olduğu ifade edilen ve Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki FETÖ mensuplarının temizlenmesini sağlayacak adli soruşturmaların bir ayağı İzmir’de başlatılmıştı.
Buna karşın, FETÖ’nün de örgüte ağır darbeler vuran İzmir Adliyesi ile hesaplaşması vardı.
İdari olarak Ankara’nın uzağında olsa da yine önemli adli soruşturmaların yapıldığı İzmir Adliyesi’nde bir süredir kazan kaynıyor. Hâkim ve savcılar sıkıntılı günler geçiriyor.
Son olarak geçen Temmuz’da Adalet Bakanlığı Müsteşar yardımcısıyken HSK tarafından İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na atanan Ömer Faruk Aydıner, görevinde henüz bir yılını doldurmadan yine HSK’ca görevden alındı. Kurul, yeni atamada Aydıner’i Yargıtay’a üye yaptı.
Aydıner, göreve başladıktan sonra geçen Eylül’de adliyedeki savcıların iş bölümü arasında bir dizi düzenleme yaptı. Bu düzenleme çerçevesinde özellikle FETÖ soruşturmalarına bakan savcıların tasfiye edildiği iddiaları gündeme geldi.
Savcılık, geçtiğimiz günlerde kamuoyu gündemindeki FETÖ borsası konusunda önemli bir iddianame hazırladı. Bu iddianamede, bazı siyasiler ile yargı ve emniyet mensuplarıyla ilgili FETÖ soruşturmalarında para karşılığında farklı kararlar alındığı uygulamalar gerçekleştirildiği yönünde ağır iddialar vardı.
Hatta başka bir iddiada ise, yine yürütülen başka bir FETÖ dosyasında Ankara’da görevli oldukça etkili ve yetkili üst düzey bir bürokratın isminin geçtiği idi. Bu bürokratın ismi, dosyadan çıkartılmıştı.
Başsavcı Aydıner’in bu süreçten sonra görevden alınması dikkat çekiyor.
İzmir Cumhuriyet Başsavcısı’nın görevden alınmasının üzerinden bugün itibarıyla altı hafta geçti. HSK, bu süre içinde İzmir’e henüz başsavcı atayamadı.
Kulislere yansıyan bilgilere göre; HSK, birkaç üst düzey yargı mensubuna İzmir Başsavcılığı’nı teklif etti, ancak olumlu yanıt alamadı. Elbette, henüz yapılamayan atamanın tek gerekçesi teklifin geri çevrilmesi değil.
Asıl önemlisi, HSK içindeki grupların atanacak isim üzerinde anlaşamaması. Baskın gruplar, kendi adamlarının bu göreve getirilmesinin kulisini devlet katında yapıyorlar.
Bugüne kadar bunu hiçbir grup başaramadı.
Oysa, geride kalan sürede bu uygulamanın kötü örnekleriyle ilgili fazlaca örnek var.
Bakalım, bu süreç ne kadar uzayacak? HSK, İzmir’e hangi dengeleri gözeterek kimi atayacak?
Hep birlikte göreceğiz.