Batı medyasına göre Türkiye'de 31 Mart'ta yapılan yerel seçimler bir "domino" etkisi gösterecek. Örneğin New York Times'a göre; ülkeyi ayrıştırıcı büyük bir siyasi güçle yöneten Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yerelde kaybetmeye başlaması peşpeşe yenilgileri gündeme getirecek. Aynı gazete şöyle diyor;
"Hükümet yanlısı köşe yazarları bile belediyelerde yolsuzluk ve kayırmacılığın seçmenleri iktidar partisinden uzaklayştırdığı uyarısında bulundu. Bu seçimler Erdoğan için ulusal çapta ilk referandum özelliğindeydi. Türkiye ekonomisi Haziran'dan beri ilk defa resesyona sürüklendi."
Aslında İstanbul ısrarı ilginç ve tartışılır. AKP; özellikle kendi tabının konsolide etmek, kendisine yakın dernek,vakıf,tarikat ve cemaatlerin desteğini sürdürebilmek için İstanbul Büyükşehir belediyesinin olanaklarını kullanıyor.
İstanbul Büyükşehir belediyesinin 2018 bütçesi 42,6 milyar liraydı. Bunun dışında hazine garantili borçlanmalar yoluyla belediyeye yurt dışından kaynak girişi 22,9 milyar Dolar. 2018 sonu rakamlarıyla İstanbul Büyükşehir belediyesinin toplam borcu da bu.
İstanbul'un kendi rant kaynakları dışında her yıl Türkiye bütçesinin yüzde 5'i büyüklüğünde bir rakamı sömürmesi AKP'nin İstanbul için birinci ön koşulu. Bu büyük çıkar grubunun İstanbul'dan ve yaratılan bu büyük ranttan vaz geçmesi mümkün görünmüyor.
Özellikle partinin Siyasal İslamcı yani halk tabiriyle Şeriatçı işbirlikcilerine akıttığı kaynağın yüzde 70'i İstanbul Büyükşehir belediyesinin kaynakları.
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin STK okul-yurt-faaliyet raporu adı altında hazırladığı resmi bir rapor var. bu rapora göre belediyenin Sivil toplum Kuruluşu olarak gördüğü, resmi ve gayri resmi yardıma boğduğu vakıfların en önde geleni şunlar;
"Ensar, TÜRGEV,TÜGVA, Aziz Mahmud Hüdayi"
Sadece bu 4 kuruluşa aktardığı para 847 milyon 592 bin lira (tabi yanına ufak tefek okul ve spor salonu da eklenmiş).
TÜRGEV'in kurucusu Bilal Erdoğan, TÜGVA'nın kurucusu Sümeyye Erdoğan.
2018 yılı ve öncesini kapsayan tabloda aslan payı 74,3 milyon TL ile TÜGAV'ın. Onu 51,6 milyon lira ile TÜRGEV, 29,8 milyon lira Ensar Vakfı (Hani şu küçük çocuklara toplu tecavüz edenlerin vakfı) izliyor. Ayrıca İstanbul büyükşehir belediyesinin en çok yardım alan vakıf mütevelli heyetinde Bilal Erdoğan'ın da bulunduğu Okçular Vakfı. Bunu da küçük bir farkla 16,5 milyon TL ile Nakşibendilerin önde gelen ismi Ahmet Hamdi Topbaş'ın sahibi olduğu Aziz Mahmud Hüdayi vakfı izliyor (Sol gazetesinin ve Sözcü gazetesi yazarı Ciğdem Toker'in Şubat 2019'da yaptıkları haberlere dikkat).
Devamı var mı var...
İBB'nin 74,3 milyon lira ile destek verdiği TÜGVA'nın yüksek istişare kurulunda Bilal Erdoğan; TÜRGEV'in yönetiminde ise İBB eski başkanı Mevlüt Uysal var. kusa adı T3 olan Türkiye Teknoloji Takımı Vakfının mütevelli heyeti başkanı ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı Selçuk Bayraktar.
Tekrar söylüyorum İstanbul'un toplam borcu 22,9 milyar dolar. Bu paraya bir İstanbul daha kurulabilirdi. Ancak İstanbul yağmalandı, soyuldu, çırıl çıplak bırakıldı.
Birinin halifelik rüyası gördüğü ve payitaht olarak kabul ettiği İstanbul AKP için olmazsa olmaz. Myanmar'dan Sudan'a kadar; Somali'den Pakistan'a kadar kurulan bir büyük network'ün başlangıç noktası İstanbul'dur.
Sadece son 16 yılda İstanbul'un gayrimenkul ve arsa rantı üzerinden soyulmasının bu halka faturası yaklaşık 300 milyar dolar'dır.
Onun için AKP İstanbul'u bırakmayacak, bırakamaz, bıraktırmazlar...
Ankara'da konuşulan son senaryo ise şu;
"Erdoğan İstanbul için Türkiye'yi yakabilir. Domino etkisin kırabilmek için Türkiye'yi yeniden bir seçime sürükleyebilir. Bu seçenek masada tartışılıyor."
Peki erken seçimi ilan edecek kim sorusuna ise Ankara bürokrasisinden gülümseyerek bir yanıt geliyor;
"Tabi ki Devlet Bahçeli. İktidarın can simidi ve stepnesi şu an görev bekliyor...!"