Irak’ın; Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile 2013'ten beri doğrudan ham petrol ticareti yaparak, iki ülke arasında imzalanan sözleşmeyi ihlal ettiği gerekçesi ile Türkiye hakkında Paris merkezli Uluslararası Ticaret Odası Tahkim Merkezi (ICC) nezdinde açtığı dava, 23 Mart’ta sonuçlandı.
Kararı Irak Enerji Bakanlığı açıkladı ve Türkiye’nin 25 Mart itibariyle Ceyhan boru hattı üzerinden ham petrol sevkiyatını durduğunu ilan etti.
ICC’nin verdiği “bir karar”, birbirine zıt “iki farklı yorumla” iç kamuoyuna yansıdı.
Muhalif medya aynı haberi “Türkiye, Irak’a 1.4 milyar dolar tazminat ödeyecek”; AKP yanlısı medya ise “Irak, Türkiye’ye tazminat ödeyecek” başlıklarıyla duyurdu.
İki haber de doğruydu, içerikler eksikti.
Türkiye Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı tazminata itiraz etmediğini açıklarken; tazminatı kimin, hangi koşullarda, nereye ödeyeceği sorularını açıkta bıraktı.
Görüştüğüm uluslararası bir enerji uzmanı, Türkiye’nin IKBY yönetimi ile 1.4 milyar dolarlık tazminat ödemesinde “mahsuplaşma” yoluna gidebileceğini belirtiyor.
Türkiye’nin Irak’a açtığı karşı davada ileri sürdüğü tezlerin başında, boru hatlarından taşınan petrolün düşük hacmi ve onlarca yıl öncesine dayanan nakliye ücretlerinin ödenmemesi geliyor.
Türkiye’nin Irak’tan 6 milyar dolar alacağı olduğu ileri sürülüyor.
Tahkim sonrası Irak ve Türkiye arasında yürütülen görüşmelerde tedarik şirketlerine yapılacak ödemelerde hangi bankanın kullanılacağı konusu da görüşülüyor.
Irak, bu güne kadar yapılan petrol ticareti ödemelerinde muhatap banka olan Halkbank’ın devreden çıkartılmasını, Irak Merkez Bankası’nın “yetkilendirilmesini” öneriyor.
* * *
Irak Bağdat yönetiminin, Irak-Türkiye Petrol Boru Hattı anlaşmasına göre ekonomik kullanışlılığını kaybetmemesi için Ceyhan-Kerkük boru hatlarından belli bir miktar petrol gönderme yükümlülüğü bulunuyor.
* * *
Mahkemenin Irak’ın Türkiye aleyhine açtığı davada 5 başlıktan 4’ünü “Kürdistan Bölgesi’nin Irak’ın anayasal bir birimi olduğu gerekçesi ile reddettiği” vurgulanıyor.
Mahkeme ayrıca Kürdistan Bölgesi’nin, Ceyhan petrol boru hattını kullanma ve depolama hakkı bulunduğuna ve Türkiye’nin yalnızca “yükleme ihlali” bulunduğuna hükmetti.
Türkiye; Irak-Türkiye Petrol Boru Hattı üzerinden petrol ihracatı planında yer alan miktara uymadığı gerekçesi ile de Irak'a karşı açtığı davayı kazandı.
Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı geçtiğimiz Salı günü yaptığı açıklamada davanın aslında; Irak Merkezi Hükûmeti (Bağdat) ve IKBY (Erbil) arasında Irak Anayasası’nda yer alan “petrol gelirlerinin paylaşılması” konusunda süregelen uyuşmazlığın bir yansıması olduğunu vurguladı.
* * *
Erbil merkezli yayın kuruluşu Rudaw, Londra merkezli Middle East Eye (MEE)’den alıntılanan haberinde, Bağdat’ın zafer ilan etmekte erken davrandığını yazdı.
MEE'a göre, Bağdat yetkilileri mahkeme kararının tüm yönlerini açıklamadı.
Aynı haberde Batılı bir uzmanın; “Iraklılar, 1973’teki Irak-Türkiye Petrol Boru Hattı anlaşmasını petrolü depolama, nakliye, münhasır kullanım, erişim talebi ve yükleme olmak üzere beş başlıkta ihlal ettiği gerekçesi ile Türkiye'ye dava açtı. Irak yalnızca "yükleme bölümü” ile ilgili şikayeti kazandı” sözlerine yer veriliyor.
* * *
Irak Hükümeti’nin Türkiye'ye karşı açtığı davanın seyri şöyle olmuştu:
Irak 2014-2018 dönemine ilişkin; “petrol satış gelirlerine verilen zarar” gerekçesi ile 33 milyar dolar tazminat talep etti.
İhlalin bir parçası olarak mahkeme, Türkiye'nin petrol nakliyesi için daha fazla para alıp almadığını veya petrol fiyatlarında olağandışı bir indirim alıp almadığını değerlendirerek Irak lehine karar verdi.
Yine Irak 2018-2022 dönemi için de Türkiye’den Kürt Bölgesi üzerinden ihraç edilen tüm petrol için 58 milyar dolar tazminat talep etti.
Henüz davanın ikinci bölümü sonuçlanmadı.
Bu davadan da ilk dilime yakın bir tazminat kararı çıkması kuvvetli olasılık…
MEE kaynağı, mahkemenin neden sadece “yükleme” başlığında Irak’ı haklı bulduğunun gerekçesini ise şu sözlerle açıklıyor:
"Mahkeme, Türkiye'nin anlaşmayı sadece yükleme bölümünde ihlal ettiğine karar verdi. Bunun nedeni, Türkiye'nin Irak Kürdistan Bölgesi Yönetimi’nin talebiyle petrol taşıyarak gemilere (Mersin Limanı’ndan) yüklemesidir. Çünkü 2010’da yenilenen Irak-Türkiye Petrol Boru Hattı anlaşması, petrol ticaretinde yalnızca Irak Petrol Bakanlığı'na bağlı SOMO'yu yetkili kılıyor."
Anlaşmaya göre Irak'ın göndermesi gereken minimum petrol miktarı 2014 yılında açılan dava kayıtlarına şöyle geçmiş:
2010 yılında 22 milyon ton
2011 yılında 27 milyon ton
2012 yılında 32 milyon ton
2013 yılında 35 milyon ton
Mahkeme, anlaşma şartlarına uymadığı gerekçesiyle Irak’ın Türkiye'ye 600 milyon dolar tazminat ödemesi gerektiği yönünde Ankara’nın lehine karar verdi.
Açıklamada ayrıca 1973 yılından beri Irak-Türkiye Petrol Boru Hattı Sistemi'ni çalışır durumda tutmak için Türkiye’nin milyarlarca dolarlık harcama yaptığı kaydedildi.
Nisan ayı başından bu yana Ankara-Bağdat-Erbil hattında, gerek devletler düzeyinde gerekse de bölgede yatırımları bulunan uluslararası enerji şirketlerinin katılımıyla süren müzakereler; 2005 yılında kabul edilen ancak bugüne değin işlerlik kazanmayan Irak Anayasası’nın ilgili maddesini masanın üzerine çıkardı.
Irak Federal Devleti Anayasası’nın 106’ıncı maddesine göre ülkenin toplam petrol gelirlerinden Kürt Bölgesi’ne yüzde 17 pay verilmesi öngörülüyor.
Bu konuyla ilgili gelişmeleri aktaran Rudaw sitesinde yayımlanan haber,, Irak Devlet Başkanı Muhammed Şiya –Es Sudani ve IKBY Başkanı Mesrur Barzani’nin 4 Nisan 2023 tarihinde imzaladığı petrol gelirlerinin paylaşımı anlaşması, “Tarihi Anlaşma” başlığı ile verildi.
* * *
6 Nisan’da da Irak Hükümet Sözcüsü Basım Awadi’nin görüşleri Kürt basında yer buldu.
2003’de devrilen Saddam rejiminin Irak Kürt Bölgesi’nden çekildiği 1991'den bu yana, iki yönetim arasındaki en önemli anlaşma olduğunu söyleyen Awadi şöyle devam ediyor:
“Paris'teki tahkim mahkemesinin kararından sonra Türkiye Kürdistan’dan petrol akışını durdurdu. Bu büyük sorun tabi. Biz federal hükümet olarak Kürdistan Bölgesi'nin bu şekilde zarar görmesini elbette istemiyoruz. Çünkü Kürdistan Bölgesi Irak'ın bir parçasıdır ve biz de zarar ediyoruz. Çünkü Kürdistan Bölgesi’nin geliri Irak gelirinin bir parçasıdır.”
Kürt Bölgesi’nin ihraç ettiği günlük 400 bin varil petrolün gelirini, “bütçe karşılığında” federal hükümete (Bağdat yönetimine) devretmeyi kabul ettiğini hatırlatan Awadi, bütçe konusunda görevlerini yerine getirmenin de Bağdat hükümetinin yasal, ahlaki ve ulusal görevi olduğunu söylüyor.
Bağdat’ta varılan ikili anlaşmayla,Türkiye’nin de konumu hukuki güvenceye kavuşacak.
Irak ile petrol ticaretinden ne kazandı, ne kaybetti, hangi şirketler devrede; “ahlaki, yasal ve ulusal çerçeve” içinde belirginleşecek