Bütün mesele insan hayatına değer veren bir sistem kurmak. ‘Her şeyden önce insan’ diyen bir düzen oluşturmak.
Evde, okulda, sokakta, trafikte, iş yerinde… Her yerde… Önce can...
Yani hayatı kutsamak.
Depremde bunu bir kez daha acı bir şekilde deneyimledik. Bedeli ağır oldu. Fay hatlarının üzerindeki bir coğrafyada yaşıyoruz; depremin geleceği belli, buna rağmen önlem almıyoruz.
Deprem vurdu ve maalesef yıktı. Sorun 1: Binalar sağlam değil. Altında kaldık.
Sorun 2: Sürekli imar afları çıkmış; yani sistem çürük. Öncesinde tedbirsiziz.
Ve 3: Afet sonrasında da hiç organize olamadık. Geciktik; yetişemedik. Gerçek bu.
AFAD sınıfta kaldı, eski Kızılay’ın yerinde yeller esiyor. Afet bölgesinde kesintisiz iletişim sağlanamadı. Arama kurtarma ve yardım çalışmaları zamanında başlayamadı.
Devleti eleştirmek değil mesele; devleti yönetenlerin hazırlıksız ve yetersiz olduğunu görmek. Soruna ilişkin 4.tespitin adı LİYAKAT. Yani görevlendirme ve atamalarda işi ehline vermek. Hayır. Olmadı. Bu yapılmadı. Eş/dost/akraba/partili kriterleri geçerli olduğu için ağır bir fatura çıktı.
Bunlar durum tespiti. Gazetecinin görevi budur: Halkın ihtiyaçlarını görmek, sesini duymak ve duyurmak. Devleti yönetenlerin hatası, eksiği varsa dile getirmek. Yapmadı demiyoruz. Yapılamadı. Nedenini sorguluyoruz. Bir daha olmasın, bir daha yaşanmasın diye.
Geç kalındı. Bu yadsınamaz bir tespittir.
Bu hataları gidermek sonraki afetler için gereken tedbirleri almaktır. Başta İstanbul olmak üzere gelmekte olan büyük depremlere hazırlanmaktır. Büyük fotoğrafa bakınca… ‘tek adam’a dayalı bir sistem nedeniyle inisiyatif alamayan bürokratlar, kendiliğinden harekete geçemeyen görevliler ve hatta bakanlar. Adeta ‘Talimat Cumhuriyeti’ olmuşuz. Oysa insanı merkeze alan modern bir devlet mekanizması makine gibi kendiliğinden işler. Herkesin ne yapacağı önceden bellidir. Hele böylesi ‘olacağı önceden bilinen bir deprem’ söz konusu ise.
Ve panik içinde alınan yanlış kararlar. İnternet kesintisi. İletişimin kısıtlanması, vahimdi.
Neyse ki; dönüldü. Üniversitelerin kapatılması. Bir başka büyük yanlış, tıpkı pandemideki gibi ilk önce eğitimden vazgeçildi.
Üniversitelerin kapatılmasından vazgeçilmelidir.
Tek tesellimiz var: HALKIMIZ.
Halkımızla gurur duyuyoruz. Büyük bir halk bizimki. Fedakar, çalışkan, duyarlı ve dayanışmacı bir halk. Seferberlik duygusu ile deprem bölgesine akın eden, yardım gönderen insanımız.
Bu depremde ayrıca dünyanın bizim acımızı hissettiğini, bizimle beraber yas tuttuklarını ve dayanışma içine girdiklerini gördük. Bunu unutmayacağız.