Çok ayılıp bayıldığımdan değil, eski gücünü yitirmesine rağmen dünya siyasetinde hala etkili olmasından ötürü ilgiliyim. Her gelişme bizi de etkileyecek kuşkusuz, olumlu ya da olumsuz anlamda. Büyük bir emperyal güç olan İngiliz monarşisindeki yeni dönemin ne tür siyasal gelişmelere yol açacağını bu yüzden merak ediyorum tabii ki.
Bakalım Charles’ın Kral olması cumhuriyet tartışmalarını yeniden hızlandıracak ya da uzun zamandır beklenen, ancak, yaygın kanıya göre Kraliçe Elizabeth sayesinde varlığını sürdüren İngiliz Milletler Topluluğu’nun (Commonwealth of Nations) dağılmasına yol açacak mı?
Bunlar elbette sadece Birleşik Krallık’ı ilgilendiren konular değil, 56 üyeli İngiliz Milletler Topluluğu’nda 2,5 milyar insan yaşıyor. Dağılma bu kadar insanın da bağımsızlaşması demek elbette. Bu arada Commonwealth üyesi 36 ülke cumhuriyetle yönetiliyor, beşi, Brunei, Lesotho, Malezya, Eswatini, Tonga kendi hükümdarlarına sahip.
Dağılır mı gerçekten peki? Kimilerine göre pek ala mümkün. Bu konuda çokça tahminler yapılacak elbette. Taraflar uzun zamandır bu tartışmayı sürdürüyorlar aslında. Topluluğu Kraliyet’in mirası olarak görüp savunanlar olduğu gibi imparatorluğun sömürgeci geçmişinin bir parçası olduğunu düşünüp dağılmasını isteyenler de var.
Dağılır fikri ağır basıyor
Kate Williams, bir İngiliz tarihçisi, CNN'e yaptığı açıklamada üye ülkelerin bir çoğunda cumhuriyet ilan edilmesi, bazılarının da yeni ittifaklar içine girmesi nedeniyle İngiliz Milletler Topluluğu'nun Kral Charles yönetiminde "parçalanmasını" beklediğini söylüyor açıkça. Bir başka İngiliz tarihçisi Andrew Roberts, Daily Mail gazetesinde biraz daha temkinli yazmış. "Cumhuriyetçilik için “gelir ve gider" diyor. 1960'lar ile 70'lerde Kanada'da, 1990'larda Avustralya'da bunun gündeme geldiğini, kölelik tazminatı isteyen Karayipler'de de halen mevcut olduğunu yazdı. O da Topluluk’un dağılmasının kaçınılmaz olmadığını söyleyenlerden. (Bkz: https://www.dailymail.co.uk/debate/article-11200393/King-Charles-not-delay-tour-Commonwealth-writes-leading-historian-ANDREW-ROBERTS.html).
Topluluk için en büyük “tehdit” gerçekten de Karayipler’den geliyor. İngiltere hükümdarı, bölgedeki bir çok ülkenin “devlet Başkanı” bilindiği gibi. Barbuda Başbakanı Gaston Browne üç yıl içinde cumhuriyet olup olmama konusunda referanduma gitmeyi planladığını açıklamıştı yakınlarda. Browne, "Bu, hükümdara karşı herhangi bir saygısızlığı temsil etmiyor" deme ihtiyacını neden duymuş bilemem ama girişimin gerçekten egemen bir ulus olma yolunda bağımsızlık için atılan son bir adım olduğunu söylemesi çok iyi yine de.
Geçen yıl Barbados yaklaşık 30 yıl sonra cumhuriyet ilan eden ilk ülke olmuştu. Kraliçe’nin Devlet Başkanlığı’nı iptal eden ülke halen Commonwealth’de kalmayı sürdürüyor tabii. Jamaika da 2025'e kadar referandum yapabileceğinin işaretlerini veriyor. Ülke basını Kraliçe’nin ölümünün Topluluk’tan kopuşu kolaylaştıracağını yazdı.
Avustralya’nın kararı
“Kalalım” diyenler de var tabii. Daha önce iki defa düzenlenen referandumdan Birleşik Krallık’ta kalma kararı çıkan Avustralya’da “aşırı cumhuriyetçi” olarak bilinen Başbakan Anthony Albanese yeni bir referandum yapma fikrinden vazgeçti nedense. Çok şaşırtıcı gerçekten. “Kraliçe’ye duyduğu saygıdan” ötürü yeniden Başbakan seçilinceye kadar “anayasal değişiklik” peşinde olmayacakmış. Yani, bir sonraki seçimde bir kez daha Başbakan seçilirse o zaman referandum gelebilir demek istiyor herhalde.
İngiliz Milletler Topluluğu’nu yönetenler olası tehlikenin farkındalar. O nedenle “modernleşme” sayılacak adımlar attılar. Bunlardan en önemlisi Topluluk başkanının, yani hükümdarın kalıcı olmadığı kararıydı tabii. Ama buna rağmen Kral Charles’ın başkanlığı üstlenmiş olması alınan kararın ciddiyetini sorgulatıyor haliyle.
Topluluk, Kral Charles’ın hükümdarlığı altında da devam edecek belki ama ne kadar uzun sürer bu, kestirmek zor bunu.
Ayrılmayı, bağımsızlığı isteyen halklar ellerini çabuk tutarlarsa bakarsınız hemen olur.
Ne de iyi olur.