Macaristan’da aşırı sağcı Başbakan Viktor Orban yapılan seçimleri ezici bir çoğunlukla kazanarak dördüncü kez iktidar oldu. Altı partiden oluşan Orban karşıtı muhalif blokun başarılı olamadığı seçimlerde asıl yenilen çok açıktır ki Avrupa Birliği’dir.
Beyefendi de çok sevindi
Sonuca Orban taraftarları ile birlikte Recep Tayyip Erdoğan da çok sevindi, görmüşsünüzdür. AKP Genel Başkanı, Türkiye’deki AKP karşıtı altı partili muhalif bloka Macaristan seçimlerini anımsatarak yapılacak seçimde başarılı olamayacaklarını ima etti, bilindiği gibi. Erdoğan ile benzerlerinin çok iyi bildikleri ama nedense dile getirmedikleri gerçeği, yani Macaristan’da Orban’a yararlı hale getirilmiş adil olmayan bir seçim sistemi ile devlet kontrolünde bir medya bulunduğunu anımsatalım öncelikle. Macaristan Türkiye’ye çok benziyor gerçekten de.
Şimdi şunun altını bir çizelim; Orban iktidarı boyunca Macarların yaşam standartlarını yükseltmeyi başardı. Binlerce yeni istihdam oluşturduğu da bir gerçek. Aynı zamanda varlıkları Orban iktidarına bağlı olan çıkar grupları da yarattı. Bu kesimler için Orban’ın kaybetmesi, sahip oldukları her şeyin kaybı anlamına geliyor. Seçimlerde ellerinden gelenin fazlasını yapmalarının nedeni budur. Bizde de benzeri bir kesimin olduğunu söylemeye gerek yok.
İşine gelince sosyalizmi hatırladı
Orban, her sağcı gibi, fırsatları iyi değerlendiren bir lider. İlkelerinden, savunduklarından vazgeçmek kolay bu tipler için. Adil olmayan bir seçim sistemi getirdi, medyayı devlete bağladı ama bunlar kazanması içi yetmezdi elbette. Özel sermaye savunuculuğunu kısa bir süre için unutup, sosyalizm döneminin uygulamalarına da başvurdu bu yüzden. Seçimlere az bir zaman kala, tıpkı sosyalizm döneminde olduğu gibi gaz fiyatlarını sabitledi örneğin. Yine sosyalizm döneminde olduğu gibi un, şeker, yağ, tavuk fiyatlarına tavan getirdi, benzini araç sahiplerine piyasa fiyatlarının altında sattı. Orban’ın sosyalist uygulaması sayesinde yakıt fiyatlarının yükselmediği tek ülke Macaristan oldu.
Sosyalizmin sona erişinden yani 1989'dan sonra Macar hükümetlerinin neo-liberal politikalar uygulaması on milyon nüfuslu Macaristan'a pahalıya patlamıştı. Bir milyon işsiz yaratılmış, ülke üretimi şoke edici bir hızla düşmüş, yoksulluk artmıştı. Orban hükümeti, bu politikaları popülist kimi uygulamalarla kabul edilebilir hale getirmeye çalıştı. Ülke, küresel anlamda yaşanan krizden etkilendiğinde büyük işverenler için vergi indirimi yaparken kararlı bir neoliberal, 200 bine yaklaşan sayıda kır yoksulu için asgari ücretle istihdam yaratırken gönülsüzce bir sosyalist gibi davrandı. Asgari ücreti 1989'dan bu yana ilk kez 2018'de asgari geçim seviyesini geçene kadar her yıl istikrarlı bir şekilde artırdı. Son seçime hazırlanırken, bir kez daha yüzde 20 oranında yükseltti. Üç ya da daha fazla çocuğu olan aileleri 2012'den beri kişisel gelir vergisinden (PIT) fiilen muaf tuttu. 2019'dan bu yana, aileler araba satın almak, ev inşa etmek veya satın almak için büyük krediler alma şansına kavuştu.
Destek aldı, sertleşti
Sosyalizm esintili aile yanlısı politika siyasal yaşamda bu politikaları uygulamaktan sorumlu Bakan Katalin Novak’ın ülkenin ilk kadın cumhurbaşkanı olmasına da yol açtı. Ülkede sosyalizm döneminin avantajlarını anımsayanların oyuna talip olan, bu nedenle de neo - liberal politikalara popülist kılıf geçiren Orban, bu politikalarla kazandığı destekle ırkçı, cinsel tercihlere saygısız tutumlarını daha da arttırdı. Seçimler sırasında ülkenin dört bir köşesinde bir Rus anne ile kızının fotoğraflarını “Macar çocuklarını” koruma adı altında ırkçı amaçlarla kullandı. Seçim kampanyası boyunca yine aynı gerekçeyle LGBTİ karşıtı söylemini daha da yükseltti.
Tüm bunlar karşısında Orban muhalifi altı parti ciddi bir alternatifi sunamadı. Ayrıca Macar seçmeni söz konusu partileri, Orban’ın büyük bir sahtekarlıkla uyguladığı sosyalizmden çalma uygulamalarına karşı çıktıkları için ülkeye çok pahalıya mal olan neo-liberal politikaların savunucusu kabul etti. Bu nedenle de kendi çıkarlarına uygun olduğu için AB karşıtı, güçlü bir lidere, yani Orban’a oy vermeyi seçti.
Yeni tür bir sağcı Viktor Orban. Neo liberal politikaları AB karşıtı olarak da savunmanın mümkün olduğuna inandırdı Macarları. Sosyalizmin “halk yararına” uygulamalarını, elbette çıkarı için kullanmaktan çekinmedi. Benzeri tutumu bir dönemler Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de aldığını anımsayalım.
Macaristan’da alınan sonuç, Türkiye’deki altı partinin oluşturduğu bloktan çok Recep Tayyip Erdoğan açısından derslerle doludur. AKP Genel Başkanı da işine geldiğinde “halkçı/devletçi” işine geldiğinde de sermaye yanlısı olabilmekte pek mahir, Orban gibi. Ayyaş da diyebilir, Anıtkabir defterinde övgüler de düzebilir, AB’ye küfredip Avrupa değerlerini savunan Orban gibi.
Bu benzerliğin Türkiye’de Erdoğan’ın işine yarayıp yaramayacağını göreceğiz tabii.