Durmuş bir saat bile günde en az iki kez doğruyu gösterir. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı tebrik ediyorum. Günümüz medyasına bu kadar doğru bir saptama ile yaklaşmış olması bir gazeteci olarak beni mutlu etti, bana onur verdi.
Ne dedi sayın Erdoğan;
“Yalan ve manipülatif haberlere tevessül etmek. Muhatabına saygısızlık etmeninin yanında, bireyin doğru haber alma hakkını da ihlal etmektir. Hepimizin üzerine titrediği medya özgürlüğü işte bunun için vardır. İnandırıcılığını ve itibarını kaybetmiş bir medya açık söylüyorum ne topluma ne de insanlığa hiçbir faydası olamaz. Takipçilerinin nezdinde güven erozyonuna uğrayan bir basın kuruluşu öncelikle o meslek mensupları için ağır bir yüktür. Demokrasilerde 4. kuvvet olarak nitelendirilen medya siyaseti dizayn etmenin, muarızlarını imha etmenin bir aracı haline dönüştürülmemelidir”.
Ne güzel konuşmuş değil mi…
Ancak işi biraz deştiğinizde AKP iktidarının en büyük yapılarından ve ürünlerinden biri olan “Yandaş Medya”’yı böyle güzel tarif etmesi için onu ne zorladı ne acaba.
Çamurlaşan, saldırgan, kişi hak ve özgürlüklerini zerre kadar tınmayan, toplumun bütün değerlerine birilerine yaranmak adına acımasızca saldıran; kimine göre, zift, kimine göre çamur, kimine göre alçak medya.
Örneğin; (herşeye rağmen ona yapılan saldırı insanlık onuruna aykırıdır, her ne kadar bu sözleri söyleyen kişinin insanlık onuruyla bir alakası olmadığı izlenimini verse bile) sözünü edeceğim kişi; Akit Gazetesi Haber Müdürü Murat Alan. TSK’daki generaller için "Erdoğan'ın arkasında oynaya oynaya eşek gibi saf tutacaklar" dedi. Genel yayın Yönetmenlerinin Cumhurbaşkanının uçağından inmediği, bir köşe yazarı hastalanınca; her gün hakaret ve küfür edilen ordunun genelkurmay başkanının (Hulusi Akar) gidip geçmiş olsun ziyaretinde bulunup önünde el pençe divan durduğu Akit gazetesi (müstahak demek isterdim ama Mustafa Kemal’in askerlerinin hala var olduğu bir kuruma böyle demeyi içime sindiremem).
İtibarsız gazetecilik ve inandırıcılığı olmayan böyle bir şey işte…
“Generallerin Yahudi damatları” gibi haber, “Mezhebi geniş generaller” gibi benzetmeler yapmaya utanmayan bir geçmişi var Akit gazetesinin. Sözde tarihçi Kadir Mısıroğlu’nun; “10 Kasım’da saat tam 9’u 5 geçe kenefe gidin” sözünü internet sitesinde manşet yaptı bu utanmaz paçavra. Büyük önder Atatürk için “Atatürk O. Ç.” diye yazacak kadar alçaklaştı bu pespayeler.
Doğru; böyle bir yayın organının ne topluma ne de insanlığa hiç bir faydası olamaz. Ama sayın Cumhurbaşkanını 13. Uçağından asla inmezler (Valla ben bu uçağın sadece fotoğraflarını gördüm. 28 yıldır bu meslekteyim, gazetelerin çoğunda ve televizyonlarda çalıştım, sürekli basın kartı sahibiyim, parlamento muhabirliği yaptım ama 1001 odalı sarayı bile göremedim; çünkü bize yasak. AKP binası da yasak. Şimdilik Meclis serbest. Ama olsun Anıtkabir bize yetiyor).
Bağımsız gazeteci örgütleri (Bianet ve sınır tanımayan gazeteciler örgütü) Türkiye’deki medyaya ışık tutmuşlar. Yandaş medyanın insanlara nasıl tuzak kurduklarını, nasıl çamur attıklarını, hangi kirli operasyonlarda kullanıldığını ortaya koydu.
Bugünkü medyanın yüzde 90’i doğrudan iktidarın ve dolayısıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın emrindedir. İsterseniz isimlerini yazayım siz karar verin;
Yandaş Gazeteler: Sabah, Hürriyet, Posta, Türkiye, Milliyet, Takvim, Yeni Şafak, Güneş, Akşam, Star, Yeni Birlik, karar, Gazete harbi, Milat, Diriliş Postası, Yeni Akit, Yeni Asır, Doğru haber, İstiklal, Söz, Aydınlık, Habertürk (kapatıldı ama Web’de devam ediyor)”.
Sahipleri kim dersem tahmin ederseniz; “Zirve holding, Kalyon İnşaat, Demirören grubu, İhlas holding, Albayraklar, Sancak grubu”. Yani hükümetten en çok ihale alan, İddia’yı tüm geliriyle kapatan, özelleştirmelerde aslan payını cebine atan, devletin koca BMC ve tank-palet fabrikasını fındık fıstık fiyatına kapatıp Katar’lılara satanlar.
Doğan Medya Grubunun alımıyla büyüyen Demirören Grubu, Doğuş, Ciner, Albayrak, Kalyon, İhlas grupları ve Ethem Sancak'a ait şirketler; inşaat, enerji, maden, turizm, telekomünikasyon, bankacılık ve finans alanında da faaliyet gösteriyor. Yani “win-win”.
Peki özgür habercilik yapan gazeteler: “Sözcü, Cumhuriyet, Yeni Çağ, Birgün, Milli Gazete, Korkusuz”.
Bu kadar mı…!
Evet, bu kadar…!
Peki yandaş TV kanalları hangiler: ATV, A Haber,TGRT,360, Beyaz Tv, Kanal 24, Kanal 7, Ülke TV, TV Net, Hilal TV, Semerkand TV, FM TV, Yeni Akit TV, TRT, CNN Türk, Kanal D, Star TV, Habertürk TV, Show TV, Bloomberg TV, NTV, Bengitürk TV, Global TV, TV 100, Ulusal Kanal (Ne yazık ki)”.
Peki özgür yayıncılıkla ayakta kalmaya çalışan kanallar hangisi: “Halk TV, KRT, TELE 1, TV5, Yol Tv, Cem TV”.
Bu kadar mı…?
Evet bu kadar…!
CHP ve MHP’ye kaset kumpasları kuran, Türk Silahlı Kuvvetlerini Ergenekon-Balyoz gibi kumpas operasyonlar ile darmadağın eden, yaptıkları alçakça iftiralarla generalleri ve subayları intihara zorlayan, parasız kaldıkça devletin kamu bankası genel müdürünü arayıp; “2 milyon gönder Süleyman” diyecek kadar arsız ve ahlaksız, siyasi iktidar aracılığıyla öksüz ve yetimin hakkını bir sülük gibi emen bir yandaş medyaya ne denir;
“İnandırıcılığını ve itibarını kaybetmiş bir medyanın ne topluma ne de insanlığa faydası olamaz…!”
Yaşamımda ilk kez size teşekkür ediyorum sayın Recep Tayyip Erdoğan. Her ne kadar medyanın kirlenip yandaşlığa dönmesinde, sahiplerini sadece devletten beslenen parazitlerin (sizin döneminizde) oluşturmasında mevcut iktidarın payını bilsem de, bu itibarsızlığın ve inandırıcılığı kaybetmenin nedeni sizin kurduğunuz parti olsa da;
“Yine de size teşekkür ediyorum…!”
(Not: Sizden rica ediyorum lütfen aşağıdaki şemayı dikkatle inceleyin. Gerekirse paylaşın)