Oluyordu, olmuyordu derken oluverdi… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan ziyaretinden söz ediyorum. Suudi Arabistan Kralı’nın Erdoğan’a Mekke’de bayram namazı davetini ilk kez Lübnan medyası haftalar önce yazmıştı. Aynı günlerde iki ülke arasında yüklü tutarda bir Swap (Para takası) anlaşmasının masada olduğu söylentisi de yayılmıştı.
Dün Cumhurbaşkanı Suudi Arabistan’a uçtu. Beraberinde Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’yi de götürdü. Suudi Kralı’yla bayram namazı olmadı ama Swap’ın hâlâ masada olduğu konuşuluyor.
İki ülke yıllardır Ortadoğu’daki birçok kriz noktasında (Mısır’da, Libya’da, Katar’da…) karşı cephelerdeydi. Şimdi buzlar eriyor. Buzların erimesinde Türkiye’nin, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul konsolosluğunda öldürülmesiyle ilgili dosyayı kapatmasının payı büyük. Erdoğan dün ayağının tozuyla Cidde’de Kral Selman bin Abdülaziz El Suud’un yanı sıra, Suudi Arabistan’ın gerçek yöneticisi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile de bir araya geldi. Malum Selman veya uluslararası medyada bilinen ismiyle MBS, Kaşıkçı cinayetinin şüphelileri arasında yer alıyordu…
Türkiye’nin U dönüşü karşılığında Suudi Arabistan’dan Swap’la şöyle bir 10-15 milyar dolarlık kaynak gelir mi?
Ankara’da Cumhurbaşkanı’nın Suud ziyareti işi için aylardır uğraşıldığı konuşuluyor. 15 milyar dolarlık bir kaynak geleceği yönünde bir beklenti, bir umut olduğu da söylenenler arasında. “Swap ya da başka bir yöntemle…” diye konuşulduğunu duydum. Ekonomi yönetimi, bu kaynağın gelmesi durumunda Türkiye’nin hızla toparlayacağını düşünüyormuş.
Dünya piyasaları yangın yeri, Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) yüksek oranlı faiz artırımları yapacağı beklentisi doların tüm paralar karşısında değer kazanmasına neden oluyor. Euro/Dolar paritesi 1.05’e kadar geriledi, bu son iki yılın en düşük seviyesi. İngiliz parası Sterlin çöküşün eşiğine geldi…
Dünyadaki yangına rağmen içeride ekonomi yönetimi Merkez Bankası rezervlerini ve sermaye kontrollerini kullanarak doları şimdiye kadar 15 TL’nin altında tutmayı başardı. Fakat büyük bir basınç biriktiğini görmemek için de kör olmak gerek. Enflasyon (TÜİK’inki) yüzde 61’i geçti, cari açık milli gelirin yüzde 4’üne dayandı. Taze para girişi olmadan kurdaki istikrar havasının uzun süre devam etmesi mümkün değil…
AKP’nin ileri gelenlerinin de ekonomideki durumdan endişeli olduğu konuşuluyor. İlginç bir kulis bilgisi; Binali Yıldırım ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile enflasyon konusunda bir görüşme gerçekleştirdikleri ve hızlı toparlanma olmazsa iyice zora düşüleceği uyarısı yaptıkları söyleniyor. İddiaya göre Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin vaatlerinin güvenilirliği konusunda endişeler de dile getirilmiş.
Erdoğan’ın bunun üzerine Hazine ve Maliye Bakanı Nebati ile bir görüşme yaptığı söyleniyor. İddiaya göre Nebati, savaş ve küresel fiyat artışları nedeniyle enflasyonu kontrolde zorlandıklarını belirtmiş. Bu görüşmede Swap (Para takası) anlaşması ile Merkez Bankası’nın rezervlerinin desteklenme ihtiyacı da gündeme gelmiş…
Suudi Arabistan ziyareti ekonomiyle ilgili Ankara’nın endişelerinin arttığı bir dönemde gerçekleşiyor. Beklendiği gibi Muhammed Bin Selman Türkiye’ye 15 milyar dolar ihsan eder mi acaba?
Ben, iki ülke arasında bir Swap anlaşması yapılsa bile bu tutarın 800 milyar dolarlık Türkiye ekonomisinin dişinin kovuğuna bile gitmeyeceğini düşünüyorum. Atasözünde dendiği gibi taşıma suyla değirmen dönmez.
Türkiye’nin asıl ihtiyacı 10-15 milyar dolar değil, enflasyonla gerçek mücadele. Enflasyon konusunda ciddi çabanın gösterilmediği ortamda Suudi Arabistan’dan ya da başka bir yerden gelecek 15 milyar dolar kaçınılmaz sonu en fazla bir iki ay geciktirebilir…