İktidar Türkiye’yi hukuk devleti olmaktan çıkardı.
Türkiye’yi hukuk devleti olarak tanımlayan ve hukukun üstünlüğüne dayanan anayasayı hiçe sayarak yoluna devam ediyor.
Bağımsız ve tarafsız olması gereken yargıyı kontrolü altına alan iktidar başta ifade ve basın özgürlüğü olmak üzere anayasal hak ve özgürlükleri de kısıtlamaktan çekinmedi.
Bugün özellikle siyasi nitelikli davalarda verilen kararların hukuki değil siyasi olduğunu bütün dünya biliyor.
Bunun son örneklerinden biri Can Atalay davası.
Hakkındaki hüküm kesinleşmeden milletvekili seçilen Atalay’a ilişkin davanın yasama dönemi sonuna ertelenmesi gerekirken, anayasaya aykırı biçimde milletvekilliği düşürüldü.
Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay hakkındaki davanın ertelenmesi ve Meclis’te milletvekili olarak görevine başlamasına ilişkin kararı yine anayasaya aykırı olarak Yargıtay tarafından “yok hükmünde” sayıldı.
Oysa Anayasa’nın 153 maddesi tartışmaya yer olmayacak çok açık bir hüküm.
Bu madde hükmüne göre Anayasa Mahkemesi kararları her kişi ve kurumu bağlıyor ve hemen uygulanması gerekiyor. Ancak yargı, iktidarın istediği gibi Anayasa Mahkemesi’nin bu kararını
uygulamadı.
Meclis’te olması gereken Can Atalay cezaevinde tutuluyor.
CHP bu anayasa ihlalini ortadan kaldırmak ve Can Atalay’ın milletvekili görevine başlamasını sağlamak üzere Meclis’i olağanüstü toplantıya çağırdı. Meclis Cuma günü Atalay için olağanüstü toplanacak.
MHP bu toplantıya karşı olduğunu açıkladı.
Bakalım AK Parti ne yapacak?
Parti Sözcüsü Ömer Çelik henüz karar vermediklerini açıkladı.
Atalay için yapılacak Meclis toplantısı iktidar için bir hukuk sınavı niteliği taşıyor.
AK Parti, toplantıya katılıp CHP ile birlikte Atalay’ın milletvekili olarak göreve başlaması gerektiği yolunda mı yoksa cezaevinde kalması gerektiği yolunda mı oy kullanacak?
Anayasa’ya göre AK Parti’nin de Atalay lehinde oy kullanması gerekiyor.
Ancak ortağı MHP’nin Atalay konusundaki sert tavrı belli.
MHP Lideri Bahçeli, Atalay’ın serbest bırakılması halinde koalisyonu bozacağına ilişkin sert mesajlar vermişti.
AK Parti’nin anayasayı uygulamak adına bunu göze alması çok kolay gözükmüyor.
Oysa AK Parti ilk iktidar döneminde yanlış bulduğu Anayasa Mahkemesi kararlarını eleştirmiş ancak kararlara uymuştu.
Örneğin Anayasa Mahkemesi’nin ünlü 367 kararına AK Parti sert biçimde karşı çıkmış ve ağır eleştiriler yöneltmişti.
Ancak sonuçta karara uymuştu.
Elbette Anayasa Mahkemesi kararları da eleştirilebilir ancak uygulamak zorunludur.
Bu kez de böyle yapması gerekir.
Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay kararını beğenmemiş olsa da eleştirse de Anayasa’ya göre bu kararın uygulanmasını desteklemek zorundadır.
Türkiye’nin hukuk devletinden uzaklaşması başta Avrupa Konseyi olmak üzere Batı ile ilişkilerini çok olumsuz etkiledi.
Hukuk devleti olmaktan çıkmanın Türkiye’ye, ekonomik, siyasi ve diplomatik maliyeti çok yüksek.
Türkiye çağdaş demokratik, laik, hukuk devletlerinin oluşturduğu çağdaş ülkeler liginden düşmüş durumda.
Türkiye’nin yeniden çağdaş ülkeler topluluğuna katılabilmesi için iktidarın Can Atalay davasından başlayarak hukuksuz uygulamalarını sonlandırması gerekiyor.