Cumhur İttifakı’nın seçim yasasını değiştirme girişimi büyük bir kaygı içinde olduğunu gösteriyor.
Önümüzdeki seçimi kaybedeceği kaygısı taşıdığı için seçim yasasıyla oynayarak iktidarda kalmanın yollarını arıyor. Seçimi kazanacağından emin olsaydı seçim yasasını değiştirmeye yönelmezdi.
İktidarın hazırladığı seçim yasası değişikliği, iktidar bloğunun Meclis’te çoğunluğu elde etmesini hedefleyen hükümler taşıyor.
2018 seçim sonuçları esas alınarak yapıldığı anlaşılan değişiklik önerileri Millet İttifakı’nın daha az milletvekili çıkarmasını öngörüyor. Bu amaçla Millet İttifakı içinde yer alan ve alması muhtemel olan Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’nin milletvekili çıkarmaları zorlaştırılıyor.
Mevcut sistemde ittifakın toplam oyları hesaplanarak milletvekilliklerinin ittifakı oluşturan partiler arasında paylaşılması hükmü kaldırılıyor. İttifakın toplam oyları sadece yüzde 7’ye indirilecek barajın aşılmasında hesaba katılıyor. Ancak milletvekili dağılımında her partinin kendi oyu esas alınıyor. Bu durumda ittifak içinde ülke barajını aşmış olsa bile dağılımda milletvekili çıkaracak oya ulaşamayan parti sandalye sahibi olamıyor.
Milletvekili çıkarmak açısından ittifakın küçük partilere bir faydası olmuyor. Böylece iktidarın hesabına göre Millet İttifakı’nda yer alan ve alacak olan küçük partiler Meclis’e giremiyor.
İktidarın evdeki hesabı çarşıya uyar mı?
İktidarın yaptığı hesap bir varsayıma dayanıyor. Bu varsayım; Cumhur İttifakı’nın önümüzdeki seçimlerde en az 2018 seçimlerindeki kadar oy alacaklarına dayanıyor. Oysa yapılan anketlerin çok büyük çoğunluğuna göre Cumhur İttifakı oy kaybediyor. Özellikle derinleşen ekonomik krizin yarattığı hayat pahalılığının birçok kesim için baş edilemez bir düzeye çıkması ve ardı arkası kesilmeyen zamlar iktidarın desteğini hızla azaltıyor. Bu nedenle AK Parti ve MHP’nin önümüzdeki seçimlerde 2018 seçimlerindeki oy desteğine ulaşması çok zor. 2018’den daha fazla oy almaları ise neredeyse olanaksız görülüyor.
Aksine Millet İttifakı’nın oy oranı yükseliyor. 2019 yerel seçimlerinde görüldüğü gibi AK Parti’nin birçok seçim çevresinde 2018’de olduğu gibi birinci parti çıkması mümkün olmayabilir. Bu durumda ise Cumhur İttifakı’nın kendisi için hazırladığı model Millet İttifakı’na yarayabilir. Cumhur İttifakı kendi oyunuyla altta kalabilir. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olabilir.
İktidarın hazırladığı değişikliğin dayandığı bir hesap da Millet İttifakı’nın yeni yasaya göre kârlı çıkacağı bir model geliştiremeyeceği varsayımına dayanıyor. Oysa Millet İttifakı yeni bir model yaratarak, iktidarın varsayımını boşa çıkarabilir. Örneğin, Millet İttifakı’nda yer alan ve alması muhtemel partiler parti olarak seçime girmeyip adaylarını CHP ve İYİ Parti listelerinden gösterebilirler. Böylece iktidarın hesabını bozabilirler. Hatta Cumhur İttifakı’nı oluşturan partiler de aynı yönteme başvurabilir. Bu durumda seçim iki ittifak arasında geçer ve iktidarın hesapladığı gibi küçük partiler Meclis dışında kalmazlar.
İki ittifakın yarışında ise bugünkü anketlere göre Millet İttifakı ve onu destekleyecek partilerin oy toplamı, Cumhur İttifakı’nın çok üzerinde.
Daha ileri bir varsayımla, Cumhur İttifakı’nın adayları AK Parti, Millet İttifakı’nın adayları da CHP’den tek listeyle seçime katılırlarsa, Millet İttifakı’nın ortak listesi Meclis’te anayasayı değiştirecek çoğunluğu da elde edebilir.
İktidarın, küçük partilerin CHP listesinden seçime girmeleri halinde tabanlarından önemli bir kesimin oy vermeyeceği hesabı da tahmin edildiği kadar yüksek olmayabilir, sonucu etkileyecek bir düzeye ulaşmayabilir.
Sonuç olarak iktidarın Millet İttifakı’ndaki küçük partileri Meclis dışında tutarak, Cumhur İttifakı’nın daha fazla milletvekili çıkarma modeli çok kolayca aşılabilir ve tersine çevrilebilir.
İktidarın seçim barajını yüzde 10’dan yüzde 7’ye indirmesinin amaçlarından biri İYİ Parti’nin ittifaka ihtiyaca kalmayacağı düşüncesiyle Millet İttifakı’ndan ayrılması ise bu gerçekçi bir beklenti sayılmaz. CHP ve İYİ Parti’nin ittifakı bir seçimle sınırlı bir ittifak değil. Bunun çok ötesine geçen ve Türkiye’de demokrasiyi ve demokratik kurumları yeniden inşa etmeyi hedefleyen uzun soluklu bir ittifak niteliğinde. Bu nedenle Cumhur İttifakı’nın siyasi hamlelerle Millet İttifakı’ndan ayıramadığı İYİ Parti’yi seçim modeliyle ayırması mümkün değil.
Bir diğer amaç barajın yüzde 7’ye düşürülmesi nedeniyle Saadet Partisi, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Demokrat Parti gibi sağdaki partilerin Millet İttifakı yerine başka bir ittifak kurmaya yönelmeleri ise bu da çok kolay gerçekleşecek bir seçenek değil. Bu seçenek ancak bu partilerin ayrı bir ittifak kurup yüzde 7’yi aşamamaları halinde iktidar lehine sonuç verir. Yüzde 7’yi aşar ve tek liste ile seçime girerlerse bu durumda iktidarın bu hesabı da boşa çıkar.
Değişiklik paketi cumhurbaşkanlığı seçiminde bir yenilik öngörmüyor. Seçimi yüzde 50 artı 1 oyu alan kazanacak. Cumhur İttifakı’nın bugüne kadar yapılan anketlerde yüzde 50’yi yakalayamadığı ve giderek uzaklaştığı görülüyor. Millet İttifakı ise çıtaya yaklaşıyor. HDP seçmeninin de cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakı’nın adayını desteklemesi halinde Cumhur İttifakı’nın işi daha zorlaşıyor.
Şunu da belirtmek gerekir ki seçmen iktidarı değiştirmeye karar vermişse seçim yasasıyla oynayarak iktidarda kalmak mümkün değildir. Seçmen yeni sistemde de iktidarı değiştirebilir. Eğer iktidarın değişmesi gerektiğine karar vermişse hiçbir önlem seçmenin iradesini tersine çeviremez.
Sonuçta iktidarın seçim yasasıyla oynama ihtiyacı duyması seçimi kaybedeceklerine inandıklarını kanıtlayan bir girişimdir.