Türkiye’de kamu kaynaklarının iktidar yanlıları arasında bu kadar sınırsız, denetimsiz kullanıldığı bir dönem olmamıştır.
Adeta “devlet malı deniz” zihniyetiyle kamu kaynaklarını “kişisel malı, mülküymüş” gibi dağıtan bir bölüşüm sistemi var.
CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz neredeyse her hafta bu iktidar zihniyetinin çarpıcı örneklerini veriyor. Ancak devlet kurumları ne Yavuzyılmaz’ın ortaya koyduğu belgelerle ilgili bir açıklama yapıyor ne de bu zihniyetten yararlanan kişiler rahatsız oluyor. Düzen aynen devam ediyor.
Örneğin Yavuzyılmaz kısa bir süre önce bir bakan yardımcısının aylık gelirinin 313 bin lira olduğunu belgeleriyle açıkladı. Kimseden çıt yok.
Bir bakan yardımcısı nasıl 313 bin lira aylık gelir sahibi olur? Bakan yardımcılığı maaşına bir yönetim kurulu üyeliği eklendiğinde ve o kurumun yıllık ödemeleri aya bölündüğünde ele geçen para 313 bin lira.
Maalesef bu tek örnek değil. Yavuzyılmaz daha önce de 3-5 yerden maaş alan kamu görevlilerini açıklamıştı. Milli Güreşçi'nin banka yönetim kuruluna atandığı örnekleri de gördük.
Bu örnekler, kamu yönetiminin artık anayasaya, yasalara, tüzüklere, yönetmeliklere göre değil yöneticinin kafasına göre yürütülmesinden kaynaklanıyor.
“Nasıl olsa kimse bize hesap sorumaz” anlayışı iyice yerleşti. “Yargıya gitseler bile yargı bize ceza veremez” anlayışı da öyle.
Türkiye’nin kamu sermayesinin ağırlıkta olduğu ekonomi kurumları Varlık Fonu’na alındı. Varlık Fonu’nda ise özel sektör patronları üst düzey yönetici. Bir taraftan devletten aldığı işi takip ediyor diğer taraftan devletin mallarını yönetiyorlar!
Devlet tarafında alınan kararlar ise kamunun çıkarından çok şirketlerin çıkarını gözetiyor. İhalelerin aynı şirketlere verilmesi, vergi istisna veya muafiyetleri, ucuz kredi, dövizle hazine garantisi sistemi vatandaşa veya devlete değil şirket sahiplerine çalışıyor.
Bu düzeni sorgulayacak bir denetim organı da kalmadı.
Bu nedenle iktidarın bu uygulamalarının denetimi ancak bir iktidar değişikliği ile mümkün olabilir. İktidar değişmeden kamu kaynaklarının anayasaya, yasalara, kurallara aykırı olarak nasıl bölüşüldüğünün ortaya çıkarılması da çok zor. Çıkarılsa bile bir denetimin veya yargılamanın başlaması söz konusu değil. İşte Yavuzyılmaz’ın ortaya çıkardığı çoklu maaş sisteminin aynen devam etmesi gibi.
Ücretlinin, emeklinin, esnafın, öğrencilerin artık geçinemez hale geldiği bu ortamda arka arkaya gelen zamlara karşın geçinebilen bir kesim yok mu?
Var. İktidar geçinmeli mutlu bir azınlık, rahat bir şekilde geçiniyor.
Bu gerçeği ortaya koyan Can Selçuki yönetimindeki bir araştırma çarpıcı sonuçlar ortaya çıkardı.
Türkiye Raporu Direktörü Can Selçuki’nin paylaşımına göre ankete katılanların yüzde 59'u gelirlerinin, giderlerini karşılamadığını belirtti. Diğer bir ifadeyle ankete katılanların yüzde 59’u geçinemiyor.
Katılımcıların verdiği yanıtlar şöyle:
Gelirim giderlerimi karşılamadı: Yüzde 59
Gelirim giderlerimi ucu ucuna karşıladı: Yüzde 27
Gelirim giderimin üstünde oldu: Yüzde 7
Gelirim giderimi fazlasıyla karşıladı: Yüzde 6
Katılımcıların verdiği yanıtlar ve destekledikleri siyasi partilerle ilgili sonuçlar daha çarpıcı.
Geçinemeyenlerin en fazla olduğu grup HDP seçmeni. HDP’li katılımcılar yüzde 88'lik oranla ilk sırada yer aldı.
Diğer parti seçmenlerinden ise gelirlerinin giderlerini karşılamadığını söyleyenlerin oranı şöyle:
AKP: Yüzde 40.7
CHP: Yüzde 73.4
MHP: Yüzde 42.4
İYİ Parti: Yüzde 80.8
Geliri giderini karşılamayanların oranı iktidar partilerinde düşük, muhalefet partilerinde yüksek.
Ekonomist İris Cibre bu tabloyu ”parti bazlı gelir transferi” olarak tanımlamış.
Tam da öyle.
İktidar geçinmeli mutlu azınlık böyle yaratılıyor.