Hüseyin Çelik’e çok iş düşüyor 'Kader'le fazla oynanmamalı

Ağanın lafı üzerine laf söylenmez, biliriz ama, insan yapımı bir felaketi “Kader Planı” diyerek neredeyse doğallaştırmasına, dilimizin döndüğünce, yeni sansür yasasının da izin verdiği ölçüde karşı çıktık tabii.

Ağanın lafı üzerine laf söylenmez, biliriz ama, insan yapımı bir felaketi “Kader Planı” diyerek neredeyse doğallaştırmasına, dilimizin döndüğünce, yeni sansür yasasının da izin verdiği ölçüde karşı çıktık tabii.

Noktayı koydu

Doğrusunu söylemek gerekirse, birçok meseleyi AKP Genel Başkanı’ndan çok daha iyi bildiğine inandığım, - beyefendinin aşık atması biraz zordur onunla – Hüseyin Çelik şu kader tartışmasına son noktayı, hem de hayli fena koydu. Çelik, İslami/sağ camiada eşine az rastlanır entelektüellerden biridir, yalan yok. Onun Ali Suavi üzerine yazdığı kitap bence bir baş yapıttır. Öğrenciyken keyifle okumuştum. İçinde bir zamanlar yer aldığı akademik dünyanın kazandırdığı bir nesnel bakışa da sahiptir ki kimi itirazlarının ciddiye alınmasının nedeni budur.

Genel Başkan’ın “kader planı” lafları üzerine onca işi bilen kişi konuştu ama kimse Çelik kadar çarpıcı bir itiraz koyamadı ortaya. Tabii ki isim vermedi ancak muhatabının kim olduğu malum. Ben de sosyal medya hesabındaki paylaşımından okudum. Çelik “önce, en ince detayına kadar tedbir, sonra tevekkül ve takdire teslimiyet… Bizim kader anlayışımız ne yazık ki, daha çok Emeviler’in ‘Cebriyeci’ kader anlayışını andırıyor" diye yazmış. Kendisini de içine katarak, kibirden son derece uzak bir ifadedir kullandığı.

Neymiş bu Cebriyecilik?

Cebriyeci sözcüğü için TDV’nın İslam Ansiklopedisi’nde “bozuk olan bir şeyi ıslah edip düzeltmek, birine zor kullanarak iş yaptırmak gibi anlamlara gelen cebr kelimesine nisbet ekinin ilâve edilmesiyle meydana gelen bir terim olup, zorlayıcı bir gücün hâkimiyeti fikrini benimseyenler için kullanılmıştır” deniyor. Yani Cebriyyeci bu tanıma göre, kişinin kader konusunda söz sahibi olmadığına, her türlü fiili yaptıranın Allah olduğuna inanıyor.

Aslında tüm Sünni anlayışlarca paylaşılan bir görüştür bu ama Kuran’da da hadislerde de insanın kendine özgü kudreti ya da fiilleri bulunduğu da belirtildiği için Sünnilikte Cebriyye’ye fazla muhabbet beslenmez. Çünkü hem Kur’an’da hem de hadis literatüründe insanın kendisine has irade, kudret ile fiillerinin bulunduğunu bildiren naslar da mevcuttur. İslam Ansiklopedisi’nde Cebriyye’ye, daha doğrusu savunulmasına ilişkin ilginç bir bilgi var. Üç nedenle Cebriye düşüncesi ortaya çıkmış olabilirmiş. Birincisi İslam Peygamberi’nin vefatından sonra ortaya çıkacak görüş ayrılıklarını önlemek, ayrıca Hz. Ali taraftarlarına karşı siyasi gücü kabul ettirmek, ikincisi, ki dini bir gerekçedir; insanların özgür iradeye sahip olduğunu iddia edenlerin Tevhid’i (Birliği) bozmasının önüne geçmek. Üçüncüsü ise kültürel bir gerekçedir, şöyle açıklanmış: “Bazı Müslüman yazarlarla çeşitli şarkiyatçılar tarafından ileri sürülen bir iddiaya göre Müslümanların yabancı kültürlerle tam olarak temas kurmalarını sağlayan fetihler sonunda, insanın fiillerinde hür veya “mecbûr” oluşu problemini yoğun bir şekilde tartışan yabancı kültürle, özellikle Hıristiyan ve Yahudi teolojisiyle karşılaştıktan sonra İslâm âlimlerinin ister istemez bu konulardaki İslâmî inancı belirlemeye çalışmaları Cebriyye’nin teşekkülünde rol oynamıştır”.

Hürriyet’e engel değil

Kimi rivayetler de var tabii. İnsanın tüm yapıp ettiklerinin Allah tarafından yönlendirilmekle birlikte bu durumun insanları zorlamak anlamına gelmediği yani “özgür iradelerinin” yok sayılmasını gerektirmediği de kimi rivayetlerde dile getirilir. Açık bir ifadeyle vurgulamak gerekirse kader hürriyetlere engel oluşturmaz.

Bu Ehl-i sünnetin de kimi çekincelerle birlikte, kabul ettiği bir görüş oysa, yukarıda belirtmiştim. Yani “fiilin işlenmesi sırasında kulda irade/kudret bulunduğunu” genel başkanın da dahil olduğu sünnilik reddetmiyor.

Ceberiyye, Kuran’da da geçmediği için üzerinde rahat konuşulan görüşlerden biridir bu. İlk kimin ortaya attığı da bilinmemektedir tabii. Ancak bu görüşe karşı çıkanların arasında Hz. Ali de sayılmaktadır. Hz. Ali’nin Cemel ile Sıffin savaşlarından sonra bu görüşü savunanları eleştirdiği biliniyor.

İnsan eliyle gerçekleşmiş faciaya ilişkin söyleyecek bir sözü olmadığında lafı hemen “kader”e getirmek, son derece kurnaz, son derece bıktırıcı bir popülizm örneği ama kaderin sorgulanmasını da gündeme getirir bir tarafı var. Genel başkan, kadere yönelik öfkenin de vebalini üstlendiğinin farkında değil. Bunu, herkesten fazla dindar olduğunu her fırsatta gözümüze sokan genel başkana anlatmak tuhaf tabii.

Beni ilgilendirmiyor ya da işte bu kadar ilgilendiriyor. Asıl ilgililer konuşmalılar. Tadı kaçtı artık bu tür söylemlerin.

Hüseyin Çelik’e çok iş düşüyor yani.

Konuşun hocam.

Siyaset Haberleri