Ocak ayı başında iktidarın çağrısı üzerine ulusal zincir marketlerde temel tüketim mallarda fiyatların sabitlenmesi ile başlayan kampanya, giyim mağazalarına yayıldı.
Migros ve CarrefourSA belirlenmiş temel tüketim gruplarında “fiyat sabitlenmesinin” yanı sıra özel markalı ürünlerde yıla yayılan indirim politikalarını sürdüreceklerini açıkladı.
Kampanya üç harfli marketlerde Ocak ayına kilitleniyor. Şubat’ta yola devam…
Etiketlerin bir ay sabitlenmesi enflasyonun düşürülmesine katkı sağlar mı?
Kuru gıdada piyasa lideri olan bir toptancıyla konuşuyorum; tarlada ucuzluk sağlamadan enflasyonla mücadelenin başarılı olamayacağı gerçeğinin altını çiziyor.
Geçtiğimiz günlerde Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi’nin gıda sektörüyle yaptığı toplantıda ilk kez “stratejik ürün” tarifi yapmasını kayda geçiyor.
Mutfakta yaygını körükleyen; ayçiçeği, buğday ve arpa stratejik ürün kapsamına alınmış.
1990’larda nüfus 56 milyonken, yıllık buğday üretimi 20 milyon ton; nüfus 90 milyona dayanmış miktarın aynı kalması, kırsalda üretimden kopuşun önemli bir göstergesi.
Üretim maliyetlerinin yükselmesi sonucu et ve süt ürünlerine yapılan zamlar da sürüyor.
Kimse raftaki etikete bakarak hayvanına yem vermiyor.
Çiğ sütte 2022 yılında üretim maliyetleri bir önceki yıla göre yüzde 150 oranında artırdı. Ulusal Süt
Konseyi hafta içinde yapılan zamla çiğ sütün litresini 8.5 liradan 11 liraya yükseltti.
Bulabilen alabiliyor. Süt kıt kaynak oldu.
Ticari süt işletmeleri tarafından toplanan inek sütü miktarı, 2022 Ocak-Kasım döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3.2 azalmış.
Geride bıraktığımız Kasım ayında ise toplanan süt miktarının yüzde 6’nın üzerinde azalması bize şunu gösteriyor ki; süt krizi derinleşiyor.
Marketlerde 25-30 liraya satılan pastörize süt fiyatının, maliyet artışları dikkate alındığında “sabitleneceğini” düşünmek hayal…
İthal yem, gübre ve ilacın tarımsal üretimdeki payı yüzde 70, besicilikte yüzde 60 seviyesinde.
Dolayısıyla TL’nin değerine duyarlı bir piyasa…
Üretim maliyetlerinden kaynaklanan sorunlara, en masum ifadeyle kötü yönetimden kaynaklanan yanlış uygulamalar da ekleniyor.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) işletmelerinden Gözlü Tarım İşletmesi Genel Müdürlüğü'nün 9 bin 750 kuzunun satışıyla ilgili iptal ettiği ihalelerle ilişkin Bakan Kirişci'ye “Muhammen bedelin üzerinde teklifler gelmesine karşılık neden 3 kez yapılan ihale iptal edildi. 2022 yılında sonuçlanan ihale var mı” diye soruyor.
Gürer, Sayıştay raporuna göre 2021 yılında iptal edilen ihaleler sonucu TİGEM’in 3 milyon 250 bin lira zarara uğratıldığını vurguluyor.
Kirişçi aynı toplantıda 2 yıl ekilmeyen tarlanın kiralanacağını söylerken, üretim alanların daraldığını kabul etmiş oluyor.
Peki ülkede enerji şirketlerine, müteahhitlere, madencilere satılmadık kaç dönüm tarım arazisi kaldı acaba?
Bu soruyu sormak için haklı nedenlerimiz var:
Zeytinliklerin imara açılmasına yol açacak “Zeytin Koruma Yasası’nda Değişiklik” öngören yasa önerisi 7 kez iptal edildi; iktidarın ısrarı ortada…
Torba yasalardan çıkmayan zeytinlik katliamı, bakanlıklar eliyle gerçekleşiyor.
Bir örnekle açmak gerekirse…
Özlem Güvenli’nin 11 Haziran 2022 tarihli haberi:
“Bodrum Gündoğan’da 3. Derece doğal sit koruması altında olan toplam 42 bin metrekarelik alan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından turizm imarına açıldı. Parseller zeytinlik olduğu için yüzde 10 yapılaşma sınırı getirildi. Arazilerin sahibi ünlü iş insanı Erol Tabanca.”
TEMA, Edremit Çevre Platformu, Kazdağları Ekolojik Platformu, Muğla Çevre Platformu’nun da aralarında olduğu çevrecilerin sahip çıktığı yerel zeytin ağaçları savunmasını görmek isterseniz onlarca belgeye ulaşırsınız…
Doğal çevre yok ediliyor, sular çekiliyor, topraksızlaşıyoruz…
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı daha dün; “tarıma elverişsiz” tanımıyla üzerinde rüzgar ve güneş enerji santralleri kurulmak üzere 41 ilde 160 milyon metrekare arazi ilana çıktı, 140 milyon metrekare için de ilana çıkılacağını duyuruyor.
1990’larda moda olan Ferdi Tayfur’un “Hadi Köyümüze Geri Dönelim” türküsünü hatırlayan kaldı mı bilemem ama genç nüfusun kırsal alanda tutulması bir sorun.
Afganlı göçmenler olmasa çoban bulamayacak besici…
Batı ülkelerinde ekonomik programlarda enflasyonla mücadele ile istihdam politikaları birlikte oluşuyor.
Türkiye hem göç alıyor, hem de nitelikli iş gücü ülkeden kaçıyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu yılda 2 milyon 100 bin pasaport verilirken, 2022’de 4.5 milyon pasaport talebini karşıladıklarını açıkladı.
AB ülkeleri dışından mavi yakalı iş gücüne kapılarını kontrollü olarak açan Almanya’ya iş göçünde yüzde 12 ile Hintliler ilk sırayı alırken, ardından gelen Amerikalılar yüzde 7.1 ve Türkler yüzde 6.6 ile başı çekiyor.
Uygulanacak enflasyonla mücadele programı parasal istikrar politikasını aşmış durumda.