Her konuda yardımcısı olduğu belli olan kızının hayatını kaybettiği patlama alanında başı elleri arasında şoke olmuş halini görünce, Alexander Dugin için çok üzüldüm gerçekten. Kolay değil, gencecik bir insan hiç de hak etmediği bir vahşet sonucu yaşamını yitirdi. O babanın neler hissedebileceğini anlamak zor değil. Kimsenin yaşamasını istemem bunu. Düşmanımın bile.
Elbette Dugin’in görüşlerine karşıyım, sadece ABD karşıtıdır diye son derece aşırı sağcı düşüncelerini destekleyecek halim yok. ABD karşıtlığı onunla aynı cephede olduğum anlamına gelebilir ama bu “fikir ortağı” olacağım anlamına gelmez. Dugin’in ABD karşıtlığını yeterli bulup, Rus milliyetçisi, dinci, aşırı sağcı görüşlerini desteklemek bizim nasyonalsosyalistlerin işi, benim değil. Bu çevreler iyice zıvanadan çıktılar bu arada, Dugin’in katledilen kızı Darya Duginova’dan “şehit” diye söz ediyorlar. “Ortak dava arkadaşı” yani bunlar.
Kafası karışık
Alexander Dugin’in neyi savunduğunu bilmek her zamankinden daha önem kazanıyor. Çünkü bizde de ulusalcıların Dugin’i kendilerine rehber edinirken “suyu bulandırma”, kafaları karıştırma ihtimali var. Yaklaşık kırk yıldır Rus siyasi yaşamında adı bilinen bir entelektül öncelikle. Avrupa’da yükselen popülist milliyetçiliğe de eski ABD Başkanı Donald Trump’a da destek verecek kadar kafası karışık biri. Bir çok konferansında “küreselcileri” ABD’den kovacak, ABD ile Rusya arasında farklı bir “anlayışla” ilişki kurabilecek kişinin Trump olduğuna inanıyor. Sadece böyle düşünmüyor; Dugin’e göre Trump dünyanın da Rusya’nın da yararına ABD’yi kaosa sürükleyen biri. Tam bir sağcı şaşkınlığı.
Sadece siyaset ya da felsefe ile değil, aynı zamanda din, ezoterizm, antropoloji gibi çeşitli disiplinlerle ilgili çok sayıda kitabı, yüzlerce makalesi var. Kendisinden öncekilerin de deneyip başaramadığı sağ ile solun artık gereksiz olduğu yolundaki inancı yüzünden, hem sağı hem de solu bir araya getirebileceği duygusuyla Ulusal Bolşevik Parti’nin kurucularından biri oldu. Bizim nasyonalsosyalistlerin bayıldığı tarafı budur aslında. Yeri gelmişken; Ulusal Bolşevikler adı, 1920'lerde hem Almanya'da hem de Rus sürgünleri arasında komünizm unsurlarını milliyetçilikle, geleneksel değerlerle birleştirmeye çalışan bir gruptan ötürü hatırlanır. Dugin nedense 1998'de bu partiden ayrıldı.
Dinci atasını astılar
İyi bir Hıristiyan olarak, dininin kurallarını son derece uyan biri. Başka dinden yabancı konuklarının bulunduğu yemeklerde değil, Hıristiyanlarla birlikte yemek yediğinde yemekten önce dua ettiği biliniyor. Hıristiyanlığa eğiliminin, atalarından biri olan Savva Dugin’in Ortodoks Patrikhanesi’nin restorasyonu için çağrıda bulunduğu, laik siyasi otoriteyi kınadığı için kafası kesilerek öldürülmesiyle ilgili olması muhtemel. Bu olayı Putin Putin’e Karşı adlı kitabında yazmıştır.
SSCB döneminde, 1980'de Moskova'da Havacılık Enstitüsü'nde öğrenciyken Gelenekçiliği keşfetmiştir denir. Bir yıl sonra Gelenekçi bir metnin Rusça'ya ilk çevirisi olan Julius Evola'nın Pagan Emperyalizmi'ni yayınlar. Bu çalışmaları 1983’de KGB’nin dikkatini çekince kısa bir süre gözaltına alınır, ardından okuldan da atılır. Batı Avrupa’ya yaptığı gezilerde Batı’nın yozlaştığını, tükendiğini görünce, hiç bir zaman komünist olmamasına rağmen SSCB’nin neoliberalizme, nihilizme karşı bir kale olduğunu düşünerek, tüm sorunlarına, kusurlarına rağmen SSCB destekçisi ne dönüşür zamanla.
Eklektik Avrasyacı
Avrasyacı olarak ortaya çıkması 1990'lardadır. ABD’li politikacı Zbigniew Brzezinski sayesinde dünyada bilinir haline gelmiştir ama Avrasyacılık kavramı, ilk olarak 1920'lerde Avrupa'daki Rus göçmenler arasında geliştirilmiştir. Son derece karışık, eklektik bir “doktrindir” bu. Dugin Rusya’nın Avrupa’ya ait olduğunu, Avrupayı yozluktan kurtarıp milli, dini, gelenekçi özelliklerine döndürecek Avrupalılarla ittifak yapılması gerektiğini savunur. Bu nedenle Avrupa Yeni Sağı’yla hep yakın ilişkileri olmuştur. Dugin böyle der ama “orijinal Avrasyacılık”, Rusya'nın Batı'dan ziyade Asya ile daha yakından ilişkili bir uygarlık olduğunu ileri sürer. Dugin bu fikirleri de kendisininkiyle birleştirerek, Rusya’nın şimdi elinden çıkmış olanların da içinde olacağı Yeni Rus İmparatorluğu hayali peşinde koşuyor. Putin’i de bunu gerçekleştirecek “tek lider” olarak görüyor. Dugin’in , fikirlerinden haberdar olan Putin’in “beyni” ya da danışmanı olduğu ise tam bir palavra. Kremlin’de resmi bir görevi olmadı hiç bir zaman Dugin’in.
Sağcı ama ırkçı değil
Hiç bir fikrine taraftar değilim, hazzetmediğimi de belirteyim. Ama hakkını yememek lazım; Rus milliyetçisi, dindar, aşırı sağcı falan ama ırkçı değil. Bir ırkın diğerine üstün olması için nesnel bir standart olmadığını söyleyerek reddediyor ırkçılığı. Ama Avrupa’daki Yeni Sağ’ı (adları yeni olsa da Naziler de var aralarında) neoliberalizmin ya da ABD kaynaklı düzenin temellerini reddettiği gerekçesiyle destekliyor. Türkiye’de de nasyonalsosyalist çizgideki bir partinin de dostu.
Sonuçta ABD, neoliberalizm, küreselleşme karşıtı gibi kulağa hoş gelen söylemleri olsa da sonuçta dinden beslenen, Rus milliyetçisi bir zat Alexander Dugin. Tüm derdi Rus İmparatorluğu’nu canlandırıp, tüm Rusları bir araya getirmek.
“Rus Turancısı” da diyebilirsiniz.